Geçtiğimiz günlerde Sayıştay’ın 2019 yılına ait belediye denetim raporları yayınlandı. Raporlarda tespit edilen yolsuzluk ve benzer sorunları BirGün’de arkadaşlarımız son derece yetkin biçimde mercek altına aldığından raporlara nasıl yaklaşmak gerektiğine yönelik bir yöntem değerlendirmesi yapmakla yetindim. Ancak Sayıştay’ın Kocaeli Büyükşehir Belediyesi incelemesi neticesinde dikkat çektiği bir olayı bir başka açıdan önemli bulduğum için buradan paylaşacağım.

Ele alacağım örnek bir yurtdışı gezisinin finansmanına ilişkin ve kamuoyuna yansıyan diğer örnekler yanında masum kalabilir. Ancak Sayıştay, çok yerinde bir biçimde yapılan işte bir sorun görmüş ve belediyeyi uyarmış. Bu örneği önemli bulmamın nedeni Sayıştay uyarısının kamu kurumu ve kamu görevlisinin tanım ve sınırlarına dikkat çekmiş olması!

Sayıştay uyarısı, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde 41 belediye çalışanının yurtdışı inceleme gezisine gidiş yöntemine ilişkin;

Belediyenin ihale etmiş olduğu Gebze-Darıca Metrosu İnşaat…işine ait sözleşmenin “İdare ve Personeline Sağlanacak Teknik Tanıtım ve Bilgilendirme” başlıklı maddesi çerçevesinde 41 belediye personeli… Uluslararası Taşımacılık Teknoloji Fuarı’na katılmak üzere 5 gün süreyle Berlin/Almanya’ya gitmişlerdir. Söz konusu iş kapsamında gezi ile ilgili (harcırah hariç) iaşe, ibate, ulaşım vb. her türlü gider yüklenici tarafından karşılanmıştır” (Sayıştay Raporu B Bulgu 13. ss. 22-23).

Sayıştay bu tür bir yöntemi uygun bulmuyor. Gerekçesi şöyle;

“Kurumların kendi görev alanlarına girmek şartıyla dünyanın çeşitli ülkelerinde düzenlenen fuar ve benzeri organizasyonlar ile teknik incelemelere personel görevlendirmelerinde herhangi bir engel bulunmamakta olup, … katılacak olan personelin masraflarını kendi bütçelerinden ödeme imkanları zaten bulunmaktadır. Bu masrafların birim fiyata dahil edilmiş sayılması, ihale bedeline, tespit edilmeyen bir yük getirmekle birlikte ihaleye teklif veren istekliler açısından saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi ve güvenilirliği de olumsuz etkileyecektir.”

Kısaca ifade etmek gerekirse; Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ihale sözleşmesine koyduğu bir madde çerçevesinde 41 personelini bir yurtdışı geziye gönderiyor. Masraflar metro inşaatı ihalesini alan firma tarafından karşılanıyor. Bu tür yöntemler Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne özgü değil. Kamu kurumları zaman zaman ihale sözleşmelerine koydukları maddelerle bu tür gezilerin masraflarını firmalara ödetiyorlar. Kimisinin gerekçesi bürokratik işlemleri azaltmak kimisi kendi kasasından çıkmadığı havası yaratma kaygısıyla bu tür çözümler buluyor.

Ne var ki Sayıştay’ın da ifade ettiği gibi bu tür düzenlemeler ihale bedeline yansıyor ve sonuçta söz konusu gezi masrafları ilgili kamu kurumunun kasasından çıkıyor. Bu gerçeğin altını çizen Sayıştay, “personelini geziye götüreceksen mevzuatın izin veriyor, kendi bütçenden götür” diyor. Ancak, Sayıştay uyarısının gerisinde mali kaygıların ötesinde gerekçeler var! Sayıştay, bu tür ilişkilenme biçimlerinin özel sektörle kurulan ilişkilerde saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi ve güvenilirliği olumsuz etkilediğini vurguluyor.

Sayıştay raporlarında öylesine uygulamalar ve bedeller var ki burada dikkat çektiğim sorun devede kulak kalıyor olabilir! Diğer bir anlatımla, ortada “şehir hastaneleri modeli” varken bu türden bir “gezi finansman modeli” ne ki diye sorabilirsiniz.

Mali boyutu bir yana bırakırsak, tartıştığımız örneği kamu sektörünün bulanıklaşan sınırlarını göstermesi açısından son derece önemli buldum. Bugün karşı karşıya olduğumuz çoklu krizin önemi bir boyutunu kamu sektörü felsefesinin ve sınırlarının kayboluşu oluşturuyor. Buradan neoliberalizmin dışında bir modelle çıkacaksak bu, kamu sektörünü ve sınırlarını toplumcu bir bakış açısıyla yeniden kurarak olacak. Tam da bu çerçevede soracağız; niçin kamu görevlisinin işi gereği yaptığı gezinin masrafları bir firma tarafından karşılanıyor? Hem de gerçekte bu kaynak kamu kurumunun kasasından çıkarken! Bu sorular sistematik biçimde sorulmaya başlandığında benzer bir soru şöyle gelecek; niçin kamu sektörü sorumlu olduğu vatandaşının sağlık hizmetini birkaç firmaya emanet ediyor? Hem de bu hizmetin gerektirdiğinin çok üzerinde bedelleri kamu sektörü ve dolayısıyla da vatandaş öderken!

Sayıştay sormuş, sol gerisinde kalacak değil ya!