İsrail’in genç, solcu ve en politik yazarlardan Nir Baram: Ortadoğu sorunu bir Yahudi gettosu oluşturdu. Bu muydu bizim yaşamak istediğimiz hayat? Hâlâ etik olarak kendini iyi görenler ve vicdanının sesini dinleyenler, daha kavgacı ve mücadeleci olmanın şimdi tam zamanı. Militanca mücadele etmenin zamanı şimdi!

Şimdi militanca mücadele zamanı
SELAMİ İNCE - selamiince@gmail.com
 
İsrail askerleri ne zaman Gazze’ye saldırsa, Türkiye sol kamuoyu hep İsrail solunun tavrını merak eder. İsrail’de sol olup olmadığı bile tartışılır. İsrail solu ne yapıyor?  Neden İsrail solunun sesi çıkmıyor? Görülen o ki, İsrail solu da hem kendine hem kamuoyuna benzer sorular soruyor.  İsrail’in genç, solcu ve en politik yazarlardan Nir Baram, Avrupa’da da bir hayli tanınan, kitapları çevrilen bir yazar.  Almanya’nın günlük gazetelerinden Die Tageszeitung’un internet sitesinden Felix Zimmermann, Nir Baram’a İsrail soluna dair benzer sorular sormuş.  Görüşme Gazze’ye kara harekâtından önce, yani 14 Temmuz’da gerçekleştirilmiş. Görüşmedeki sadece bazı sorular ve Baram’ın verdiği cevapların tercümesi şöyle. 
    
» Ortadoğu sorunuyla ilgili burada hep iki devletli çözüm üzerine konuşuluyor. Hâlâ buna inanıyor musunuz?
Bir gün bunun üzerine de konuşulur ama şimdi kendimizi konuşalım. Yahudilerin ve Filistinlilerin bölünmesini daha fazla kabul edemeyiz. Duvarlarla ayrılmış fiziki bölünmeyi de, kafamızdaki bölünmeyi de. Siyaset, devlet kurumları, her şey güya önlenemez bölünmeyi kafamıza kazıdı: Onlar ve biz bir arada yaşayamayız. Ben bunu değiştirmek istiyorum.

» Bu bölünme nelere yol açtı?
Bu bir Yahudi gettosu yarattı. Burada oturuyoruz ve haklılığımıza, ahlaki üstünlüğümüze, ne yapıyor ne ediyorsak bunların doğruluğuna inanıyoruz.  Her şeyi sorgulamalıyız.

» Bu değişikliği destekleyecek politikacı görüyor musunuz?
 Hayır. Solun politikacıları, korkaklardan ve palyaçolardan oluşan bir kombinasyon.  

» Başbakan Benjamin Netanjahu ne tür bir rol oynuyor?
O sorunun bir parçası. Hükümeti ırkçılığı destekliyor. Rejiminin iki sütunu var: Birisi sürekli canlı tutulan Holocaust korkusu. Bu duygu hep hazır… Diğeri ise, Netanjahu bizi güçlü göstermek için her şeyi yapıyor.  Bu çok tehlikeli bir karışım. Çünkü İsrailliler bir yandan sürekli gelecek Auschwitz’e atılma korkusu yaşayacak diğer yandan da sürekli en güçlü olmalıyız ki, bir daha asla acılı günler yaşamamalıyız diyecek. Ve insanlar bunlara inanıyor. Ve hâlâ inanıyorlar. Ve korkarım ki, daha da kuşkuyla bakmaya başladılar her şeye.    

» Son yıllarda sağcı partiler daha da güçlendi.
Sağcı partiler ideolojileri ve kullandıkları dil nedeniyle Yahudileri birbirine kenetledikleri için bu kadar güçlü. Yahudiler Filistinlilere karşı, Yahudiler Yahudi olmayanlara karşı, Yahudiler dünyanın geri kalanına karşı! Biz her şeye karşıyız. Bu dili anlıyorlar, çünkü bize ilkokuldan beri, askerlikte, gazetelerde her yerde bu işleniyor.   

» Peki ya sol ne durumda?
Sol iki devletli çözümden ve barıştan söz etmeye devam ediyor. Ama cevap bu değil. Bu zehirlenmiş atmosferde yaşanamayacağına insanları inandırmak zorundayız.

» Çatışmayı önlemek için toplumun değerlerinin değişmesini istiyorsunuz. Bu çok uzun bir yol gibi görünüyor. Birçok İsraillinin böyle düşündüğüne inanıyor musunuz?
Bizim ordunun son günlerde Gazze’de yaptıklarını gözlemleyince ve bunu 2012’deki operasyon sırasında olanlarla kıyaslayınca iki temel değişikliğin olduğunu görüyorum. Birincisi ordu Gazze’yi bombalarken toplumda daha önceki gibi bir destek coşkusu görmüyorum. İkincisi ise, eskisi gibi bir asker yüceltmesi de yok. İsrail toplumu gittikçe yoruluyor. Toplum hayal kırıklığına uğramış durumda. Topluma her askeri operasyondan sonra her şeyin daha iyi olacağı sözü veriliyor. Ama bu böyle olmuyor, ortalık sakinleşmiyor. Bir askeri operasyonu diğeri izliyor. Bu bizim kırıp çıkmamız gereken bir şeytan üçgeni.
 

 
» Birkaç gün önce, öldürülen 3 İsrailli gencin intikamı gerekçesiyle Filistinli bir genç, İsrailli Yahudiler tarafından öldürüldü.
Tam da Muhammed Ebu Hıdır’ın öldürülmesi bence toplumu şok etti. Burada hiç kimse, Adalet Bakanı Tzipi Livni gibi biri bile,  Yahudilerin böyle bir şey yapabileceğine ihtimal vermiyordu. Ama bu sonunda oldu işte. Ve her şeyden önce en azından daha özgürlükçü İsraillilerin atmosferini değiştirdi. Özellikle benim kuşağımdan olan gençler arasında bunu gözlemliyor ve yaşıyorum. Bizler; hâlâ etik olarak kendini iyi görenler ve vicdanının sesini dinleyenler, daha kavgacı ve mücadeleci olmanın şimdi tam zamanı. Militanca mücadele etmenin zamanı şimdi.

» 10 yıl önce ben İsrail’de yaşarken, pek çok İsraillinin Tel Aviv’deki Alman Büyükelçiliği’nde işi vardı. Alman kökeni nedeniyle insanlar Alman pasaportu başvurusu yapıyordu. İkinci intifada zamanıydı ve insanlar kendini garanti altına almak istiyordu. Bir gün ülkeyi terk edip başka bir yerde barış içinde yaşamak istiyorlardı. Bugün İsraillilerin ülkeyi terk etmek için iyi bir sebebi var mı?  
Birçok kişiden bunu düşündüğünü duyuyorum. Çünkü İsrail’in değişmeyeceğine inanıyorlar. Ne zaman 20 yıl sonrasını düşünseler, İsrail için olumlu bir gelecek görmüyorlar. Ben ve arkadaşlarım burada kalıyoruz. Bu bizim dilimiz, bizim ülkemiz, bir mücadeleyi terk etmeye hazır değiliz.

» Yaklaşık 10 yıldır Tel Aviv’de, 4 Kasım 1995’te İsrail Başbakanı Yitzchak Rabin’in öldürüldüğü Rabin Meydanı’nın yakınında oturuyorsunuz. Rabin öldürüldüğünde büyük barış zamanı da sona ermişti. Buna dair deneyiminiz neydi?       
Ben 19 yaşındaydım ve benim için, bizim için bu çok büyük bir darbeydi. Biz Ortadoğu’yu ve İsrail’i dönüştüreceğimize inanıyorduk o zamanlar. İyimser bir duygu. Rabin öldürüldüğünde ve 2000’de Camp David’te barış görüşmeleri olumsuz sona erdiğinde biz de kaybettik. Sol bundan sonra güvenini yitirdi ve korkaklaştı. Şimdi ne oluyorsa, Muhammed Ebu Hıdır’ın kaçırılıp öldürülmesi ve her tarafta gerçekleştirilen faşist gösteriler, bütün bu atmosfer, bunun sonuçları. Çünkü biz ırkçılığa karşı asla kararlı bir mücadele vermedik. Şimdi harekete geçmek zorundayız. Bu ölümü unutamayız ve kamuoyuna sormak zorundayız: Bu senin istediğin hayat mı? Sen bu hayatı mı istiyorsun?  Getto da yaşamak, ulaşılacak en iyi şey mi?  

» Hamas da roket atıyor. Bazıları Tel Aviv’e kadar geliyor. Bugün orada olmaktan korkuyor musunuz?
Hayır. 20 dakika önce sirenler bağırmaya başladı ve merdivenlerden aşağıya indik. Orada komşularla bekledik. Sonra da her şey geçti. Hamas sürekli İsrail’e saldırır ve İsrail de kendini savunur.  Ama burada olanları Gazze’de olanlarla kıyaslamak olmaz. Daha şimdiden orada düzinelerce insan öldü. Biz güçlüyüz, önce biz işgali sona erdirmeliyiz. Hayır korkmuyorum. Ama ben sadece çok çok üzgünüm, çok üzgün.