Günlerimiz; tanımlamakta güçlük (absürd, trajik, vodvil…?) çektiğim kötü bir oyun metninin tezahürü. Gece ile şafak arasında bitimsiz bir sancı…
Akli, vicdani bakıştan yoksun ufuksuz, salyalar akıtan, ceberrut diller; büyük Türkiye inşasında keselerini doldurabilmek, hegemonyalarını sürdürebilmek için fikirlerin, eserlerin, hadiselerin üzerine siyahbantlar atanlar, attıranlar! Günümüz; koşar adım gidilen totalitarizmin kandan beslenen yol haritası, delik deşik bir bellek. İFADE ÖZGÜRLÜĞÜnden biteviye kaçan bir millet bir devlet!
Karanlığında kaybolmuş, korkularıyla yüzleşmeyen aynasızlar diyarı. 
Aleni ya da sinsice uygulanan sansürün, yaratıcılığımızdaki kısırlıkla, toplumsal travmalarımızla kesişen işleyişi; buruklukla, utançla takip ettiğimiz nefret söyleminin sanattaki izdüşümü Siyah Bant. Çarpıcı ve düşündürücü.
DEPO’nun yayımladığı kitapta platforma dair giriş yazısına göz atalım. “…Siyah Bant, sansürün, sadece devlet sansüründen bahsedilemeyeceği gerçeğinden hareketle, farklı yöntem ve aktörlerini araştırmak, sansür vakalarını belgelemek, analiz etmek ve sansürle mücadele etmek amacıyla… Güzel sanatlar, görsel sanatlar, sinema, müzik, dans ve tiyatro alanlarında gerçekleşen sansür vakaları yer alıyor ve bu vakalarda kullanılan cezalandırma, yasaklama, hedef gösterme, tehdit etme, korkutma, aşağılama, engelleme, saldırı, gayrimeşrulaştırma, ötekileştirme gibi farklı sansür yöntemlerine dikkat çekiliyor.”
İktidarlar ve tapınıcıları, Anadolu’nun kurtulamadığı  azametli bekçiler “yok saydım” demekle olmuyor! Kapitalizmin ördüğü suç imparatorluğu er ya da geç bitecek, şüphe duymuyorum. Bu platform zamanın kalmadığını, hemen şimdi müdahale etme zorunluluğumuzun göstergesi. Birlikte inşa edeceğimiz gelecekte savaşmaktansa sevişmeyi tercih edenlerin. BARIŞı tahsis etmek için çabalayanların, insani bir yaşamı savunanların biraradalığı. Durum otoriteler adına da elverişli. Yorulmadan tek hamle ile tüm ağı ele geçirerek lağvederler ve hepimizi yok suçlarla içeri atarlar.      
Sanatla ilgili tüm disiplinlerin özellikle yeni yaratıcıların mutlaka ilgilenmesi ve katılımcı olmaları gereken bir platform (www.siyahbant.org)Siyah Bant. Çoğaldıkça güçleneceğimiz, “kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” şiarıyla. 
Geçtiğimiz hafta Sevgili Pelin(Başaran)ile mahalledeki ayaküstü sohbette öğrendim kitabın çıktığını. Siyah Bant’ın hafta sonun gerçekleşecek toplantısı için sözleştik.  O cumartesi günü “ÖLÜM YOLUNDA BARIŞ YÜRÜYÜŞÜ” durduruldu.
Arkadaşımız Vicdani redçi Halil Savda, Serap Halvaşı, İbrahim Yaylalı, Merve Cönger, Abdulhakim Bağış (28.09.2012) cerrahi bir operasyonla tutuklandı. Sansürden bahsederken durumun vahameti bir kez daha belirdi. BARIŞ için gerçekleştirilen bu anti-militarist eylemi medya yok saydı.
Sansür, çok katmanlı bir paradigma. 
Barış’a bir adım daha, kamuoyuyla paylaşılan metninden
“Halil Savda ve barış yürüyüşçülerinin yanındayız!
Biz bu topraklarda on yıllardır süren kanlı savaşın tanığı ve mağduru olan sanat ve kültür insanları, Halil Savda ve diğer barış yürüyüşçüleriyle sınırsız dayanışmamızı duyurmak isteriz.
Osmaniye'de kalkışıldığı gibi, bu haklı, anlamlı, özel barış yürüyüşüne engel olmak isteyecek her kurum ve kişi, barışa gönül veren herkes gibi bizi de karşısında bulacaktır.
O küçük bir adım attı; bu adımı hep birlikte çoğaltacağız!"
Katılıp desteklemek isteyenler için Barış Yürüyüşçülerinin önündeki parkurlar
Çakaldere-Kürkçeler:18 km   Kürkçeler-Adana:20km
Adana-Pozantı: 124km  Pozantı-Ulukışla:55 km
Ulukışla-Aksaray:111km Aksaray-Şereflikoçhisar:81km
Şereflikoçhisar-Karahamzalı: 57km  Karahamzalı-Ankara:88km