İsveç’te hükümet, yeni bir göçmen yasasının peşinde. Uzun zamandır yapılagelen dedikodular, hafta başında Göçmen Bakanlığı’nın masasına konulan yasa taslağıyla gerçeklik....

İsveç’te hükümet, yeni  bir göçmen yasasının peşinde. Uzun zamandır yapılagelen dedikodular, hafta başında Göçmen Bakanlığı’nın masasına konulan yasa taslağıyla gerçeklik kazandı. Taslak yasalaşırsa İsveç’in göçmenlerden istediği talepler artacak. Özellikle akraba göçü yapabilmek için tasarıda yer alan “Geçimini sağlayabilme” ön koşulu hükümet içinde de fikir ayrılıkları yarattı. Öneriye göre İsveç’te oturma izni almış mültecilerin, bu ülkeye ailesini getirebilmesi için kendi üzerine kiralamış olduğu bir evi ve kira giderinin ardından en az 5 bin korn yani 1000 YTL cebinde kalan bir geliri olması gerekiyor.

Bu yeni talepler diğer AB ülkeleriyle karşılaştırıldığında oldukça düşük. Şimdiye kadar İsveç dışındaki tüm AB üyesi ülkelerde ailesini yanına almak isteyen göçmenler için sabit bir geçim kaynağı isteği vardı. Bir tek İsveç, ülkeye göçmen olarak gelmiş, belli bir süre bu ülkede yaşayıp oturma izni almış kişilere ön koşul getirmeden ailelerini de yanlarına almalarına izin veriyordu. İsveç devleti, gelen akrabalara ve göçmenine belli bir gelir de bağlıyordu. Bu aylık ödemeler yeni göçmenler ülkede kendilerine bir iş güç bulup topluma karışana kadar devam ediyordu.

Bakanlığın göçmenlere “Çoluğunla çocuğunla bu ülkede yaşamak istiyorsan onları buraya getirmeden önce iş bul, çalışmaya başla” demesindeki esas hedef, göçmenlerin topluma adaptasyonunu hızlandırmak istenmesiyle açıklanıyor. Hükümeti ikiye bölen yasa taslağına karşı çıkan grup da bu önerinin yasalaşması halinde sürecin tam tersine işleyeceğini öne sürüyor. Bir şekilde İsveç’te yaşamaya başlamış göçmenlerin bu yasayla korku ve belirsizliklerinin artacağı iddia ediliyor. İsveç’te kiralamak için bile ev bulmanın zor olması, iş piyasalarındaki durgunluk, yasanın gerçek hayatta beklendiği gibi bir karşılık bulamayacağını gösteriyor.

Yasa taslağı Cenevre Konferansı’na göre alınan göçmenleri kapsamayacak. İşkenceden kaçan kişiler, anavatanında çeşitli çatışmalardan kaçan göçmenler, tabii ki AB vatandaşı olanlar ve 18 yaşından küçük göçmenler bu yasadan etkilenmeyecek. Geriye kim kaldı ki? Nüfusu 9 milyona anca yaklaşan İsveç’e geçen yıl 99 bin 485 göçmen yerleşmiş. Dört yıldan beri oturma izni olanlar yasa kapsamının dışında tutulmuş olsa da taslağın yasalaşması durumunda 10 bin kişi 2009’da bundan etkilenecek.

İşte o geriye kalanlardan, yasanın tam da ortasına düşenlerden biri. 40 yaşında Iraklı nöroloji uzmanı Balasim Başir. Kravatını boynuna takarak verdiği röportajda kaygılı gözlerle yasayı değerlendiriyor. 1,5 yıl önce nöroloji doktoru, Suriye’den pahalı, uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkıyor insan kaçaklarıyla. İsveç’e geliyor. Böylesi bir riske atamadığı karısını ve iki oğlunu Suriye’de bırakıyor. Şimdi savaş alanı Irak’ta, yaklaşık 10 yıl uzman doktor olarak çalışmış olan Başir, İsveç’te tekrar okula başlıyor, vatandaşı Iraklı bir ailenin ona verdiği bir odada kalıyor. Nöroloji uzmanı şimdi tıp İsveççesi okuyor. Başir, karısını her aradığında onun umutsuz sesini duyduğunu söylüyor. Suriye’de tanıdık kimsesi olmayan karısı, Doktor Başir’e son birkaç telefon görüşmesinde “Artık elindeki para bitiyor. Biz ne yapacağız?” diyor. Şimdiki kurallara göre 1 yıl içinde ailesiyle yeni bir hayat kuracak olan Başir, yasa geçerse bir yılı aşkın bir zamandır görmediği 4 yaşındaki küçük oğlunu en yakın 8 yaşındayken tekrar kucaklayabilecek.

Pek çok alanda teknolojinin ve bilişimin de desteğiyle sınırlar kalkarken Avrupa harita üzerindeki sınırlarını kalınlaştırıyor. Göçmenler ve aileleri için Avrupa’nın son güvenli kalesi İsveç’de de duvarlar yıkılıyor. Hem de Avrupa Birliği’nin açık baskısıyla göçmenlerin üstüne üstüne. Bu kalın sınırların içinde olanlarla, dışında kalanların arasındaki uçurum arttıkça çıkacak olan yangında sınırların da önemi kalmıyor. Avrupa “Biz dolduk, taşıyoruz, artık kimseyi istemiyoruz” diyor ama sınırları dışında olan biten hiçbir kaosa da müdahale edemiyor.