Yazımın son bölümünde örnekleriyle Sosyal Güvenlik Reformu’nun öngördüklerini açıklayacağım… Mutlaka yararlanacaksınız… Sevgilerimle…


YAHYA ARIKAN
Yazımın son bölümünde örnekleriyle Sosyal Güvenlik Reformu’nun öngördüklerini açıklayacağım… Mutlaka yararlanacaksınız… Sevgilerimle…

ÖRNEK 1:
Emekli Sandığı’na 9 yıl 10 ay prim ödeyen Memur Ahmet Bey'in ölümü halinde dul eşine ve yetim çocuklarına ölüm aylığı bağlanmayacaktır. Oysa, Ahmet Bey SSK sigortalısı olsaydı 5 yıl sigortalılık süresi ve 900 prim gün sayısı ile dul eşine ve yetim çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilecekti.
ÖRNEK 2:
Bağ-Kur’da 5 yıl sigortalılık süresi olan ve toplam 1700 gün prim ödeyen bakkal Mehmet Bey'in ölümü halinde, dul eşine ve yetim çocuklarına ölüm aylığı bağlanmayacaktır. Oysa, bakkal Mehmet Bey SSK sigortalısı olsaydı, yine 5 yıl sigortalılık süresi ve 900 prim gün sayısı ile dul eşine ve yetim çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilecekti.

D) Emekli Bağ-Kur’luların Destek Primi Yeniden Düzenlenmelidir
1 Ocak 2007’den itibaren bir sosyal güvenlik kurumundan emekli maaşı alan ve Bağ-Kur’lu olmasını gerektirecek bir faaliyette bulunan kişilerin (vergi mükellefiyeti, ticari faaliyet, şirket ortaklığı gibi), asgari ücret ile asgari ücretin 6,5 katı arasında olmak koşuluyla her ay dilediği rakamdan yüzde 33,5’u ve yüzde 39’u oranında (yaptığı işin tehlikesine göre değişmektedir) Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeme yükümlülüğü getirilmekteydi. Ancak, Anayasa Mahkemesi kararıyla bu uygulamanın yürürlüğü durdurulmuştur.
Sosyal Güvenlik Reformu'nda, en fazla eleştirilen konulardan birisi olan emekli Bağ-Kurluların Sosyal Güvenlik Destek Primi yeniden düzenlenmelidir.
Emekli Bağ-Kurludan Sosyal Güvenlik Destek Priminin ya hiç alınmaması ya da halen yürürlükte olan düzenlemeye paralel olarak, emekli Bağ-Kurlunun emeklilik aylığının yüzde 10’u oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi alınması gerekmektedir.
ÖRNEK 3:
Sosyal Güvenlik Reformu'nda Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı olmasaydı, Bağ-Kur’dan 600 YTL emekli maaşı alan marangoz Hasan Bey, mesleki ve ticari faaliyetini sürdürmesi halinde, en düşük tutar olan 562 bin 500 YTL üzerinden bildirim yaparsa en az ayda 188,44 YTL kadar Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyecekti. Ancak, Anayasa Mahkemesi kararıyla bu uygulamanın yürürlüğü durdurulduğundan bu yönde bir düzenleme yapılmalı ve en azından Bağ-Kur’lu emeklilerin emekli aylıklarından yine yüzde 10 oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilmelidir. Bu durumda, önerimiz kabul edildiğinde Bağ-Kur’dan 600 YTL emekli maaşı alan marangoz Hasan Bey'in maaşından 60 YTL destekleme primi alınabilecek, bu tutar da Bağ-Kurluyu zor durumda bırakmayacaktır.

E) Her Şirket Ortaklığı İçin Ayrı Bağ-Kur Primi Alınmamalı
Halen, Bağ-Kurlu olması gerekenler kaç şirkette ortak olurlarsa olsunlar, her ay sadece bir kez Bağ-Kur primi ödemektedirler. Yani, ödenecek Bağ-Kur primi, ortak olunan şirket sayısına bağlı olmayıp sadece bir kez ödenmektedir. Çünkü, Bağ-Kur sigortalıları primlerini kendileri ödemekte, ortak oldukları şirketler tarafından herhangi bir Bağ-Kur primi ödenmemektedir.
Sosyal Güvenlik Reformu'nda, Bağ-Kurlu olmayı gerektiren şekilde birden fazla şirkete ortak olunması halinde, her şirketten ayrı ayrı prim alınması öngörülmektedir. 5510 Sayılı Kanun yürürlüğe girerse haksız ve adaletsiz bir uygulama başlayacaktır. Doktor, mali müşavir, mühendis, mimar gibi bir çok kişinin gerçekten hiçbir ortaklığı olmamasına rağmen sırf Ticaret Kanunu hükümlerine uygunluk sağlanması için hatır ortağı olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla bu konuda mutlaka bir düzenleme yapılmalıdır. Halen olduğu gibi şirket ortaklarının kaç şirkette ortak olduğuna bakılmaksızın, sadece bir kez Bağ-Kur primi alınması gerekmektedir.

F) Bağ-Kurlunun primi, işçinin ücretine bağlanmamalıdır
Sosyal Güvenlik Reformu'na göre; 4/b’li (Bağ-Kur’lu) olmasını gerektirecek bir faaliyette bulunan kişilerin (vergi mükellefiyeti, ticari faaliyet, şirket ortaklığı gibi), asgari ücret ile asgari ücretin 6,5 katı arasında olmak koşuluyla her ay dilediği rakam üzerinden yüzde 33,5 veya 39 oranında (yaptığı işin tehlikesine göre değişmektedir) prim ödemekle yükümlü olacaktır. Ancak, 4/b’li işveren olup işçi çalıştırıyorsa en yüksek ücret ödediği işçisinden daha az gelir beyan edemeyecektir. Bu durum, işçi ücretlerinin kayıt dışına itilmesini teşvik etmektedir.
Bu nedenle 4/b’li sigortalılardan işçi çalıştıranların en yüksek ücret ödediği işçisinden daha az prim bildiremeyeceği şeklindeki hükmün kaldırılarak 4/b’li sigortalılara da asgari ücret ile asgari ücretin 6,5 katı arasında beyan ettikleri kazançları üzerinden prim ödemeleri sağlanmalıdır.

ÖRNEK 5:
İşçi Çalıştıran Bağ-Kur’lunun primi
Mühendis Kadir Bey, Bağ-Kur’a 8. basamak üzerinden aylık 220,86 YTL prim ödemektedir. Kadir Bey'in, işyerinde çalışan personele ödediği en yüksek ücret 3 bin YTL’dir. Sosyal Güvenlik Reformu'nun yürürlüğe girmesi halinde Kadir Bey, en yüksek ücret ödediği işçisinden daha az matrah beyan edemeyeceğinden ayda 3 bin YTL matrah üzerinden en az aylık 1.005 YTL Bağ-Kur primi ödeyecektir.

G) Özel sağlık sigortaları ve bireysel emeklilik katkı payından prim alınmamalıdır
Sosyal Güvenlik Reformu ile özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgarî ücretin yüzde 30'unu (bugünkü asgari ücret üzerinden 168,75 YTL) geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarlarından prim alınmayacağı öngörülmüştür.
Özel sağlık sigortası katkı payından prim alınmaması halinde hem Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sağlık alanındaki harcamaları azalacak, hem de sağlık kuruluşlarındaki yığılmalar azalacaktır. Bu nedenle, özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının aylık toplamının asgarî ücretin yüzde 30'unu geçemeyeceğine ilişkin hüküm kaldırılmalı ve ödenen katkı paylarının tamamı sigorta priminden istisna tutulmalıdır.
ÖRNEK 7:
İşçilere ödenen özel sağlık sigortası primi
(A) Ltd. Şti., çalışanlarına özel sağlık sigortası yaptırmış olup aylık katkı payı tutarı 300 YTL’dir. Bu tutarın sadece 168,75 YTL'sinden SSK primi kesilmeyecek, bu tutarı aşan kısmından (131,25.-YTL) SSK primi kesilmesi gerekecektir. Görüleceği üzere, çalışanlarına özel sağlık sigortası yaptırarak SSK’nın sağlık harcamalarını ve sağlık kuruluşlarındaki yığılmaları azaltan işverenler adeta cezalandırılmaktadır.
H) Ücret Dışındaki Diğer Ödemelerin Üst Sınırı Aşan Kısmından Prim Alınmamalıdır
Ücret dışındaki diğer ödemelerin üst sınırı aşan kısmından, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak 12 ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilave edileceğine ilişkin bir hüküm getirilmektedir. Bu maddenin fiilen uygulanabilmesi mümkün değildir. Çünkü, ücret dışı ödemelerden vergi ve sigorta primleri kesildikten sonra kalan net tutar ödenmekte, dolayısıyla ertesi ay prim kesilecek bir matrah kalmayacaktır. Uygulamada bu hükmün yaratacağı olumsuz etkilerden birisi de, bu şekilde sıkıntılı süreçlerle karşılaşmak istemeyen işverenleri ücret dışı ödemeleri kayıt dışına itecek olmasıdır.
Bu nedenle, ücret dışındaki diğer ödemelerin üst sınırı aşan kısmından, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak 12 ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilave edileceğine ilişkin düzenleme iptal edilmelidir.

ÖRNEK 8:
İşçilere yapılan ücret dışı ödemelerden sigorta primi alınması
(X) Ltd. Şti., aylık ücreti 3 bin YTL olan mühendis İbrahim Bey'e ayrıca 2 ayda bir 2 bin YTL de ikramiye ödemektedir. Reform öncesindeki mevzuata göre, sadece ikramiyenin ödendiği ayın sigorta primine esas kazancının üst sınırına kadar (3.656,40 YTL) sigorta primi kesilecek, 3.000 + 2.000= 5.000 YTL’nin 1.343,60 YTL’sinden sigorta primi kesilmemektedir. Oysa, Sosyal Güvenlik Reformu ile sigorta primine esas kazancının üst sınırını aşan kısmından, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak 12 ayı geçmemek üzere, üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilave edileceği öngörülmektedir. Bu durumda, prim kesilmeyen 1.343,60 YTL’den takip eden aylarda prim kesilecektir. Ancak, ödemenin yapıldığı ayda sigorta primi kesildikten sonra kalan net tutar işçiye ödendiğinden, bir sonraki ay işçiden iade etmesinin istenmesi gerekecektir. Bunun da uygulamada fiilen imkânsız olduğu görülmektedir.

İ) İsteğe bağlı sigortada mevcut haklar korunmalıdır
Sosyal Güvenlik Reformu'na göre isteğe bağlı sigorta primi ödenmiş sürelerin, Bağ-Kur kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edileceği öngörülmüştür. Oysa, daha önceden SSK veya Emekli Sandığı’na isteğe bağlı prim ödeyen sigortalıların geçmişten gelen hakları korunmalıdır. Çünkü, SSK isteğe bağlı sigortasına prim ödeyenler 5 bin günle emekli olabilmekteyken, Bağ-Kur isteğe bağlısına prim ödeyen erkekler 9 bin, kadınlar ise 7 bin 200 gün prim ödeyerek emekli olabilecektir. Diğer bir deyişle, kazanılmış hakların korunmaması halinde önemli sıkıntılar yaşanacaktır.

ÖRNEK 8:
İsteğe bağlı sigortalıların hak kayıpları
SSK’ya 3 bin 700 gün prim ödedikten sonra işten ayrılan konfeksiyon işçisi Ayşe Hanım, işten ayrıldıktan sonra SSK’ya bin 300 gün isteğe bağlı sigorta primi ödeyerek emeklilik hakkını kazanmak istemektedir. Emekliliği için bin 300 gün daha prim ödemesi gereken Ayşe Hanım, reform yürürlüğe girdikten sonraki dönemde, ödediği isteğe bağlı sigorta primleri Bağ-Kur sigortalılığına sayıldığından bin 300 gün prim ödemesi sona erdiğinde SSK’dan emekli olamayacaktır. Çünkü, son 3,5 yılda isteğe bağlı sigorta primi daha fazla olduğundan ve bu da Bağ-Kur primi olarak kabul edildiğinden 20 tam yıl (7200 gün) prim ödeyerek emekli olabilecektir. Yani, isteğe bağlı sigortalılara geçiş dönemi öngörülmediğinden, Ayşe Hanım reform öncesine göre 6 yıl daha geç bir sürede emekli olabilecektir.

III) SONUÇ
SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'nü ortadan kaldırıp bu kurumların yerine, “Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı” kurularak tek çatı sağlanmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının tek çatıya bir etkisi olmayıp Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı çalışmasını sürdürmektedir.
Kamuoyunda Sosyal Güvenlik Reformu olarak adlandırılan 5510 sayılı Kanun'un 1 Ocak 2007’de yürürlüğe girmesi gerekiyordu. Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin bazı maddeleri iptal etmesinin ardından yürürlük tarihi 1 Temmuz 2007’ye ertelendi. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı, kamuoyunda Sosyal Güvenlik Reformu'na yapılan eleştirilerin de giderilmesi için bir fırsattır. Yapılması gereken, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı ve kamuoyundan gelen tepkilerin dikkate alınarak yasanın eksiklik ve aksaklıklarının düzeltilmesidir.
İSMMMO olarak, SSKlılarla Bağ-Kurluların sosyal güvenliklerinin 5510 Sayılı Yasa'da düzenlenmesi, memurlarla diğer kamu görevlilerinin ise hem Anayasa Mahkemesi kararı ve hem de 5510 Sayılı Yasa hükümleri dikkate alınarak yeni bir yasada düzenlenmesi gerektiği görüşündeyiz. Yeni bir erteleme olmaması için mutlaka en geç şubat sonuna kadar yasa tasarısının TBMM’ye sevk edilmesi gerekmektedir. Aksi halde, sosyal güvenlik sistemindeki karmaşık ve adaletsiz yapı süreceği gibi, uygulamada da büyük bir belirsizlikle karşılaşılacaktır.