Ve final vakti…

20 Kasım günü başlayan 22. Dünya Kupası serüveni bugün Arjantin-Fransa final maçı ile sonuçlanıyor. 1930 tarihindeki ilk organizasyondan bugüne kadar kupayı kazanan sadece 8 ülke oldu. Ve gelenek değişmeden gene bu finali de daha önce kupayı kazanmış o 8 ülke içindeki iki takım oynayacak.
Diğer bir özellik hem Arjantin hem de Fransa daha önce kupayı ikişer kez kazandığı için kazanan ülke üçüncü şampiyonluğunu kazanarak bir seviye daha yükselecek. Fransa dördüncü final maçına çıkarken Arjantin’in bu altıncı finali olacak.

Kupanın ilk defa kışın oynanması ve ilk defa bir Ortadoğu ülkesine verilmesi sürecinde yaşanan rüşvet ve ayrımcılık skandalı Katar için kupa organizasyonunu tartışmalı hale getirirken FIFA için adeta melek yatırımcı konumuna gelen Katar’ı korumak bir ayrıcalık olmakla beraber bir strateji oldu. “Katar hükümeti toplam 229 milyar dolarlık bir harcama gerçekleştirdi. Bu tutar 246 milyar dolarlık ülke gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) yüzde 93’üne karşılık geliyor.” İmajlarını düzeltmek için öyle büyük bir para harcadılar ki tüm iştirakçiler ihya oldu.

“Bu maliyetlere karşın Katar’ın bu turnuvadan beklentisi ise 17 milyar dolar civarında bir gelir olacak. Bu tutar, Katar GSYİH’nin yaklaşık binde yedisine karşılık geliyor.” Harcanan paraya bakar mısınız? Katar’ın koruyucu meleği FIFA ise, turnuvadan 4,6 milyar dolar gelir bekliyor. TV yayın satışı gelirlerin %56’sına tekâmül ederek 2,6 milyar dolarla FIFA’nın en önemli gelir kapısını oluşturuyor. Gelirdeki %29’luk payı pazarlama alırken, bilet satışları, konaklama ve lisans hakları ve diğer gelirler toplam gelir bütçesinin kalan %15’ini oluşturmaktadır. FIFA tüm giderler düştükten sonra bu turnuvadan vergi öncesi 1 milyar 528 milyon dolar kâr bekliyor.”

***

Finale dönersek…

Kupaya kötü başlayan Arjantin, grup maçlarından sonra istikrarlı bir şekilde oyun ritmini artırarak ve turnuva temposunu hem psikolojik hem de performans olarak yakalayıp finale kadar geldi. Grup maçlarındaki kaybetme dürtüsü adeta eleme maçlarında bir kazanma isteğine dönüşerek farlı bir motivasyonu ortaya çıkardı. Özellikle Messi’nin ortaya koyduğu performans takım lideri olarak sorumluluk içeriği taşımaktadır.

İlk maçtaki Gomes, Di Maria ve Martinez’in oyun şablonundaki formatları Arjantin için büyük bir handikaba dönüşürken, Messi’nin topu kullanma süresinin azalmasına neden olduğu gibi, ayrıca Messi’nin kaleye yakın oynama stratejisini de bozarak kaleden daha uzakta 8 ile 6 numaralara kadar gelerek top alıp oyuna dahil olmasına neden olmuştu.

***

Scaloni’nin üç oyuncuyu birden kenara alması ve orta ikiliyi Messi’nin arkasında De Paul, Fernadez ve Mc Alisster’tan oluşan üçlü haline getirmesi ile Alvarez’in Messi’nin önünde tek santrafor olarak oynatması birden tüm oyun şablonunun değişmesine ve oyun kalitesinin artmasını sağladı. Burada Alverez’e bir parantez açmak gerek; Alvarez Messi’nin önünde sabit oynamayarak savunma stratejisi olarak top rakipteyken sol çizgiye yakın pozisyon alması ve top Arjantin’e geçmesiyle birlikte, oradan yaptığı boş koşular ile rakip ceza alanına yönelmesi hem Messi’nin topu kullanması ve dripling yapması için avantaj yaratırken hem de rakipleri için dezavantaja neden oldu. Buradan oldukça fazla verim aldılar.

Buradaki en büyük ayrıcalık Messi’yi boşa çıkartıp kaleye yakın bölgede tutmaktı.

Scaloni’nin diğer en büyük meziyeti; rakibi iyi analiz ederek onlara da önleme alacak ve kendi oyunu bozmayacak oyun stratejileri uygulamasıydı. Zaman zaman 5’li savunma stratejisi bunun en belirgin özelliğiydi. Ki bu maç üzerinden de böyle bir strateji uygulaması muhtemeldir. Özellikle Mbappe ve Hernandez tarafındaki kuvvetli hücum organizasyonlarından dolayı böyle bir strateji yönelmesi gerekebilecektir. de Paol, Romero ve Molina’yı sağ taraf savunmasında üçlü oyun olarak kullanırken, Mc Allister, Martinez ve Acuna’yı sol tarafta kullanabilmektedir.

***

Hücum aksiyonu içinde 5’li oyun içerisinde Acuna ve Molina’yı çizgi bindirmelerinde kullanılması, özellikle Molina öne çıkması ve Messi’nin o bölgede topu alarak içeriye yönelirken Molina’nın bindirmeleri hem Messi için hem de Molina için rakiple birebir oynama şansı yaratmaktadır. Alverez’in sol çizgiden içeri topsuz koşuları ise Acuna’ya alan yarattığı gibi Mc Allister ile ikili oynamasını sağlamakta. Her iki organizasyonda her iki dış stoper Romero ve Martinez savunma hattını rahatlıkla korudukları gibi topun dönüşme sürecinde de rol almaktadırlar.

Diğer bir alternatifi, 4’lü savunma ile oynarken 3’lü orta sahayı bozmadan üçlü hücum oyuncusundan sağ çizgiye Di Maria’yı alarak Hernandez üstüne baskı kurmak ve Hakimi-Ziyech ikilisinin ortaya koyduğu baskıyı yaratamaya çalışmak olabilir.

***

Fransa’ya gelirsek; Bezema, Pogba ve Kante gibi çok önemli üç oyuncundan ayrı olarak kupaya gelmeleri başlangıç olarak bir handikaptı. Özellikle oyun şablonlarının temeli olan iki ön liberonun sakatlığı kurgudaki kırılmaya neden olacak sakatlıklardı. Tchouameni ile Rabiot’un ön ikili olarak kupaya başlamasını oyuncu kalitesi bakımından bir kaygı duyulmamasıyla birlikte, uyum ve takım taktiği bakımından ne getireceği üzere bir takım olumsuz beklentileri de beraberinde getiriyordu. Kendi takımlarında ortaya koydukları performansın kupaya kadar çok etkileyici olması biraz sürecin doğru gideceğine dair bir umut vermekteyken, finale kadar oynan maçlarda bunun doğru olduğu net olarak ortay çıktı. Griezmann’ın arkasında savunma hattı olarak oynarlarken, birinci bölgeden ikiye geçiş için önemli katkılara sahipken, Rabiot ikiden üçe dripling yaparak ve topsuz koşular ile 8 numara katkısını da başarıyla sağladı.

Rabiot’un sakatlığı bu maça kadar devam ederse Fransa için ciddi handikaba neden olacaktır. Kendi takımındaki iyi oyununun yanında, milli takımda, Mbappe ile Hernandez’in üçlü oyun kurgusundaki etkisi ve oyun içindeki oyun temposunun yüksekliği takımın finale gelmesini etkileyen unsurlardı. 4-2-3-1 oyun şablonunu değiştirmeden oynayan Fransa hücum aksiyonu içinde çok rahat 2-3-5 pozisyonuna dönmektedir. Sağ bek Kounde’nin stoper özelliğini kullanarak Dembele’nin arkasında dönüş toplarının transferi için ve orta hattında yakın kalması için yukarda bekletirken, bunun aksine, Hernandez’i Mbappe’nin önünden iç koşularla rakip ceza sahasına göndermektedir.

***

Griezmann ise oyunun en kilit oyuncusudur. Hem Giroud'un arkasında 10 numara pozisyon alıp Giroud'un yarattığı boşluklara koşu yaparak gole oynarken, aynı zamanda asist yaparak da gole katkı yapmaktadır. Savunmada ise 6 ile 8’e kadar geldiğinde ikili oyun şablonunu çoğu zaman üçlüye çevirmektedir. Tek santrafor oynayan Giroud Fas maçı hariç tüm maçlara ciddi etkide bulunmuştur. 2018 dünya Kupasında şampiyon olan takımda olan Giroud o turnuvada gol atamamasına rağmen, bu turnuvada gole de katkı yaparak etkili performans göstermekte. Milan’daki oyunun etkisi sezon ortası olmasından dolayı hala devam etmektedir.

Mbappe, bu yaşta geldiği noktaya baktığımızda daha neleri başarabileceğini tahmin etmek hiç güç olmayacaktır. Bu maç üzerinden Messi’den sonra Fransa için de Arjantin için de ayrıcalıklı oyuncu olacaktır. Her iki takımın kalecileri son derece tecrübeli ve takıma inanılmaz güven vermektedirler. Stoper üzerinden savunmaya baktığımızda Fransa Arjantin’e göre daha fazla açık vermekte ve daha fazla pozisyon hatası-ki penaltı dahil-yapmaktadır. Her iki takımın altın bölgedeki savunma kurgusu rakibe pozisyon vermemede ciddi dirence sahipler. Takımların 6 numarasında oynayan 22 yaşındaki Tchouameni ile 21 yaşındaki Fernadez’in bu yaşlarında bu olgunlukta top oynamaları her iki takımın finale gelmesinde küçümsenemez etkileri olmuştur. Fransa’nın sistem üzerinden bireysel yetenekleri kullanarak sonuca gitmesi oyun içinde daha fazla taktiksel bütünlük sadakatini ön planda tutarak oynamalarını sağlamaktadır. Arjantin ise, Messi üzerinden oyun kurgusu ile takımın bu kurguya sadık kalarak oynaması final yolunu açmıştır.

***

Ve Messi… Sahada Messi’yi seyretmek ve son kez finalde seyretmek tüm futbol severlerin tarihe tanıklık etme şansını yakalamasına neden olacaktır. Umarım kupayı alarak veda eder.