Babil hükümdarı, o güne dek yapılmış olanlardan daha yüksek, en yüksek kulenin yapılması ‘buyruğunu’ vermiş. Bulutlara doğru uzanan inşaat bitince kulenin tepesine tırmanmış, böyle bir yapıyı yaptırmış olmaktan duyduğu gururla konuşmuş: “Eee, hani tanrı, nerede? Burada sadece ben varım, öyleyse tanrı benim!”  

Bu kibir gösterisine çok kızan tanrı, o gece önce kuleyi yerle bir etmiş, sonra da insanların dillerini ayırmış. Sabah uyandıklarında herkes farklı bir dil konuşuyormuş; anne oğlunun, baba kızının, kardeş kardeşin dilinden anlamaz haldeymiş.  

Dönüp dolaşıp her seferinde Babil söylencesine ulaşıyor olmamız ne tuhaf... Yeni Babil’in yıkılmaya yazgılı hükümdarı RTE de her fırsatta AKP iktidarının ne çok eser yaptığından söz ediyor. Zihninde ‘eser’ sözcüğünün sadece beton ve asfalta -yollara, binalara, köprülere- denk düşüyor olması yeterince korkutucu değilmiş gibi, bir de yeni inşaat ihaleleri için sürekli ‘buyruk veriyor’. Böyle bir kibir ve bu kadar saçma bir ‘eser ticareti’yle ulaşılabilecek tek şeyin toplumsal bir  yıkım olduğu gerçeğiniyse ya bilmiyor, ya da daha kötüsü, bilmezden geliyor.  

Peki, kendisi bilir... 

***

2013 yazında gençlerin başlattığı müthiş bir direniş yaşandı. ‘Kışla binası şeklinde avm’, Yeni Babil hükümdarının büyük olasılıkla belediye başkanlığı günlerinden bu yana hayalini kurduğu ucube eserlerinden biriydi.  

Oğlumuz 8 yaşındaydı. Sevgili Beyza’nın ölene dek hep ışıltılı gözlerle andığı o günlerde, karı-koca her gece nöbetleşe Gezi’ye çıkardık. Gazcı Kardeşler olarak ünlenen valiyle emniyet müdürünün İstanbul’u sürekli gaza boğduğu zamanlardı, hem evde hem de çantalarımızda süt ve Talcid daima hazır olurdu. 

Gezi’ye çok faydam olmamıştır herhalde, ama orada dünyanın en güzel insanlarıyla el ele tutuştum, tarihimizin en güzel sayfalarından birini hep birlikte yazdık, Gezi Parkı’nın bir alışveriş merkezine dönüştürülmesini engelledik. 

Sonra...  

2015’in sıcak bir yaz günü, oğlumla müzik kursundan çıktık, “Eve gitmeden önce Gezi’nin gölgelerinde biraz dinlenelim” dedim. Parktaki bankların çoğunda, bugün “Çıkar telefonunu göster!” sözüyle tanıdığımız ‘röportaj dayıları’ oturuyordu. Büyük ihtimalle oylarını kullanırken mührü ‘gavura vurur gibi!’ ampule basan, büyük ihtimalle RTE’nin Berkin’in annesini yuhalattığı meydanlarda bulunan, ‘kışla binası şeklinde avm’ yapılsaydı büyük olasılıkla içine giremeyecek, girse bile orada bir çay-kahve içemeyecek bu dayılar, Türkiye’nin dört bir yanında milyonlarca insanın mücadelesi sayesinde o gün Gezi Parkı’nda ağaçların gölgesinde oturuyordu.  

Kolları dirseklerine kadar tespihlerle dolu esmer bir genç yaklaştı, “Selamün aleyküm abi, tespih alsana.” dedi. Ortadoğu kökenli bir göçmen olduğu anlaşılan gence “Sağ ol, almayacağım.” dedim. Hiç yanıt vermesem belki de uzaklaşacak olan genç adam, bir diyalog olanağı görünce tespih satma ısrarını sürdürdü. Ben “Yok kardeşim, valla almayacağım. Ben zaten tespih sevmem.” deyince, epey akıcı Türkçesiyle “Olur mu ya?! Biz din kardeşiyiz, hepimiz Müslümanız. Bak şu tespih tam sana göre.” dedi. Tespihle Müslümanlığı bu kadar derinden örtüştürmesini ilginç bulsam da tespih almayacaktım, “Yok kardeşim, ben Müslüman değilim.” dedim. Birden gözleri fal taşı gibi açıldı, şaşkınlıkla “Müslüman değil misin?! Nesin peki?” diye sordu. Ben “Benim herhangi bir dini inancım yok.” deyince, tespihçi genç yüzünde bir dehşet ifadesiyle “Tövbe tövbeee, tövbe estağfurullaaah!” diyerek uzaklaştı.  

‘Eser meraklısı buyrukçu’nun toplumu dönüştürdüğü Yeni Babil’in dokuz yıl önceki manzarası böyle bir şeydi. Şimdiki hali henüz açıkça görünmüyor; Maraş’ın, Hatay’ın yıkıntılarından yükselen tozlar dinince daha net göreceğiz Yeni Babil’i... 

(Geçen haftaki yazıda Donald Trump’ın cezaevinde olduğunu söylemişim. Hiç farkında olmadığım bu hatayı dikkatli okuyucular sayesinde gördüm. Yazıları gazeteye göndermeden önce ikinci kez okurum genellikle, ama anlaşılan bu sefer hem yazarken hem de okurken bilinçdışım Trump’ı ‘ait olduğu yer’e gönderme konusunda bilincime üstün gelmiş, klavyem sürçmüş... Hepinizden özür diliyor, uyaran okurlara teşekkür ediyorum.)