İstanbul Devlet Tiyatroları'na ait Aziz Nesin Sahnesi, AKM'nin arka tarafında gizli bir alanda konumludur. Giriş yolu,...

İstanbul Devlet Tiyatroları'na ait Aziz Nesin Sahnesi, AKM'nin arka tarafında gizli bir alanda konumludur. Giriş yolu, kişiyi yeraltında bir dehlize götürür. Kişi, dönen yangın merdiveninden inerek sahneye ulaşır. Merdivenlerden inerken, illegal bir örgütün toplantısına katılıyormuş hissi uyanabilir. Gizli, yasak bir eylem... Sahneye girildiğinde tuhaf atmosfer devam eder. Mekânın gizemi, oyundan önce izleyiciyi yakalar. Mekânın ruhuyla örtüşen, 'Yeraltından Notlar' metnini böyle bir sahnede izlemek, oyundan alınacak hazzı da şüphesiz artırmakta. 2007 sezonunda Özgür Yalım'ın rejisi ile uyarlanan Dostoyevs-ki'nin romanı, bu sezon da kapalı gişe gidiyor.

Yeraltından Notlar'ın; "Ben hasta bir adamım... İçi hınçla dolu, gösterişsiz bir adamım ben" açılışı, vurucu ve sarsıcıdır. İlk cümleden itibaren, Rusya'nın soğuk kışını, yeraltından konuşan bu tuhaf adamın yalnızlığını hissetmeye başlarız, "...sarı, bulanık, adeta sulusepken" yağan kar; kışın ve kendini aşağılamanın yalın ıstırabıyla, yoğun acılığıyla dolu görünmektedir. Yeraltından Notlar, iki kısımdan oluşur. Birincisi, hınç felsefesinin araştırılması, monolog şeklinde geçer; ikincisi de, anlatıcının, hınçlı bir adamın, hayatından bir dizi olayın anlatılışı. Tuhaf, özgün metinde, Payidar Tüfekçioğlu'nun -rejinin Bay X olarak adlandırdığı- izleyeni Rusya'da hissetmesini sağlayan kuvvetli oyunculuğunun altını çizmek gerekir (2007 yılı Afife Jale en iyi erkek oyuncu ödülü).

Eleştirmen Razanov, eğer birgün Dostoyevski'nin heykeli dikilecekse, bu heykelin, okuyucuya dilini çıkarmış olarak yapılması gerektiğini ileri sürmüştü. Bu, 'yeraltında'ki adamın tutumunu tam olarak anlatmaktadır; onun değişmeyen zevki, yalnızca okuyucuya değil, bütün dünyaya ve hatta kendine dilini çıkarmaktadır. Yeraltından Notlar, Dostoyevs-ki'ye büyük eserlerini esinleyen insancıllıktan ve hoşgörüden yoksundur; yazıldığı ortamın acısını ve rahatsızlığını fazlasıyla yansıtır. Yazar, bu romanıyla felsefeye ilk kez girer, büyük romanlar dizisine bir anlamda başlangıçtır, önsözdür.

Dostoyevski, Rusya'nın radikal yazarı Çer-nişevski'nin 'Nasıl yapmalı' romanına bir cevap olarak bu özgün metni yaratır. Dostoyevski'nin en kuvvetli inançlarından biri; insan tabiatının, Çernişevski soyundan iyimser faydacıların inandığı gibi, temelinde ve aslında iyi olmadığı ve insanın, tabiatının bir yanıyla erdemli olarak, kötü olduğunu bile bile kötüyü isteyebileceğidir.

Yeraltından Notlar, bütün insanlık tarihinin, insan mantıksızlığının bir arşivi olduğunu ileri sürüyor. İnsan karınca yuvasındaki karınca gibi yapmayı sevebilir; fakat yıkmayı da sever. Kaprislerine boyun eğmeyi sever, sırf kendi mantığının baskısından, "iki kere ikinin dört etmesinden" kurtarmak için, kendi çıkarlarına karşı mahsus suç işlemeyi sever. Dos-toyevski'nin 1864 yılında ileri sürdüğü genel görüşe uymayan cüretli düşüncelerdi bunlar... Roman, analiz edilmeye çalışılan insan psikolojisini araştırırken, yazarın modern psikolojiyi önceden gördüğünü de anlarız. İnsan ruhu irdelenir, bilinçdışı söze karışır. Mikhail Bakhtin'in saptamasıyla 'utançsız hakikat' teması belirir.

Toplumsal normların içselleştirilmesiyle tanımlanan Ben'in yıkılması Freud öncesinde Dostoyevski'de görülür. Daha sonra Freud; edimciyle sistemin, teknik dünyanın akıcılığıyla kişisel ahlaklılığının birliğinin yerine, bireyle toplumsal alan arasındaki kopmayı yerleştirir. Bir yanda haz, diğer yanda yasa vardır. Bunlar birbirinin öyle karşıtı dünyalardır ki, bir arada düşünülmeleri olanaksızdır. Hazzın karşısında yasa vardır ve bunların ikisi de bilincin tamamen dışındadır. Her şeyden önce baskıcı olan yasa ile 'bu' arasındaki ben, nerdeyse bir hiçtir. Toplumsal yaşama uyum ancak baskıyla oluşur. Kapitalist dünya ne paranın şiddetinden ne de toplumsal düzenin katılığından özveride bulunur. Günümüze gelinir...

Postmodern çağda; iyimserlik çağı, bilimin ve aklın kurduğu bir ahlaka inanma çağı çoktan geçti! İnsan tabiatının mantıksız kaosu yavan bir söz oldu; artık buna inandırmaya zorlamak için, yeraltından bir filozofun bize dil çıkarmasına gerek yok... Gerçek bu olabilir mi? Cevabın öznel olduğunu düşünüyorum. Dostoyevski'nin yüzyıllar önce yazdığı ve her an geçerliliğini koruyan bu metni ile tanışarak, sorunun yanıtı verilebilir sanırım. Yeraltından Notlar / İst. DT- Aziz Nesin Sahnesi / 29-30-31 Ocak 20.00 / www.istdt.gov.tr / 0212 292 39 00