MEHMET ÖZÇATALOĞLU Savaş! Çocuklara anlatmakta güçlük çektiğimiz kavramların en zoru. Ve belki de anlatamadığımız… Onların saf, temiz ve barış dolu dünyalarında böylesi anlamsız kavramlara/ davranışlara yer yok çünkü. Öyle ya, bir insan başka bir insana neden zarar versin ki? Ya da başka bir canlıya? Zorluklarla geçen bir yılın sonunda savaşın anlamsızlığını konu edinen, ciltli kapağı, […]

Yıldızlara bak!

MEHMET ÖZÇATALOĞLU

Savaş! Çocuklara anlatmakta güçlük çektiğimiz kavramların en zoru. Ve belki de anlatamadığımız… Onların saf, temiz ve barış dolu dünyalarında böylesi anlamsız kavramlara/ davranışlara yer yok çünkü. Öyle ya, bir insan başka bir insana neden zarar versin ki? Ya da başka bir canlıya?

Zorluklarla geçen bir yılın sonunda savaşın anlamsızlığını konu edinen, ciltli kapağı, renkli, kaliteli baskısı ve harika çizimleriyle müthiş bir kitap geldi önüme. ‘DÜŞMAN/ Barış İçin Bir Kitap.’ DavideCali’nin yazdığı, Serge Bloch’un resimlediği, Ceylan Ekin Işık’ın dilimize çevirdiği kitap Uluslararası Af Örgütü’nün katkılarıyla Ginko Kitap tarafından yayımlandı.

Arka kapakta da dediği gibi, “biz çocuklarımıza barış dolu bir dünya bırakamadık. Belki de bundan ötürü savaş gerçeğiyle yüzleşmelerinden korkuyoruz. Oysa başımızı da çevirsek gözümüzü de kapatsak savaş yanı başımızda. Ondan en fazla zarar görense hayatlarının henüz başında olanlar…”

Cansız bedeni ile kıyıya vuran Aylan bebeği hangimiz unuttuk ki? Ya da diğerlerini… Bir bebek bedeninin kıyıya vurmuş görüntüsü hangi dilde anlatılabilir çocuklara? Hangi sözcük bu görüntünün haklılığını ortaya koyabilir? Koyamaz! Ve biz bunu çocuklara anlatamıyoruz. O halde yine kitaplara sığınacağız. Bugünü kaçırsak da geleceğimizi kurtarmak için, geleceğimizi gökkuşağı renklerinde örebilmek için savaşın anlamsızlığını anlatacağız, okutacağız çocuklara. Nefret tohumları ekilmesin diye yüreklerine “barış” diyeceğiz, “sevgi” diyeceğiz, “dostluk” diyeceğiz. Soyut kavramları somutlaştırırken de önlerine kitap koyacağız, ellerine kitap vereceğiz. Kitabı seven, insanı da sever çünkü.

‘Düşman’ giriş bölümünden itibaren etkisi altına aldı beni. Çizimleriyle Exupery’nin ölümsüz eseri Küçük Prens’i çağrıştırdı bir anda. Kitapta, karakterin bir aynaya baktığını düşündüm zaman zaman. Görünürde bir ayna olmasa da akış onu hissettiriyor. Eminim çocuklar da benzer bir düşünceye kapılacaklardır. Ya da bu şekilde hissetmeseler de “tarif ettiği düşman aynı zamanda kendisi” diyecekleridir. Cali’nin yazdığı şu satırları da çok önemsiyorum: “… Geceleyin çukurumun tepesinde bir sürü yıldız oluyor. Yıldızlar insanı düşünmeye itiyor. Keşke orada, yukarıda olup aşağıya bakabilseydim. Bazen düşmanın ne düşündüğünü merak ediyorum! Acaba o da yıldızlara bakıyor mu? Yıldızlara baksaydı, savaşın bir anlamı olmadığını ve onu durdurmak gerektiğini anlardı. Savaşı ilk durduran ben olamam, çünkü o zaman beni öldürür. Savaşı ilk o durdurmalı. O zaman tetiğe basmam. Çünkü ben bir insanım. Eğer yıldızlara baksaydı, bunu anlardı. Yıldızlara bakarak çok şey anlar insan.”

‘Düşman’ çocuklara anlatılması zor bir konuyu kolayca anlatıyor. Çok derinlikli bir kitap olmasına rağmen onlara hissettirmeden yüzeysel bir şekilde sunuyor. Bloch’un müthiş çizimleriyle de zihinlerine kazınmasına yardımcı oluyor.

Büyük ustamız Yaşar Kemal’in o sözleri düşüyor hatırıma. Ne öğütlemişti bize? “Benim kitaplarımı okuyanlar savaşlara karşı olsunlar…” Bu kitabı okuyan çocuklar ya da bu kitabın kendilerine okunduğu çocuklar, büyük bir travma yaşamadıkları takdirde savaşın anlamsızlığını kavrayacak ve yaşamları boyunca savaş karşıtı olacaklardır.

O halde, her gün biraz daha kirlenen dünyamızda biz yine kitaplara sarılmaya, kitaplara sığınmaya devam edelim.