Beyhude geçmemiş ‘Beyhude’ yıllar…

Eskiler için Hümeyra öncelikle bir müzisyendir, hem de öyle böyle bir müzisyen değil, şarkılarıyla listeleri sallamış, pop tarihimizin en ağır toplarından biri. Yeni kuşaklar için ise Hümeyra, Avrupa Yakası’nın İfo’sundan ibaret bir dizi oyuncusu. Hatta şarkıcılık dönemlerini bilmeden söyleşi yapmaya gelen genç gazetecilerin “Sesiniz güzel, hiç şarkı söylemeyi düşünmediniz mi?” türünden sorularına maruz kalacak kadar... Bunun nedeni Hümeyra’nın son müzikal icraatının 1997 yılında çıkan ‘Beyhude’ albümü oluşu. Zamanında kaset ve CD olarak basılan ‘Beyhude’, 25 yıl sonra ilk kez plak olarak çıktı; Ada Stüdyo’da İhsan Apça tarafından yeniden hazırlanan master ile 180 gram olarak...

***

1968 yılında grafiker olarak çalıştığı Melodi Plak’ta bir akşam mesaisi sonrası gitar çalıp şarkı söylerken tesadüfen keşfedilen Hümeyra (Akbay), Türk pop müziği kalabalığına şaşkın bakışlar arasında karışmış, yepyeni bir yolun açılmasında kilit figürlerden biri olmuştu. İki yıla kalmadan Philips ile bir sözleşme imzalayarak Paris’e gitmiş, ancak doldurduğu 45’lik ‘satmaz’ gerekçesiyle plak şirketi tarafından piyasaya sürülmeyince müzik tarihimizin en nadir birkaç plağından birine sahip olmuştu. Memlekete döndüğünde evlenip çocuk sahibi olmuş, 1975 yılında ‘Sessiz Gemi’ ile müziğimizin kilometre taşlarından birine imza atmıştı.

12 Eylül askeri darbesi sonrasında müzik sahnesinden uzaklaşarak kendini sinemaya ve tiyatroya adamış, ancak dört yıl sonra ‘Benim Şarkılarım’ albümünü çıkarmıştı. Yine uzun bir sessizliğin ardından ‘Tutkulardan İntihar’ ile müzik tarihimizdeki ilk rap çizgili şarkılardan birini okumuştu.

***

‘Beyhude’ albümü müzik dinleyicileri için tamamen bir sürpriz olmuştu. Bu albüm öncesinde Hümeyra’nın mesleği konusunda iki önemli kalem bulunuyordu; birincisi Ferhan Şensoy’un ‘İçinden Tramvay Geçen Şarkı’ oyununda oynaması, diğeri ise Bodrum Torba’da Figeyra adında bir mekân işletmesi.

Mehmet Teoman daha önce Hümeyra ile yetmişli yıllarda birlikte çalışmıştı, yanı sıra Figeyra’da sahne alan Vedat Sakman ile kankaydı. Yazdığı iki şarkıyı sesinde taşıdığı ağır hüzün tonu gerekçesiyle Hümeyra’ya münasip görmüş ancak Hümeyra da yedi yıldır şarkı söylemediği gerekçesiyle nazlanmıştı, zaten kafasında o defteri kapatmıştı.

Teoman, Hümeyra’ya İstanbul’a geldiği günlerden birinde Beşiktaş’taki evine ziyarette bulunmuş, yazdığı iki şarkının güzelliği sayesinde dakikalar içinde ikna etmişti. Hatta iki şarkıyla sınırlı kalmaması, bunun bir albüme dönüşmesi konusunda mutabık kalmışlardı.

Plak şirketini ayarlayan da Teoman olmuştu; o zamanlar genç bir firma olan Ada Müzik’in ortakları Bülent Forta ile Levent Saçılanateş’i yaptıkları yenilikçi ve cesur işlerden dolayı seviyordu. Herkes “hazırım” dediğinde birbirinin peşi sıra geri kalan şarkıları hızla yazmıştı Teoman. Düzenlemeler için en uygun isim tabi ki yakın dostları Vedat Sakman’dı; hem uyumlu hem de mükemmeliyetçi özelliği nedeniyle.

‘Beyhude’ vidaları gevşemiş popun patladığı, arabeskin tahta kurulduğu bir dönemde çıkmış, az sayıda iyi müzik dinleyicisinin gönlünü fethetmiş ancak ticari anlamda başarı sağlayamamıştı. Hümeyra bu plaktan sonra Teoman’ın DJ’lik yaptığı Gramofon’da birkaç sahne almış, ardından müzik defterini yeniden kapatmıştı.

Benzersiz sesi ve yorumuyla Hümeyra, 17 adet 45’lik, beş albüm yaparak Türk popuna çok şey katmıştı. Şimdi de ‘Beyhude’ albümü merak edip dinleyen yeni kuşaklara “Hümeyra sadece bir oyuncu değilmiş” dedirtebilirse ne mutlu…