Çok yönlü aydının yaşamı satırlarda

Modern İran Edebiyatı’nın kurucularından Sâdık Hidâyet’le ilgili bir biyografi kitabı kaleme alan Meltem Bige Ulu, Hidâyet’i ‘ömrünü İran, Avrupa, Hindistan üçgeninde geçirmiş göçebe bir ruh’ olarak tanımlıyor.

Eda KÖPRÜ YILMAYAN

Meltem Bige Ulu, Modern İran Edebiyatı’nın kurucusu olarak kabul edilen, Türkiye’de ‘Kör Baykuş’ romanıyla tanınan Sâdık Hidâyet’le ilgili bir biyografi kitabı yayımladı. ‘Hayat Baştan Sona Kıssadır’ isimli kitapta, Hidâyet’in yaşamı, düşünce biçimi ve eserleri ele alınıyor. “Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir” diyen Hidâyet’i, eserlerini, Kafka’yla olan benzerliğini, Fars Edebiyatı’na kazandırdığı vejetaryenlikle ilgili kitabını Meltem Bige Ulu ile konuştuk.

Sâdık Hidâyet’i İran Edebiyatı’nda özel kılan nedir? Onun edebiyatının öne çıkan unsurları neler?

Sâdık Hidâyet bireylerin kuşaklar boyunca boyunduruk altına alarak özgürleşmesini engelleyen gelenekçiliği sorgulamayı şiar etmiştir. Toplumun yazılı olmayan “değer kanunları” hep merceğinin altındadır. Ötekileştirme, kurmacaların merkezindedir. Öğrenilmiş çaresizlik kalıplarını sarsan üslubu, onu doğulu yazarların birçoğundan ayrı tutar. Fars edebiyatında, kendi eserlerinde inşa ettiği imza üslubu ile çığır açması da onu özel kılan başka bir unsur. Modern İran Edebiyatı’nın önde gelen temsilcilerinden olan yazarı bence en özel kılan, derin ruh tahlilleridir. Bilinçaltının gizemli ve karmaşık dünyasına adım atmaktan çekinmez. Ne var ki onca emeğine karşılık kendi ülkesinde eserleri yasaklı olan yazarın varlığı hiçbir zaman hak ettiği özeni görememiştir, ki bu da İran Edebiyatı’nda onu menfi olarak özel kılar. Eserlerinde öne çıkan unsurlar umutsuzluk, yalnızlık, derin boşluk duygusu, intihar ve ölüm üzerinedir.

‘Kör Baykuş’ kitabının öne çıkmasının nedeni nedir?

“Kör Baykuş” estetik değer açısından İran Edebiyatı’nda romancılığa kazandırılmış tarihsel bir öneme sahiptir. Zaman kavramının sekteye uğradığı; geçmiş, gelecek ve şimdiki zamanın iç içe geçtiği, gerçeklerle düşlerin karışıp kahramanların birbirine dönüştüğü özgün bir masalsı anlatıdır. Bu masalsılık yer yer gerçeklere dokunarak yazarın yaşamına ve birtakım kültürel kodlamalara açılır. Sâdık Hidâyet’in başta ‘Kör Baykuş’ olmak üzere birçok eseri, yapısalcı, psikanalitik, sosyolojik ve feministtir.

Meltem Bige Ulu

Hidâyet’in vejetaryenlikle ilgili bir kitabı var. Hazreti Ali’nin “Midelerinizi hayvan mezarlığı yapmayın” sözüyle kitabına başlıyor ve vejetaryenliğin bir dünya görüşü olduğunu belirtiyor.

Çok yönlü üretken bir aydın Hidâyet. Siz onu nasıl tanımlarsınız? Edebiyata bakışı ve vejetaryenlikle ilgili görüşleri neler?

Hidâyet gerçekten çok yönlü bir aydın! Tercüman, şair, öykücü, roman-oyun-deneme yazarı, ressam ve rafine zevkli bir müzik sevdalısı.

Bu kadar üretken bir karakteri kelimelerle tanımlamak hayli güç olsa da bana göre Sâdık Hidâyet, ömrünü İran, Avrupa, Hindistan üçgeninde geçirmiş göçebe bir ruh, gadre uğrayanlar için üzülen hassas bir kalp, fedakârlığa, sağlığa, güzelliğe değer veren bir salon beyefendisidir.

1927’de, İnsan ve Hayvan’ın genişletilmiş şekli olan (Fevâid-i Giyahhârî) “Vejetaryenliğin Yararları” hayvan hakları ve vejetaryenlik hakkında Farsça yazılmış en önemli ve etkili eserlerden biri olarak kabul edilir.

Vejetaryenliği kişisel bir seçim olmaktan öte bir dünya görüşü olarak incelemektedir. Onu bu konu hakkında yazmaya iten en güçlü etkenin yoga olduğundan bahseder. Vedik geleneklerin devamı olan yoga ve vejetaryenlik onun için fiziksel ve spiritüel uyumun bir yansımadır. Eser ilk tahlilde et tüketimine karşı bir kişisel eleştiri gibi görünse de aslında Hidâyet büyük resimde insan uygarlığının kapsamlı bir eleştirisini yapmaktadır.

HAYAT BAŞTAN SONA KISSADIR, Meltem BİGE ULU, Destek Yayınları, 2022

ESERLERİNDE KAFKA VE FREUD’UN ETKİSİ

Hidâyet’in eserlerinde Kafka ve Freud’un etkilerinin görüldüğü metinler hangileri?

Benlik arayışı, boşluk, hiçlik, ölüm, yabancılaşma ve ruhsal gerilimler gerek Kafka’nın gerek Freud’un üzerinde durduğu temel izlekler, tabii Hidâyet’in de…

Ancak özellikle ‘Kör Baykuş’ ruhsal kişilik, içgüdü, nevrotik semptomlar ve rüyalar ile hem Kafka metinlerinin hem Freud çalışmalarının izlerini taşır.

‘Üç Damla Kan’ ve ‘Alacakaranlık’ öykü derlemelerinde de Freud’un etkilerini belirgin şekilde görürüz.

Kör Baykuş eserinde Kafka’nın ‘Köy Hekimi’ adlı öyküsünün izlerini net olarak görürüz. Her iki eser de puslu bir atmosfere yaslanıp masalsı öğelerden beslenerek anlatılır. Hidâyet, sembollerle, imge ve alegorilerle anlatırken Kafka kelimeleri üst üste yığıp belli bir mantık düzenine bağlı kalmadan şaşırtarak anlatır. Elbette onlarca ortak noktaları var.

Fakat belki de en can alıcı nokta şudur ki her iki yazar da yaralarından beslenir. Kafka “Köy Hekimi” adlı öyküsünde “Güzel bir yarayla dünyaya geldim. Varım yoğum hep bu yaraydı” der. Hidâyet ise “Kör Baykuş” adlı romanın girişinde “Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar,” diyerek karşılar okurunu.

Hidâyet “Yazmak bir ihtiyaçtı, zorunlu bir görevdi benim için” diyor. Yazarak mı var oluyor? Ne dersiniz?

Çok güzel bir soru bu. Seçtiğiniz alıntıya yazarın ben de çok bilinen başka bir alıntısı ile karşılık vererek cevaplamaya çalışayım.

“Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir.” Sâdık Hidâyet yazarak hayata tutunmaya çalışan değil, kendiyle ve değişen dünyayla mücadelesinde çareyi yazmakta bulan bir karakterdir.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Oyuncu Hayal Garip, şiddete maruz bırakıldığını açıkladı Türkan Şoray'dan Kadir İnanır paylaşımı: "İyi haberlerin sevindirdi" Emekli olduğunu açıklayan Yıldız Tilbe, düşük aylıkları eleştirdi Titanik'in tartışmalı meşhur kapısı rekor fiyata satıldı Yönetmen Nuri Bilge Ceylan'dan 'film çekmeyi bırakma' sinyali