Oscarlarda son etaba girilirken, üç film yarışı önde götürüyor. Daniellerden “Herşey Heryerde Aynı Anda”, Martin McDonagh’ın “Inisherin’in Ölüm Perileri” ve Steven Spielberg’in “Fabelmanlar”ı.

Gerçek  Heryerde değil Inisherin’de

Sinema dünyasının en popüler ödülleri olan Oscar Ödülleri bu yıl 95’inci kez sahiplerini bulacak. Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi’nin 2000’e yakın üyesinin oylarıyla belirlenecek ödüller 13 Mart akşamı Hollywood’da düzenlenecek törende açıklanacak. Akademi Ödülleri olarak da bilinen ödüller, sinema sektörünün bir iç hesaplaşması niteliğinde. Bunun nedeni, tercihleri yapan yani oy kullananların sinema sektörünün farklı dallarındaki çalışanlarla yapımcılar olması.


Geniş kitlelerin beğenisini kazanan, dolayısıyla en fazla gelir getiren filmlerle eleştirmenlerce yılın en önemli yapımları olarak görülen filmlerin aynı potada değerlendirildiği bir yarışma bu. Yakın yıllara kadar yalnızca Amerikan sinema dünyasının görüşlerini yansıtan ödüller son yıllarda bir dönüşüm sürecine girmiş gibi görünüyor. Akademi üyeleri arasında başka ülkelerden yapımcı, yaratıcı ve yorumcuların sayısındaki artışa koşut bir değişim bu. Eskiden Oscar’lar için aday gösterilen filmler İngilizce konuşan ülkelerin yapımları ile sınırlı kalır, diğer ülkelerin filmleri ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ kategorisi içinde değerlendirilirdi. Son yıllarda oyunun kuralları değişti. Artık -Amerika’da gösterime girmiş olması koşuluyla- milliyetine, diline bakılmaksızın tüm ülkelerin filmleri aday gösterilebiliyor, hatta “Parazit” örneğinde olduğu gibi En İyi Film Oscar’ının sahibi olabiliyor. Sonuç olarak da, eski yıllara oranla dünya sinemasının daha gerçekçi bir resmi çıkabiliyor karşımıza.

Altın Küre’nin iki yıldızı

Oscar Ödülleri’ni -özellikle En İyi Film Ödülü’nü- kazanan filmlerin dünya pazarlarındaki şansı yükselir genelde. Ama bunun istisnaları da olabiliyor. Örneğin, geçen yılın kazananı “CODA” beklenen hasılatı yakalayamadı. Oscarların seçim süreci, farklı kategorilerde adayların Akademi’nin farklı disiplinlerdeki üyelerince belirlenmesi ile başlar, açıklanan adaylar Akademi’nin tüm üyelerinin oylamasına sunulur. Son etapta, En İyi Film dalında 10, diğer dallarda 5’er aday belirlenir. Bu süreçte, meslek birlikleri de (yapımcıların, yönetmenlerin, senaristlerin, oyuncuların, vb disiplinlerdeki kuruluşlar) önce adaylarını, sonra ödüllerini açıklar. Hollywood Yabancı Basın Birliği’nin ‘Altın Küre’ Ödülleri de Oscar’lar için bir işaret fişeği niteliğindedir. Bu ödüllerin, Oscar değerlendirmesinde oy kullanan Akademi üyeleri üzerinde bir etkisi olduğu düşünülebilir. Bu ödüllendirmelerin galiplerinin Oscar’da da başarılı olması sıkça görülen bir durumdur.

Geçen hafta, Altın Küre ödülleri’nden söz etmiştik. Oscar’larda da iddialı olan iki filmin zaferi ile sonuçlanan 80. Altın Küre Ödül Töreni’nde “Spielberg’in “Fabelmanlar”ı En İyi Drama seçilirken, McDonagh’ın “Inisherin’ın Ölüm Perileri” (The Banshees of Inisherin) En İyi Komedi/Müzikal oldu. İkisi de ödülü hak eden başarılı yapımlar. Otobiyografik izler taşıyan ve aile üzerine odaklanan bir dönem filmi olan Spielberg’in “Fabelmanlar”ı klasik anlatımıyla belirli bir yaşın üzerindeki sinemaseverler için tadına doyulmaz bir film. “Inisherin’in Ölüm Perileri” ise metaforik bir anlatımla İrlanda İç Savaşı’nı yorumlayan bir film. Yalnız kalmak, yaşamının geri kalanını özgür ve tavizsiz yaşamak isteyen bir adamın inatçılığı ile dostunu yitirmemek için çırpınan saf bir adamın hümanizminin çatışmasını betimleyen politik bir mesel. Bana göre yılın filmi… Ama, Oscar yarışında ‘Post-modern’ akımların, paralel evrenler modasının etkisindeki genç kuşakların tercihi olan “Herşey Her Yerde Aynı Anda”nın önüne geçebilecek mi kuşkuluyum.

BAFTA ve Cesar adayları

Çoklu evren modasının yeni bir ürünü olan, bu temayı eğlenceli bir dille aktaran “Herşey Her Yerde Aynı Anda” Oscar’a giden yolda önemli bir işaret sayılan Britanya Film Akademisi (BAFTA)’nın 76. Ödül Töreni 19 Şubat’ta. Ama farklı kategorilerdeki adaylar hafta içinde açıklandı. En İyi Film dalında, çoklu evren modasının yeni bir ürünü olan, bu temayı eğlenceli bir dille aktaran “Herşey Heryerde Aynı Anda” ve “Inisherin’in Ölüm Perileri”nin yanı sıra “Elvis” ve “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”; En İyi Yönetmen dalında Martin McDonagh (Inisherin…), Edward Berger (Batı Cephesi…), Park Chan-Wook (Ayrılma Kararı) ve Todd Field (Tar); En İyi Yabancı Dilde Film dalında “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”, “Ayrılma Kararı”, Avusturyalı Marie Kreutzer’in “Korsaj”, Altın Küre’yi kazanan Arjantinli Santiago Mitre’nin “Arjantin, 1985” filmleri yarışacak. Kadın Oyuncu dalının favorisi Cate Blanchett’in (Tar) yanı sıra, Emma Thompson (İyi Şanslar Leo Grande), Viola Davis (Kadın Kral) ve Daniele Deadwyler (Till), Erkek Oyuncu dalında Oscar’ın iki favorisi Brendan Fraser (Balina) ve Colin Farrell’in yanı sıra Austin Butler (Elvis) ve Bill Nighy (Living) aday gösterildi.

Hafta içinde açıklanan listelerden bir diğeri de Fransız Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi’nin 2023 Cesar adayları oldu. Şubat ayının 24’ündeki törende açıklanacak 48. Cesar Ödülleri’nin En İyi Film (yılın en iyi Fransız yapımı) kategorisi adaylarından hiçbirini izlemedim. Ama adlarını sıralayayım gene de: Louis Garrell’in “Masum”u 11 adaylıkla başı çekiyor. Onu, “Saint Omer”, “The Night of the 12th”, “Rise”, “Forever Young”, “Pacifiction” izliyor. Tümünü izlediğim, hepsi de çok başarılı yapımlar olan En İyi Yabancı Film dalındaki adaylar ise, Altın Palmiye ve Felix (Avrupa Film Akademisi) ödüllerini kazanan Ruben Öslund’un “Hüzün Üçgeni”, Skolimowski’nin “Ai” (Eo), Tark Saleh’in “Cennetten Gelen Çocuk”, Lukas Dhont’un “Yakın” ve Rodrigo Sorogoyen’in “Canavarlar”adlı filmleri. Bu filmleri bir yerlerde (dijital platformlarda) bulup, izlemenizi öneririm.

Oscar’a bir adım daha

Gelelim, gene hafta içinde açıklanan 95. Oscar adaylarına. Başarılı bir işçilik ürünü olduğu kuşkusuz ama çok hayran olmadığım “Herşey Heryerde Aynı Anda” tam 11 dalda adaylık aldı. Onu, 9’ar dalda adaylıkla “Inisherin’in Ölüm Perileri” ve “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” izliyor. “Elvis” 8 dalda, “Fabelmanlar” 7 dalda, “Tar” 6 dalda aday. Listenin diğer filmleri “Top Gun Maverick”, “Avatar: Suyun Sesi”, “Hüzün Üçgeni”. Birbirine hiç benzemeyen yapımların yer aldığı 10 filmlik listede tek sürpriz Sarah Polley’in “Women Talking”i. Bir kadın yönetmenin filmi listeye alınmış olsa da En İyi Yönetmen dalında tek bir kadının aday gösterilmemesi üzücü.

En İyi Yönetmen Ödülü’ne aday gösterilen beş ismin ikisi Avrupa kıtasından: Ruben Öslund ve Martin McDonagh, diğerleri Amerikalı: “Herşey Heryerde Aynı Anda” yönetmenleri Daniel’ler (Daniel Kwan ve Daniel Scheinert), Todd Field (Tar) ve elbette Spielberg (Fabelmanlar). Gönlüm Todd Field’den yana; Spielberg ustaya da varım… Ama korkarım bu ödül de felsefi bir derinliği olduğu zannedilen “Herşey Heryerde…”nin yönetmenleri Daniellere gidebilir.

Oyunculukta fazla sürpriz yok. Ödülleri tahmin etmek de zor değil (Cate Blanchett, Brendan Fraser, Angela Basset..). “Babil”in En İyi tasarım ödülleri ile yetinmesi, “Bardo”ya görüntü ödülü gitmesi mümkün. En İyi Animasyon Ödülü adayları arasında “Guillermo del Toro’nun Pinokyo’su” en güçlü olan. Ama diğer dört film de iddialı olabilir: “Turning Red”. “Marcel the Shell with shoes on”, “Çizmeli Kedi: Son Arzu”, “The Sea Beast”. Sonuncusunu izlemediğim için bir şey söyleyemiyorum. En İyi Uluslararası Film Dalında da tahminde bulunmak hiç kolay değil. Çok sevdiğim filmler hepsi de: “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”, “Arjantin, 1985”, “Eo”, “Hüzün Üçgeni”, “Yakın” ve İrlanda filmi “Sessiz Kız” (Bu yıl, İrlanda sineması müthiş bir çıkış yapıyor). Gene de, “Bardo”, “Ayrılma Kararı”, “Korsaj” gibi filmlerin liste dışında kalması üzücü. 2022’de sinema dünyasından pek çok hediye geldi, özellikle Avrupa, Uzak Doğu ve Latin Amerikan sinemalarından… Mart 2023’ün daha da verimli bir yıl olmasını dileyelim.