Karantinada kadınlık halleri

Salgınla birlikte evlerimize kapandığımız ilk dönemde her kadın farklı zorluklar yaşadı. Kimi hastalıkla göğüs göğüse çalışan sağlık çalışanıydı, kimi kocasından şiddet gördü, kimi 65 yaş üstü olduğu için sokağa çıkamadı, kimi evde hiç bitmeyen işlerden bunaldı, kimi kadınlar ise çalışmak zorunda olduğu için sokaktaydı. ‘Her Güne Bir Vaka’ oyunu, haftanın her bir gününü temsil eden kadınların karantina döneminde yaşadıklarını anlatıyor.

Eda Köprü Yılmayan

Covid 19 salgınının hayatlarımızdaki dönüşümünden tiyatro da nasibini aldı. Türkiye’deki tiyatro izleyicisi 24. İstanbul Tiyatro Festivali’yle yeni bir deneyim yaşıyor. Ekrana uygun formatta hazırlanan dijital oyunlarla tiyatro festivalini takip etmek mümkün. Karantina döneminde farklı kadınların hayatlarını ekrana taşıyan ‘Her Güne Bir Vaka’ oyunu öne çıkanlardan biri. Yedi kadının hikâyesini izliyoruz.

Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun (BGST) sahnelediği ‘Her Güne Bir Vaka’ oyunu haftanın her bir gününü temsil eden kadınların karantina döneminde yaşadıklarını anlatıyor. Oyunun yazarı Türkiye’de feminist tiyatro ve kadın oyunları denilince akla ilk gelen isimlerden Sevilay Saral, yönetmeni ise Aysel Yıldırım. Oyuncular; Ayşenil Şamlıoğlu, Duygu Dalyanoğlu, Aysel Yıldırım, Bulut B. Sezer, Elif Karaman, Tülin Özen ve Zeynep Okan.

Salgınla birlikte evlerimize kapandığımız ilk dönemde her kadın farklı zorluklar yaşadı. Kimi hastalıkla göğüs göğüse çalışan sağlık çalışanıydı, kimi kocasından şiddet gördü, kimi 65 yaş üstü olduğu için sokağa çıkamadı, kimi evde hiç bitmeyen işlerden bunaldı, kimi kadınlar ise çalışmak zorunda olduğu için sokaktaydı. Sevilay Saral yedi kadının hikâyesini Covid 19 salgını henüz ülkemizde yaygınlaşmadan, eşinin tedavisi için zorunlu olarak hastanede bulundukları izolasyon sürecinde yazdığını belirtiyor. Bu metin için onu besleyenlerin hastane odasında kendisini arayan, karantinada yaşadıklarını, duygularını aktaran insanlar ve medyadan okuduğu hikâyeler olduğunu söylüyor.

CİĞERİM PERT, SÖZÜM MERT!

Oyunda her bir kadın bir günü temsil ediyor. Bayan Pazartesi bir hemşire. Hastalığa yakalanma sürecini anlatıyor ve sağlık çalışanlarından sıklıkla duyduğumuz şu sözleri tekrarlıyor: “Bizi korumadılar.” “Ciğerim pert ama sözüm mert” diyen hemşirenin hastalık nedeniyle karantinada kaldığı süre yıllık iznine sayılıyor.


SAVAŞIRSAN GÜÇLÜSÜN

Bayan Salı Rotterdam’da yaşayan, dayısının hastalık haberi üzerine annesi ve erkek kardeşiyle apar topar Türkiye’ye gelen gurbetçi bir kızın hikâyesi. Haksızlığa uğramış, babasının büfesinde çalışırken dükkânın denetimini yapan Hollandalı bir gençle arkadaş oluyor ve bildik hikâye, kimsenin dilinden kurtulamıyor. En sonunda ailesi çözümü ondan habersiz kızı memleketine bırakmakta buluyor. Kimliksiz, pasaportsuz kalan Bayan Salı dayısının yanında kalıyor ancak Covid 19 nedeniyle karantinada. Tek amacı Rotterdam’a geri dönüp öcünü almak.

65 YAŞIN ÜSTÜNDESİN AYAKALTINDA DOLANMA!

Bayan Çarşamba 70 yaşında emekli bir öğretmen. Eşini kaybetmiş, iki çocuk annesi. Oğlu Amerika’da, annesinden uzakta. Kızı ise her şeyi, eli hep annesinin üstünde. Bayan Çarşamba 65 yaş üstüne uygulanan sokağa çıkma yasağına isyan ediyor. Kızgınlığını “Bizleri nasıl sosyalleştireceklerini düşünmediler. Bize ayakaltında dolanmayın, doğru evinize gidin” dediler diye aktarıyor.

İKİ AYAKLI VİRÜSLERE DÖNDÜK

Bayan Perşembe bir kurye. Her gün bir kamyon mal boşattıklarını, salgınla birlikte ise bunun iki, üç kamyona çıktığını söylüyor. Evde kalma süresi uzadıkça artık şirkete tırların geldiğinden dem vuruyor. En çok ağırına giden ise evden çıkmadan alışveriş yapmanın konforunu yaşayan bir kadının kargosunu teslim ederken üzerine dezenfektan sıkması. “İki ayaklı virüslere döndük” diyerek üzüntüsünü aktarıyor. Kargo şirketinin sahibi ise hastalıktan korktuğu için ortalıkta yok. Çünkü patron! Ancak uzaktan kontrole devam. Çalışanlara gönderilen motivasyon mesajlarının ardı arkası kesilmiyor.

HAYAT EVE SIĞAR AMA ÖLÜM DE SIĞAR

Bayan Cuma’nın hikâyesi ise çok tanıdık. Kadınların her gün öldürüldüğü bir ülkede, devletin vatandaşını koruyamadığı bir coğrafyada ‘Hayat eve sığar mı?’ sorusunu cesurca soruyor. Koca dayağından komşusunun fikriyle akıllı bir şekilde kaçmayı başaran bir kadının öyküsü Bayan Cuma’nınki. Her gün yediği dayaktan, üç çocuğun koşturmacasından, üstelik aynı evin içinde bir de kayınvalideden bunalınca çözümü Covid 19’da buluyor. İlk kez kendisine ait bir odada karantinanın keyfine varıyor.

ESKİDEN PRENSESTİM ŞİMDİ KÜLKEDİSİ OLDUM

Bayan Cumartesi ise tanınan bir sosyal medya fenomeni. Ev yaşamı, çocukları pozitif yaşamıyla takipçilerine reçeteler sunuyor ancak salgınla birlikte kendi derdine derman olamaz hale geliyor. Şu sözleri çok çarpıcı: Eskiden prensestim şimdi külkedisi oldum.

COVID 19 MÜCBİR SEBEP SAYILMAZ

Haftanın son günü Pazar’da ise bir oyuncunun yaşamına tanıklık ediyoruz. Sette Covid 19 vakası çıkmasına rağmen çalıştırılmaya devam eden, dünyayı kasıp kavuran salgının mücbir sebep sayılmadığı bir iş ortamında mücadele eden bir oyuncunun hikâyesi.

‘Her Güne Bir Vaka’ isimli dijital oyunun gösterimi 14 Aralık tarihine kadar devam edecek. Biletix sayfası üzerinden biletinizi alıp evde yeni bir tiyatro deneyimine hazır olun. Her ne kadar sahnenin kokusunu, büyüsünü üzerinde hissedemeseniz de çarpıcı bir yapım sizi bekliyor.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Rust filmi setindeki kazaya ilişkin ilk hüküm verildi Yüreğimize dokunan filmler Hazar Ergüçlü'den Nuri Bilge Ceylan yorumu: Üniversite eğitimi gibiydi Jon Bon Jovi’nin müzik kariyeri sona erebilir Terapi gibi oyun