Neoliberal ezberler sorgulanıyor

ODTÜ İktisat Bölümü’nden Prof. Erol Taymaz, bu tip büyük krizlerin aynı zamanda farklı seçenekler sunduğunu belirterek bu krizin daha kamucu, eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünya seçeneğini önümüze koyduğunu söyledi. Taymaz, BirGün’ün sorularını yanıtladı

Namık ALKAN

1992’den bu yana Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğretim üyelerinden olan Prof Erol Taymaz, koronavirüs salgınına ilişkin gazetemizin sorularını yanıtladı. Taymaz’a göre koronavirüs salgınının yarattığı ekonomik tahirbat diğer krizlerden daha farklı. Çünkü bu kriz daha kamucu, eşitlikli ve özgürlükçü seçenekleri gündeme getiriyor, neoliberal ezberler sorgulanmaya başlıyor.

Koronavirüs salgınının Türkiye ekonomisine etkileri neler olur? Krize karşı Avrupa ve ABD’de büyük destek paketleri açıklandı. Türkiye’de krize karşı alınan ekonomik önlemleri yeterli buluyor musunuz? Özellikle, emekçi kesimleri önümüzdeki günlerde neler bekliyor?

Koronovirüs salgını ekonomi üzerindeki çok ciddi bir etkide bulunuyor, bulunacak. Salgının ilk etkisi, sosyal izolasyonun sağlanması için çeşitli faaliyetlerin durdurulması veya kısıtlanması ile başladı. Salgını yavaşlatmak için bu tip tedbirler zorunlu, fakat bu sektörlerdeki faaliyetlerin durdurulması sonucu 3-4 milyona yakın insanın işsiz kalması da söz konusu. Özellikle konaklama ve lokanta gibi sektörler kısıtlamalardan doğrudan etkilendi ve bu sektörlerde çalışan sayısı çok fazla. Bu sektörlerin üretimi durunca, bunlara girdi sağlayan çok sayıda sektör de etkilendi. Bu sektörlerde çalışan insanların gelirlerinin düşmesi sonucu talep daha da düştü ve tüm sektörleri etkiledi. Buna ihracattaki düşüş (yurt dışı talebin azalması) ve yatırımların yavaşlaması da eklenince koronovirüs salgınının 2001 ve 2009 krizlerinden daha büyük bir etkiye sahip olabileceği söylenebilir. Salgının 2-3 ay sürmesi halinde bu etki kısmen az olur, fakat 2-3 ayı geçmesi durumunda çok ciddi bir ekonomik daralma süreci yaşayacağımız açık.

Türkiye’de salgına karşı ilk önce konaklama vergisinin düşürülmesi, şehirlerarası hava yolu taşımacılığında KDV’nin %1’e indirilmesi gibi tedbirler açıklandı fakat bu tip tedbirlerin sektörün bir bütün olarak durduğu koşullarda etkili olma şansı yok. Daha sonra kredi desteği, vergi ertelemesi gibi tedbirler de açıklandı, bunlar mevcut sorunların diğer firmalara/sektörlere yayılmasını yavaşlatabilir ama koronavirüs salgının yol açtığı temel ekonomik sorun, milyonlarca insanın aniden işlerini ve gelirlerini kaybetmesi. Bu nedenle alınacak tedbirlerin başında, işini kaybeden insanlara herhangi bir ön koşul aranmaksızın gelir desteği sağlanması gelmeli. Gelir desteği sadece kayıtlı çalışan işçileri değil, kayıtsız çalışan işçiler ile serbest meslek sahipleri ve küçük aile işletmelerini de kapsamalı. Bu destekler hem alınan tedbirlerden doğrudan etkilenen insanlara karşı bir toplumsal yükümlülük gereği uygulanmalı, hem de ekonominin daha kötüye gitmesini engellemek için.

Koronavirüs salgınının dünya ekonomisini etkilerini anlatabilir misiniz? Kriz dünya ekonomisi hangi ortamda yakaladı? Dünya ekonomisi böylesi büyük krizlere hazırlıklı mıydı? Süreç nereye evriliyor? Ayrıca, kriz bütün ekonomileri aynı büyüklükte mi etkileyecek? Krizin gelişmiş kapitalist ülke ekonomilerine etkileri ile bizim gibi az gelişmiş ülkelere etkileri aynı mı olur?

Dünya ekonomisi 2008 krizinden beri büyüme hızlarında bir toparlanma başlatamadı. Bazı araştırmacılar aslında 1970’lerin başlarından itibaren dünya ekonomisinin, 19. ve 20. yüzyılda pek çok kez gözlenen uzun dönemli büyüme döngüsüne giremediğini söylüyor. 1990’lardan sonra hızla yayılan internet ve yeni dijital teknolojiler de böyle bir döngü başlatamadı. Buna karşın 1980’lerden itibaren hızlı bir finansallaşma süreci yaşandı, hemen hemen tüm ülkelerde özel ve kamu borcunun GSYİH’ya oranı hızla yükseldi. Bu finansallaşma sürecinin son krizini 2008’de yaşadık.


Erol Taymaz

2008 krizinden sonra tüm desteklere karşın gelişmiş ülkelerin büyüme hızlarında kayda değer bir artış sağlanamadı ve pek çok iktisatçı dünya ekonomisinin yeniden bir krize girmesini bekliyordu. Koronavirüs salgını ilk başladığında ve henüz sadece Çin ekonomisi etkilendiğinde, bu salgının krizi tetikleyecek bir etken olabileceği söylendi. Bir başka deyişle, zaten beklenen krizin öne çekilmesi söz konusuydu. Fakat salgının Çin’de kısmen kontrol altına alınabilmesine karşın tüm dünyada bu kadar hızlı yayılması ve İngiltere-ABD gibi ülkelerin bile çok ciddi kısıtlayıcı tedbirlere başvurmak zorunda kalması üzerine, salgının bizzat kendisi de bir kriz nedeni olarak kabul edildi. Pek çok piyasa araştırma kuruluşu, Çin ekonomisinin 2020’nin ilk üç ayında yüzde 20’den fazla daraldığını söylüyor. ABD ekonomisinin de ikinci üç çeyrekte yüzde 20’den fazla daralacağı tahmin ediliyor. Artık tartışma konusu bir kriz olup olmayacağı değil, bunun ne kadar süreceği. Bu da bir ölçüde koronavirüs salgınının ne kadar devam edeceğine bağlı. Koronavirüs salgını dünya ekonomisinin son derece kırılgan olduğu ve özellikle ABD ile Çin arasında (şimdilik) ticaret savaşlarının yaşandığı bir döneme denk geldi, bu da salgının etkilerini daha fazla artırdı.

Krizin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere etkisi farklı olacaktır. Sadece bu iki ülke grubu arasında değil, sağlık sistemi kısmen daha düzenli çalışan ve yaygın tedbirler alan ülkeler ile (örneğin Kuzey Avrupa ülkeleri), sağlık sistemi bu tip salgınlara tepki verebilecek düzeyde olmayan, geç aldıkları eksik tedbirlerle bu sorunları artıran (örneğin Güney Avrupa ülkeleri ve ABD) gibi ülkeler arasında da farklı olacaktır.

Krizin dünya ekonomisinde ne tür sonuçları olur? Kapitalizmin, özel olarak da neoliberal politikaların sonuna mı gelindi? Özellikle Avrupa’da İtalya ve İspanya gibi ülkelerde sağlık sisteminin çökmesi yeniden kamucu politikaların gündeme geleceğinin bir ön habercisi sayılabilir mi? Daha kamucu, eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünya için bu kriz bir fırsatta olabilir mi?

Krizin dünya ekonomisi için bir büyük bir yıkıma yol açacağı söylenebilir. Bu yıkımın büyüklüğü ve kapsamı, salgının ne kadar süreceğine ve buna karşı hangi ekonomi politikalarının uygulanacağına bağlı. Yıkımın etkilerini azaltmak için yukarıda belirttiğim gelir desteği politikalarının hızlı ve kapsamlı bir şekilde uygulanması gerekli. Fakat bazı ülkelerin bunu yapmaya istekli ve yetenekli olmadığı görülüyor.

Bu tip büyük krizler aynı zamanda insanların önüne farklı seçenekler sunarlar. Bu kriz daha kamucu (sağlık gibi hizmetlerin ne kadar önemli bir kamu hizmeti olduğu sanırım açıkça belli oldu), eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünya seçeneğini de önümüze koyuyor. İnsanlığın yenilikçi yeteneğinin kamu yararına özgürce (piyasa dışı mekanizmalarla) kullanılmasına yönelik son derece önemli çalışmalar yapılıyor (örneğin bu salgınla mücadele etmek için, özellikle az gelişmiş ülkeler açısından en önemli dar boğazlardan biri olan ventilatörlere için dünyanın her yanından uzmanların katılımı ile açık kaynak tasarımlar geliştiriliyor). Sermayenin, kaynakların ve bilginin merkezileşmesi ve yoğunlaşmasının yol açtığı sorunlar ortalığa saçılmış durumda. Buna karşın, bu salgın kullanılarak yaygınlaştırılan korku ile insanlık daha baskıcı, otoriter ve merkeziyetçi bir dünyayı tercih etmeye zorlanıyor.

***

Erol Taymaz kimdir?

Prof. Erol Taymaz lisans derecesini 1982’de ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü’nden, yüksek lisans derecesini 1985’de ODTÜ İktisat Bölümü’nden ve doktora derecesini 1989’da Case Western Reserve University (ABD) İktisat Bölümü’nden aldı.

1992’den beri ODTÜ İktisat Bölümü’nde öğretim üyesi olarak göreve başlayan Taymaz, sanayi ve teknoloji politikaları, işgücü piyasası politikaları, sınai dinamikler, küçük firma iktisadı, teknik etkinlik ve üretkenlik tahmini, evrimci iktisat ve mikrosimülasyon konularında araştırma faaliyetlerini yürütmektedir.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
AKP’de Rolex 'kazası': “Biz bu milletin ta kendisiyiz” diye paylaştığı fotoğrafı sildi Dünya Bankası'ndan alınan kredide 'mülteci' şartı: CHP tepki gösterdi Bakan Şimşek: Halkı ikna etmemiz gerekiyor Merkez Bankası anketi: Piyasanın yıl sonu enflasyon ve dolar tahmini değişti Bakan Bayraktar yanıtladı: Doğalgaz ve elektriğe zam yapılacak mı?