Şairle tanrının mücadelesi

Yunus Emre CEREN

Eskiçağ mitolojisi ne kadar karakter odaklı anlatılar gibi görünse de hepsi kendilerince kutsal veya yararlı sayılan dağlar, tepeler, nehirler gibi coğrafi öğeleri merkezlerine almaktan sakınmaz. Kutsal dağ, tepe, nehir örneğinin sayısız örneği mevcut. Bununla birlikte dönem insanı bu öğelere yönelik atfedilen kutsiyete dair bir boşluk hissetmiş olabilir. Bu yüzden pek çok ‘trajik’ kahramanın topluma ibretlik bir ders veren ölümleriyle bu öğelere dönüştüklerine dair anlatılar çokça karşımıza çıkar. Eskiçağ’ın ya da daha doğrusu Eski Yunan ve Roma dünyasının A Takımı diyebileceğimiz bu kahramanlarının kimisi bol aksiyonlu hikâyelerde yer almış, kimisiyse şimdi işleyeceğimiz Marsyas gibi sanat ve kibir konusuyla öne çıkarılmıştır.

***

Vakti zamanında Olympos’taki tanrı ve tanrıçalar bir şölen tertip eder. Şölene katılan tanrıçalardan Athena şöleni şenlendirmek için geyik kemiğinden yaptığı flütü ortaya çıkarır. Hera ile Aphrodite (Afrodit) flütü üflerken ağzının aldığı şekilden ötürü ona güler. Sinirlenen Athena gökten yere inerek Phyrigia (Frigya) civarında bir nehrin başına geçip flütü çalar ve gülmekte haklı olduklarına kanaat getirir. Flütü bulup çalacak kişinin en korkunç şekilde cezalandırılması lanetini savurarak flütü nehre fırlatır.

Bir süre sonra flütü Phyrigialı ve Kybele müridi bir ailenin oğlu Marsyas bulur. Flütten de flütün üzerindeki lanetten de bihaber Marsyas, flütü eline alır almaz çalmaya başlar. Zaman içerisinde bu konuda epey yol kat eder ve çaldığı flütün sesine âşık olur. Sonrasında Maiandros Nehri (Büyük Menderes) kıyısındaki sazlardan da flüt yapmaya başlar. Haliyle her trajik kahramanda görüldüğü gibi Marsyas’ta da kibir baş gösterir. Dünyadaki en iyi müziği yaptığını öne sürer. Hatta müziğin, sanatın, şiirin ve daha nicelerinin tanrısı Apollon’dan bile müzik konusunda daha iyi olduğunu söyler. Bununla da kalmaz Tanrı Apollon’a meydan okur, “lirine karşı flütüm” der. Kibriyle nam salmış Tanrı Apollon, bu meydan okumayı kabul eder ve Phyrgia’ya iner. Ancak Apollon yarışmaya bir şart koyar: Yenen yenilenin cezasını verecektir.

Müsabakanın hakemi olarak Bozdağlar’ın tanrısı Tmolos seçilir. İki müzisyen enstrümanlarını çalmaya başlar ve çaldıkça müsabakanın hakemi Tmolos kendini müziğe kaptırır. İkisinin de çok güzel çaldığını belirtir. Yarışmanın ilk turu böylelikle sonuçsuz biter. Bunun üzerine Apollon bir hinlik düşünerek hırsına kapılmış Marsyas’ı tuzağa düşürür: Yarışmanın ikinci turunda enstrümanları tuttuğumuz yönün tersine çevirip çalalım der. Marsyas bu önerideki hinliği sezemez ve teklifini kabul eder. Apollon liri sağ elinden sol eline alır ve lirden çıkan seste bir değişiklik olmaz. Ancak Marsyas flütü ters çevirince çıkardığı sesin öncekilerle hiçbir alakası olmaz. Apollon çaldıkça aynı büyüleyici, ahenkli sesler çıkarken, Marsyas çaldıkça sadece flütten üflemeye çalışma sesleri çıkar. Bunun üzerine maçın hakemi Tmolos, Apollon’u müsabakanın galibi ilan eder, ama kendi diyarında düzenlenen bu düelloyu seyreden Phyrgia Kralı Midas, flütün ne olursa olsun lirden daha iyi ses çıkardığını söyler. Yarışmanın hakemi tarafından galip ilan edildikten sonra Apollon, önce Kral Midas’a öfkelenir. Kulaklarının daha iyi duyabilmesi için kulaklarını eşek kulağına çevirir. Bu andan itibaren Kral Midas, Eşek Kulaklı Midas olarak anılmaya başlanır. Kapıldığı kibirden gözü hiçbir şey görmeyen Apollon, bu öfkeyle yakınlarda bulunan bir çam veya çınar ağacına Marsyas’ı asar. Öfkesini hâlâ zapt edemeyen Apollon daha da ileri giderek ağaçta asılı duran Marsyas’ın derisini yüzer.

Zaman içerisinde öfkesi soğuyan ve yaptıklarını düşünecek vakit bulan Apollon, yaptıklarından utanç duyar. Bu utançla lirini kırıp atar. Marsyas’a ve yaptıklarına üzülür. Bunun üzerine Marsyas’ı ilelebet yaşaması için bir akarsuya dönüştürür. Bu akarsu anlatılana göre Çine Çayı’dır. Bu anlatı doğrudan Anadolu’da geçen ve bu topraklardan çıkma bir anlatıdır. Marsyas’ın ise namı bir tek çayla sınırlı kalmaz. Anavatanı Anadolu’dan uzaktaki Roma’da ifade özgürlüğünün ve hakikati söylemenin savunucusu olarak saygı görür, heykelleri dikilir ve daima özgürlüğün tanrısı Liber ile birlikte anılır.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Metin Altıok’un ismi Konak’ta yaşayacak Buca’da ‘Halk Buluşması’ Ege'nin ünlü gazozları Güllük Limanı’nın işletme hakkı 45 yıllığına satıldı Selçuk’ta anketler "Filiz Ceritoğlu Sengel" diyor