Çin’de Covid-19 salgını sırasında yapılan bir çalışmada belirtilerin varlığına veya yokluğuna bakılmaksızın, daha fazla kişisel korunma önlemleri alan kişilerde, salgının psikolojik etkilerinin ve depresyon, anksiyete ve stres düzeylerinin daha düşük olduğu görülmüş. Korunma önlemlerinin psikolojik açıdan olumlu etkisi, kişilere verdiği güvenlik ve kontrol hissi ile ilişkilendirilmiş.

Salgın günlerinde ruh sağlığımız

RAŞİT TÜKEL

Yeni koronavirüs salgını sadece ülkemizde değil tüm dünyada hızla yayılıyor. Bu nedenle de Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart 2020 tarihinde pandemi ilan etti. Yeni virüsün kökenleri, doğası ve seyri ile ilgili birçok belirsizlik var. Yeni koronavirüs (Covid-19) enfeksiyonuna yakalananların sayısıyla birlikte ölenlerin sayısı da artmaya devam ediyor.

Salgının boyutlarının Çin dışında henüz tam olarak ortaya çıkmadığı şubat ayında, Kanada ve ABD’de yapılan çalışmalar, Covid-19’un önceki salgınlardan daha büyük bir psikolojik etkiye sahip olduğunu göstermişti. Mart ayı ile birlikte salgın dünyadaki hemen tüm ülkelerde görülmeye başlayıp pandemiye dönüşünce, korkunun boyutunun da giderek arttığı gözlendi.

Salgının başlangıç dönemlerinden itibaren ortaya çıkan korkunun temelinde, virüsün yeni olması, sonuçlarının bilinmezliği, farklı toplumlardan insanların ülkelerindeki sağlık sistemlerinin yeni koronavirüs vakalarıyla başa çıkmaya hazır olduğundan emin olamamaları ve sağlık sistemlerine duydukları güvensizlik yer alıyordu. Salgının sağlık sistemleriyle ilgili kısmı ayrı bir yazı konusu. Biz, konunun bizi ilgilendiren boyutunu inceleyeceğiz…

Covid-19’un insanların ruhsal sağlığı üzerine etkisinde, belirsizliğe tahammülsüzlüğün önemli bir rol oynadığı düşünülebilir. Zedelenebilir, kaygı duyarlılığı yüksek, endişe duymaya eğilimli olan kişilerde bu etkiler daha fazla görülebiliyor. Kişilerin stres verici olaylar karşısında verecekleri tepkiler, kişilik özellikleri ve geçmiş yaşantılarına göre farklılık gösterir. Kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar, psikolojik tepkilerini de etkilemektedir.
Salgınlar sırasında insanlar en sık olarak hastalanmak ya da ölmekten korku, çaresizlik duyguları ve damgalanma korkusu yaşarlar. Gösterilen tepkiler arasında kaygı, endişe veya panik hissi, sosyal çekilme, dikkatini toplama zorluğu ve uyku bozuklukları, öfke, çaresizlik veya şaşkınlık hissi, sağlık konusunda aşırı endişe duyma, kayıp hissi, keder, aşırı cesaret gösterisi içinde olma, heyecan duyma sayılabilir. Ayrıca, insanlar olası bir bulaşma durumunda, karantina ya da izolasyonun aileleri ve arkadaşları üzerindeki etkileri hakkında endişe ve suçluluk duygusu yaşayabiliyorlar.

DAMGALAMA HERKESİ İNCİTİR

Covid-19 gibi acil halk sağlığı durumları, insanlar ve topluluklar için stresli zamanlardır. Bir hastalık hakkındaki korku ve kaygı, belirli topluluklara ya da insanlara karşı sosyal damgalamaya yol açabilir.

Damgalama, sadece kişinin hastalığı bulaştırma döneminde değil, örneğin karantina dönemi sonrasında virüsü başkalarına yayma riski ortadan kalktıktan sonra da görülebilmektedir. Damgalanmış kişiler, ayrımcılığa, sosyal olarak dışlanmaya, reddedilmeye, fiziksel şiddete maruz kalabiliyorlar. Damgalama, başkaları üzerinde yarattığı korku ve öfke nedeniyle herkesi incitir. Ayrıca damgalama, damgalanmış grupların ve içinde yaşadıkları toplulukların ruhsal sağlığını da etkiler. Damgalamayı durdurmak, insan hakkı ihlallerini engellemek için olduğu kadar toplulukları ve bireyleri psikolojik olarak dayanıklı kılmak açısından da önemlidir.

salgin-gunlerinde-ruh-sagligimiz-707568-1.
Koronavirüs hakkındaki endişelerimizin hayatınızı kontrol etmesine izin vermeyelim. Koronavirüs nedeniyle yaşadığımız stres veya endişenin günlük hayatımızı olumsuz etkilediğini, işlevselliğimizi bozduğunu düşünüyorsak psikiyatrik destek alabiliriz.


Çin’de Covid-19 salgını sırasında yapılan yeni tarihli bir çalışmada, belirtilerin varlığına veya yokluğuna bakılmaksızın, daha fazla kişisel korunma önlemleri alan kişilerde, salgının psikolojik etkilerinin ve depresyon, anksiyete ve stres düzeylerinin daha düşük olduğu görülmüştür.1 Korunma önlemlerinin psikolojik açıdan olumlu etkisi, kişilere verdiği güvenlik ve kontrol hissi ile ilişkilendirilmiştir.

Koronavirüs ile ilgili sürekli medyayı takip etmek, medyayı izlemekten kendimizi alıkoyamamak bizi daha yüksek bir kaygı durumunda tutabiliyor. Medyaya aşırı maruz kalmayı azaltmak, endişemizi, kaygı durumumuzu sınırlandırmaya yardımcı olacaktır. Yani medyayı izlemeye ara verip hayatımızdaki olumlu ve üzerinde kontrol sahibi olduğumuz şeylere odaklanabiliriz.

Kitle iletişim araçları, halkın bulaşıcı hastalık tehdidine fiziksel ve psikolojik tepkilerini şekillendiren önemli bir etmendir. Enfeksiyon salgınlarından korku sadece bilinçdışımızda yer etmiş eski salgın hastalıkların anılarının bir sonucu olarak değil, aynı zamanda bu tür potansiyel tehditlerin gerçeğe dayanmayan bir senaryo içinde sunulması ya da kurgusal olarak dramatize edilmesinden de kaynaklanmaktadır. Hayali başlıklar ve yanlış istatistiklerle verilen korkutucu haberler, tehdit algısının büyütülmesine katkıda bulunur. Özellikle de sosyal medya, doğrulanmamış bilgilerin hızla dolaşıma sokulması ve yaygınlaştırılmasına olanak tanıdığı için bu sürecin şekillenmesinde önemli bir rol oynayabiliyor.

Sansasyonel medya başlıklarının, yanlış bilgilenme ve bilgi eksikliklerinin sağlıkla ilgili korku ve kaygıları körüklediği gösterilmiştir.

ŞEFFAFLIK TEPKİLERİ ÖNLEYEBİLİR

Halka salgın hakkında bilgilerin açık ve şeffaf olarak verilmesi gerekir. Yukarıda sözünü ettiğimiz Çin’de yapılan çalışmada, hükümet ve sağlık otoritelerinin salgın sırasında söylentilerin etkisini azaltmak için doğru sağlık bilgileri sağlamaları gerektiğinin altı çizilmiş ve sağlık bilgisinden memnuniyet daha yüksek olduğunda, insanlarda salgının psikolojik etkisinin ve stres, kaygı ve depresyon düzeylerinin daha düşük olduğu bildirilmiştir.

Çalışmada ayrıca, salgın sırasında sağlanan sağlık bilgilerinin içeriğinin olumsuz psikolojik tepkileri önlemek için kanıta dayanması gerektiği vurgulanmıştır.

Korkularımızı ve endişelerimizi yönetmenin basit ama en etkili yollarından biri, bilgilenmelerimizin güvenilir kuruluşlardan ve kaynaklardan olmasıdır.
Sağlık otoritesi salgınla ilgili akla gelen sorulara, duyulan endişelere yanıt vermek, kaygı ve paniği artıran söylentileri veya yanlış bilgileri ortadan kaldırmak için şeffaf bir yaklaşım içinde olmalıdır. Gerçeğe ne kadar yakınsak, korku ya da panikten o kadar uzak olabiliriz.

Stres yaşadığımızda, gelişmeleri gerçekte olduğundan daha kötü görme eğiliminde olabiliriz. En kötü senaryoyu hayal etmek ve bunun hakkında endişelenmek yerine, nasıl başa çıkacağınızı düşünmek, yaşananları belli bakış açısı içinde ele almak korkularımızı azaltmamıza yardımcı olacaktır.
Kaygı, doğrulanma eğilimini içinde barındıran bir duygudur. Bazen edindiğimiz bilgileri doğrulamaya çalışma, duygularımızı yoğunlaştırabilir ve kendimizi çaresiz ve bunalmış hissetmemize neden olabilir. Duygularımızı anlayışla kabul edip ardından zihnimizi başka şeylere yöneltebiliriz. Duygusal yanıtlardan çok akılcı olana odaklanıp sorun çözücü bir yaklaşım içinde olabilir; endişeyi etkili bir şekilde yönetmek için düşüncelerimizi kullanabiliriz.
Salgın döneminde psikolojik ve fiziksel dayanıklılığı artırmak için, geçmişte zorlandığımız durumlarda başa çıkmamıza neyin yardımcı olduğunu ve güçlü kalmak için neler yapabileceğimizi düşünebiliriz.

STRESE KARŞI DAYANIŞMA

Sosyal mesafenin öneminin vurgulandığı bugünlerde, yatakta kalmayıp ev içinde anlamlı saydığımız bir uğraş içinde olmak, ilgi duyduğumuz etkinliklere zaman ayırmak bize iyi gelecektir.

Bu süreçte sosyal çevremizle bağlantı içinde kalmalıyız. Sosyal ağlarımızı sürdürmek, yakınlarımız, arkadaşlarımız ve dostlarınızla iletişim içinde olmak, bize duygularımızı paylaşmak için imkân ve stresi azaltmak için çıkış noktaları sağlayacaktır.

Umudunuzu canlı tutmalı, bu hastalıktan etkilenmiş insanlarla hiçbir ayrıma gitmeden empati kurmalı, ayrımcılıktan ve damgalamadan uzak durmalıyız. Destek alma, destek verme ve dayanışma, stresle başa çıkmamızda etkili bir yoldur.
salgin-gunlerinde-ruh-sagligimiz-707569-1.
Bulaşıcı hastalıklara karşı ılık su ve sabunla, 20 saniye, iyice ovuşturarak el yıkama, en etkili korunma yöntemlerinden biri olarak kabul edilir. 20 saniyeden çok daha uzun süre el yıkamanın, virüs bulaşmasına karşı temizliğe ilişkin önlemleri gereğinden fazla, hayatı aksatacak boyutta uygulamanın olumsuz psikolojik etkilerinin olabileceği dikkate alınmalıdır. Yüksek kaygı ve kaçınma, önerilenin ötesine geçen aşırı korunma davranışları, ruhsal sağlığımızı olumsuz etkileyecektir. Ruhsal olarak dirençli olmanın, salgınla mücadelede fiziksel sağlık kadar önemli olduğu unutulmamalıdır.

Yeterli ve dengeli beslenme, uygun barınma koşulları, dinlenme imkânı, rahat bir uyku, stresle başa çıkmak için alkol ve tütün kullanmaktan kaçınma, sağlıklı bir yaşam tarzının sürdürülmesi için gerekli kabul edilir. Yaşadığımız, çalıştığımız koşullar, sağlıklı ve iyi olma halini etkileyen temel etmenlerdir. Bireyin kontrolü altında olmayan ekonomik, sosyal ve çevresel etmenlerin, ruhsal ve fiziksel sağlık sorunlarının gelişmesine zemin hazırladığı biliniyor.
Salgın dönemi gibi olağandışı durumlar, yoksul kesimlerin yaşam koşullarını daha da zorlaştırır. Evde kalmanın önerildiği salgın dönemlerinde, stresle başa çıkma, psikolojik ve fiziksel dayanıklılığı artırmaya yönelik önerilerin halkın geniş kesiminde karşılık bulabilmesi için öncelikli olarak yoksulların, dar gelirlilerin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerekir. Zorunlu olmayan iş kollarında çalışan işçilere ücretli izin verilmesi, zorunlu hizmetlerde çalışan işçiler için işyerine güvenli ulaşım imkânı sağlanması ve çalışma saatlerinin sınırlandırılması, işsizlere sağlıklı beslenme ve barınma imkânı, işsizlik maaşı verilmesi gibi düzenlemeler, psikososyal iyilik halinin sağlanması ve sürdürülmesi için gereklidir.

BİLİMDIŞI ÖNERİ RİSKİ

Panik hissi ve sağlık kaygısı, hastalık belirtisi gösterenlerin akıl dışı çözüm arayışları içine girmesine neden olabilmekte, yanlış bilgi ve inançlara bağlı olarak salgın hastalıktan korunmak ya da tedavi olmak adına geleneksel, tamamlayıcı, alternatif sağlık uygulamalarına başvurulması gibi bilim dışı öneriler gündeme gelebilmektedir. Sağlığın her alanında olduğu gibi salgınlar sırasında da, akıl, deney ve gözleme dayanan bilimsel yöntemle oluşturulmuş kanıta dayılı bilgiler dikkate alınmalıdır. Bilim dışı öneriler, yanlış bilgilendirmeler ile tehlikenin boyutlarını aşırı artırarak ya da tam tersi, süreci normalleştirip sıradanlaştırarak kişisel koruma önlemlerinin alınması ve uygulanmasını engelleyebilmektedir.

Koronavirüs hakkındaki endişelerimizin hayatınızı kontrol etmesine izin vermeyelim. Koronavirüs nedeniyle yaşadığımız stres veya endişenin günlük hayatımızı olumsuz etkilediğini, işlevselliğimizi bozduğunu düşünüyorsak, psikiyatrik destek alabiliriz.

Salgın sırasında psikolojik müdahaleler, o dönemin ihtiyaçlarına uyacak şekilde uzaktan, çevrimiçi (online) olarak da yapılabilmektedir.

1 Wang C, Pan R, Wan X ve ark. Immediate psychological responses and associated factors during the ınitial stage of the 2019 Coronavirus Disease (COVID-19) epidemic among the general population in China. Int J Environ Res Public Health 2020 Mar 6; 17(5).