Yasak tanımayan emekçi kazandı

Erdoğan’ın ‘grev yasağı’ kararını tanımayarak direnişlerini sürdüren Green Transfo Energy işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Zaferi değerlendiren Atar, örgütlü mücadelenin önemine dikkat çekti.

Dilan ESEN

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'milli güvenliği bozucu nitelikte' gerekçesiyle yasakladığı grevi sürdüren Green Transfo Energy işçileri, işverenle anlaşma sağladı. İlk 6 ay için saat ücretlerine yüzde 46,3 oranına ilaveten seyyanen 20 TL, ikinci 6 ay için saat ücretlerine yüzde 18 zamma imza atan metal işçileri büyük kazanım elde etti. Metal işçilerinin zaferle sonuçlanan örgütlü mücadelesi ekonomik krizin derinleştiği dönemde büyük hak kayıpları yaşayan emekçilerin hak arayışı için umut oldu.

Toplu iş sözleşmesinde (TİS) anlaşma sağlanamayan yabancı sermayeli Green Transfo Energy işçilerinin grevi, greve çıktıkları günün gecesinde milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu gerekçesiyle yasaklandı. Yasağa rağmen vazgeçmeyeceklerini belirten işçiler, önceki gün grevi kazanımla sonuçlandırdı. Birleşik Metal-İş tarafından yapılan açıklamada, ücret zammı; birinci 6 ay için 31 Ağustos’taki saat ücretlerine yüzde 46,3 oranına ilaveten seyyanen 20 TL ikinci 6 ay için 28 Şubat 2023 tarihindeki saat ücretlerine yüzde 18 zam şeklinde oldu. Üçüncü 6 ay için 6 aylık enflasyon oranının üzerine saat ücretlerine 5,04 TL eklenecek, dördüncü 6 ay için ise 6 aylık enflasyon oranında zam yapılacak. Sosyal haklarda ise yıllık yüzde 100 zam yapılacak ve Kurban Bayramı ödeneği için yüzde 120 oranında artış uygulanacak.

ÖRGÜTLÜLÜK HAK GETİRDİ

Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Sekreteri Özkan Atar, fabrikalardaki mücadele sürecinden işçilerin kararlılığı ve aynı zamanda sendikanın tutarlı politikalarıyla son derece iyi TİS’leri ortaya çıkardığını belirtti. Örgütlü mücadelenin en önemli unsurlardan olduğuna dikkat çeken Atar, “Birleşik Metal-İş üyesi metal işçileri geçmiş mücadele birikimleri, deneyimleri ve geleneklerinden aldıkları güçle sermaye politikalarının ve neoliberal saldırının azgınca sürdüğü böyle bir dönemde işçilerin örgütlü mücadeleyle haklarını nasıl alabileceğini görmüş olduk. Tabii ki metal işçilerinin kendi mücadele ve deneyimleri güçlenerek ve gelişerek ilerliyor. Metal işçileri işçi sınıfı mücadelesini lokomotifidir. Kazanımlarla da bunu bir kez daha ortaya koymuştur” dedi.

TİS’in ve ortaya çıkan kazanımların ayrıca bir önemi olduğuna da değinen Atar, şunları dile getirdi: “Yaklaşık 150 bin işçinin bu yılın eylülde Demir çelik, otomotiv, beyaz eşya başta olmak üzere en önemli sektörlerin TİS’i başlayacak. Bu yapılan TİS’ler önümüzdeki sürece ışık tutacak ve orada ortaya çıkacak TİS talepleri ve mücadelesinin de önünü açacak etkisi olacaktır. Metal işçileri bugün sermayenin sözcüsü konumunda olan işçi düşmanı AKP’nin grev yasaklarını, polisi kullanarak uyguladığı baskıya da hiçbir şekilde taviz vermediğini de gösterdi. Bu da içinde bulunduğumuz siyasi atmosfer ve genel seçimler açısından da büyük bir kazanım ortaya çıkardı.”

HAK SAHİBİ SAHİP ÇIKMALI

İş hukuku uzmanı Dr. Murat Özveri, geçen yılın sonunda Bekaert işyerinde yine Erdoğan tarafından yasaklanan ve buna rağmen günler süren grevin ardından gelen kazanımı hatırlattı. Tüm bu yaşananlara rağmen işçilerin hak kullanmakta gösterdiği kararlılığın, grev yasağının sağlam bir zeminde yükselmediğini gösterdiğine değinen Özveri, “Hem AİHM hem AYM; milli güvenlik, sağlık gibi soyutlanmamış gerekçelerle grevlerin yasaklanmasının ölçülülük ilkesine aykırı olmadığını gösteriyor. Uluslararası sözleşmeler sendika, grev ve TİS hakkına da güvence getiriyor. Grev ertelemelerin hukuki sonuçları olmadığını gösteriyor” diye konuştu.

“Barışçıl, toplu, meşru eylemlilikle de hakların alınabileceği, hakkın sahipleri, haklarına sahip çıktığında var olabileceğini gösterdi” diyen Özveri, sendikanın da varlık amacına uygun bir şekilde, işçinin menfaatlerini koruma ekseninde çalıştığında hakların alınabileceğini gösterdiğini aktardı.

Örgütlülük olmadan hiçbir yere varılamayacağının altını çizen Özveri, şunları ifade etti: “O örgütler işçilere hizmet edecek hükümetten bağımsız, işçilerin kenarda seyirci kalmadığı, sendikal politikalar üretmeli. 12 Eylül sonrasına baktığımız zaman çok başarılı eylem örnekleri yok ne yazık ki. 12 Eylül sonrası ağır yasaklarla kuşatıldı işçi sınıfı. 89 Bahar Eylemleri’nde yüzde 0 zam önerilen işçiler yüzde 100 zam aldı. Sendikalar da bu kararlı ve kitlesel eylemi beklemiyorlardı. Hemen peşinden Büyük Madenci Yürüyüşü de Türkiye genelinde etkisini gösterdi. En önemli özelliği bir kentin işçilerle birlikte yürümesi oldu. 94 krizinde yine grev ertelemeleri oldu. Seka işçileri 2 gün grev yaptı. Özelleştirmeler sonrasında 4/c önlerine konduğunda ‘Kapatma kararını tanımadan üreterek yürüyoruz’ dediler. 2004’te 51 gün kendilerini fabrikaya kapatarak bir direniş gösterdiler. Peşinden TEKEL Direnişi… Kitlesel olması açısından önemliydi. Metal Fırtına 2015’te amacına ulaşmamış olsa da direniş açısından çok önemliydi. MESS grevleri ile Bekaert ve Green Transfo da büyük etki yarattı.”

***

CUMHURBAŞKANI’NIN YETKİSİ İPTAL EDİLMELİ - (BirGün/Ankara​)

Grev hakkının işçilerin ‘insana yakışır ve sürdürülebilir bir yaşam sürmeleri için’ vazgeçilmez ve en temel hak olduğunu kaydeden CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı’na tanınan grev ve lokavt erteleme yetkisinin iptalini öngören kanun teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu.

Son olarak Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından alınan grev kararının AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yasaklanmasının ardından gözler yeniden bu yetkiye çevrildi. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 63’üncü maddesinin grev ve lokavtların Cumhurbaşkanınca ertelenebilmesine olanak tanıdığını kaydeden CHP Grup Başkanvekili Özel, bu yetkinin iptalini istedi. Özel, TBMM Başkanlığı’na sunduğu kanun teklifinde, “Türkiye’de işçilerin ve kamu personelinin haklarını elde edebilmeleri ancak ve ancak güçlü sendikalar ve bu sendikaların imzaladığı hakkaniyetli toplu iş sözleşmeleriyle mümkündür. Dolayısıyla çalışma yaşamına yönelik bütüncül bir mevzuat değişikliğini gözden geçirmek gerekmektedir. Cumhurbaşkanı’na tanınan grev erteleme yetkisinin sürekli ve kötü niyetli kullanılması ise örgütlenme özgürlüğüne müdahalenin önünü açmaktadır. Tüm bu gerekçelerle kanun teklifinde Cumhurbaşkanına tanınmış bu yetkinin mevzuattan kaldırılması ve bir tek kişinin kötü niyetli olarak grev ertelemesinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır” ifadelerine yer verdi.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Görevine iade edilen akademisyene bir yıldır oda verilmedi Metal işkolunda direniş mevsimi AYM, ‘ucube’ düzenlemeyi iptal etti: Emekçinin grev hakkı iade edildi İzin haklarında zaman aşımı TÜİK verileri: Çocuk işçiliğinde utandıran yükseliş