“Üniversitelerin yaratıcılığa açık özgür ortamlar olması lazım ama maalesef bu işte 12 Eylül 1980’deki herkes söylüyor...

“Üniversitelerin yaratıcılığa açık özgür ortamlar olması lazım ama maalesef bu işte 12 Eylül 1980’deki herkes söylüyor ya hani 'bir deli bir kuyuya taş attı kırk kişi çıkartamıyor' işine dönüştü. Şimdi bu YÖK falan filan bir sürü yasa ile üniversitelerde 'gençler zararlı akımlara kapılmasın' falan diye piyon gibi davranıyor… Aynen bu anlayışla üniversiteler yaratıcılıktan yoksun cendere gibi yerler haline geldi. Buralar liseye benzemeye başladı. Bir üniversite öğrencisinin okulunun yanı sıra dışarıda çalışma imkânı çok kısıtlandı. Bunları istemediler çünkü, buraların yaratıcılığa önem veren kurumlar haline gelmesi lazım. Ayrıca oradaki öğretim üyelerine de biz doğru düzgün paralar vermeye başlayacağız. Bu paraları da bu zarar eden devlet şirketlerinden, KİT teşebbüslerinden, bunları özelleştirerek ve Emlak Bankası'nın bu tür yolsuzluklarını yok ederek sağlayacağız tabii. Profesörlerimize doğru düzgün aylık vereceğiz. Burs alan öğrencilere doğru düzgün burs vereceğiz, kalabileceği yerler göstereceğiz. Ve en önemlisi ilk günden itibaren üniversite sınavını kaldırmanın yollarını arayacağız. Bunu müjdeliyorum. Bu sene sınav oldu artık bu sene sokamam kimseyi üniversiteye ama gelecek yıl sınav yok! Okumak isteyen herkes okuyacak kardeşim.

Tüm eleştirdiğimiz noktalara rağmen Türkiye bağımsız bir dış politika izliyor. Biz herhangi bir üçüncü dünya ülkesi değiliz bunu kabul etmiyorum. Güçlü bir imparatorluktan yana ve bu tecrübeyle Cumhuriyeti kuran bir ülkeyiz. Bunu hiçbir zaman unutmamamız lazım. Biz NATO’ya da girsek, Ortak Pazar'a da girsek, AB’ye de girsek Türkiye Türkiye’dir. Ben bunu bütün Türkiye’yi yöneten benden önceki başbakanlarda da gördüm. Eleştirdiğimiz insanlar olabilir ama Türkiye’nin hiçbir zaman kendisini bir üçüncü dünya ülkesi gibi şahsiyetsiz kalacak bir durumu yok.

Yurtdışında gayrimenkulüm yok, almayı da düşünmüyorum. Türkiye’yi çok seviyorum ve zaten ölüp gittikten sonra bunların bir değeri yok. Zaten ne kadar yaşayacağımız da belli değil. Yeter ki dışarıya çıktığımızda temiz bir hava, daha temiz deniz bulsunlar mühim olan bu. Çünkü bu dünyanın malı bu dünyada kalır.

Ben bir kere İçişleri bakanı ve başbakanlığa yeni bir bina yaptıracağım ama camdan olacak. İçi gözükecek sadece. Kesinlikle, gerçekten devlet tarafsız olacak ve her türlü hadisenin üstüne gidecek. Çünkü bir ülkede en önemli şey hukuktur, yargıdır.

Benim değişik bir rüzgâr estirmem lazım. Lodos olur, poyraz olur, karayel karışık. Yani Almanya’da Yeşiller Partisinin ilk seçimlerde başarı kazandığı sene, o partinin milletvekilleri bisikletle, kazakla gidiyorlardı mesela. Bu güzel bir şey ama bunun da suyunu çıkartmamak lazım.

Şimdi son günlerde devletin kültür politikası olsun mu olmasın mı diye tartışılıyor. Devlet bir kültür politikasını empoze etsin mi, etmesin mi? Türkiye’de doğu ile batı arasında olduğumuz için devletin de bazı görevleri var diye düşünebilirim. Bu kadar atan tutanlar var. Devlet tabii kültürün her şeyine karışmasın ama bir desteğinin de olması lazım. Ben şuna da karşıyım, 'adam sineması için destek alıyor gidiyor film yapıyor'. O zaman devlet müzisyenlere de albüm yapması için para mı verecek yani? İşin biraz da başka yönünü düşünüp, ticaret şansı getirecek işler de yapılmalı. Paralar sokağa atılamaz ama devletin her türlü kültür faaliyetine destek olması lazım ama bugün maalesef gerçekten Türkiye'de 'olmadı ama olur gibi gözüktü'.

Şimdi ben bu radyo programında başbakan oldum ya, daha geniş imkânlarla size İstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda gelecek bahar aylarında nefis bir konser vaat ediyorum. Konuk Başbakan olarak çıkacağız hem de. Kabineyi hemen kurmama nedenim o. Diyelim ki kabinede ne bileyim Milli Savunma Bakanı Engin Yörükoğlu davul çalacak. Ondan sonra Sanayi ve Ticaret Bakanı Hülya Avşar olacak, vokal yapacak bize. Neyse dalgayı bırakalım, denize bakalım. Başbakan olacağım ama benim müzik çalışmalarım da devam edecek. Bulutsuzluk Özlemi grubu ile. Bu arada işte TRT’de de konser yapıp banda alacağız ve siz bunları sık seyredeceksiniz. Ve belki de sizler benim yüzümü görmekten bıkacaksınız ve bu kötü olacak aslında müzik açısından.

Devlet bir sürü şeye para harcıyor Türkiye’de, bu arada niçin tam teşkilatlı bir devlet sirki olmasın! Balesi var, tiyatrosu var. Devlet hava meydanları da var ama bir devlet sirki yok. Acaba modası mı geçti?" (Radyo kayıt tarihi: 25.09.1994)