Geçenlerde yayınlanan AB ilerleme raporunda ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı kanunlar arasında, Atatürk’ü Koruma Kanunu’nun da

Geçenlerde yayınlanan AB ilerleme raporunda ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı kanunlar arasında, Atatürk’ü Koruma Kanunu’nun da adı geçti. Ama ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı kanunlarda düzenleme daha yapılmadığına göre Atatürk’ü hâlâ koruyoruz demektir.
Koruma Kanunu’nu hatırlayacak olursak, (Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun) Kanun Numarası: 5816, Kabul Tarihi: 25/07/1951, Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 31/07/1951, Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 7872.
Madde 1- Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.
Madde 2- Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.
Beni bu konuda yazmaya iten nedene gelince, bildiğiniz gibi adeta her ay vizyona giren yeni bir Atatürk konulu filmin uluorta konuşuluyor olmasıdır. Bir Atatürk Estetik Sanat Kurulu’nun oluşturulması fikri artık bende iyiden iyiye güçleniyor.
Örneğin filmlerden sonra şimdi de bir İş Bankası iştirakı olan Anadolu Sigorta, kuruluşunun 85. yılında başlattığı reklam kampanyasında, Anadolu Sigorta’nın Atatürk tarafından kuruluşunun öyküsünü ekrana getiriyor. Hatırlanacağı gibi İş Bankası, 2007 tarihli kurumsal reklamında da Atatürk’e yer vermişti. Ancak siz de tv ekranlarından farketmişsinizdir ki bence Ulu Önder için bulunan oyuncunun yetersizliğini anlatmaya dilim elvermiyor. Yanısıra bugüne kadar Atatürk konulu ya da Atatürk adıyla çekilen ve çekilecek filmler hakkında bir izin alınması gerekliliği ortadan kalktı mı ki aralıksız çekilen bu ticari yapıtlar dur durak bilmiyor?
Pekala, 5816 sayılı Atatürkü Koruma Kanunu’nun çıkma nedenine bir göz atalım şimdi de: Dönemin Menderes Hükümeti’ni seçimden bir yıl sonra bu kanunu çıkartmaya, o dönemde Ticaniler’in Atatürk büstlerine yapılan saldırılarının neden olduğunu, yani bu saldırıların neticesinde yasanın belirginleştiğini biliyoruz.
Tarihin tozlu sayfalarını araladığımızda çok iyi görürüz ki, Atatürk vefat ettikten sonra o dönemi yaşayanların da hatırlayacağı gibi, İsmet İnönü Cumhurbaşkanı oldu. Ve Milli şef dönemi başladı. Paraların üstünden Atatürk resimlerini kaldırdı, kendi resimlerini bastırdı. İnönü Cumhurbaşkanı iken bile CHP’nin genel başkanıydı. Menderes Başbakan olduktan sonra ise İnönü cumhurbaşkanlığından ayrılıp anamuhalefet partisi başkanı oldu.
Menderes’in çıkardığı Koruma Kanunu ile de, aslında Menderes İnönü’ ye "Atatürk senden daha öndedir. Tek adam Atatürk’tür. Siz birinci adam değilsiniz" demiş oluyordu. Yani İnönü’ye ve İnönücülere karşı Atatürk kartını öne sürüyordu.
Bilinir ki, dünyanın hiçbir ülkesinde böyle ‘kişiye özel’ bir kanun yok. Kişiye özel kanun olmaması, hukuk devletinin gereklerinden biridir. Prensiplerden ödün veremezsiniz. Prensipleri bir kez bile ihlal ederseniz, ilkeli olduğunuza artık kimseyi inandıramazsınız. İlkelerin ihlali bireyler için kabul edilebilir ve normal karşılanabilir ise de, devlet için asla kabul edilemez. Devlet, şu ilkeyi bir kere çiğnemekle bir şey olmaz diyemez. Türkiye’nin böyle bir uygulamadan kurtulması gerekir.
Yani bu son dönemde reklamları ve de çokça filmleri çekilen Ulu Önder’in perdedeki işleniş şeklini ya da senaryosunu ya da filmde kullandığı bir sözü beğenmeyen bir seyirci yapımcısına ya da yönetmenine dava açtığında ne olacak?
5816 sayılı Atatürk’ü koruma Kanununa göre, yönetmenlerin, oyuncuların, senaristlerin nerde durması gerekiyor, birilerinin bu bilinmezleri güncelleyerek açıklaması gerekiyor.
Ya da başka bir boyuttan bakacak olursak, Atatürk’ün bu yapımlardan doğan teliflerinin varislerine ödemesi nasıl ve ne şekillde gerçekleşecek? Bu filmlerin gelirleri Türk Hava Kurumu’na mı Türk Tarih Kurumu’na mı yoksa Atatürk’ün mirasçıları olan Türk Gençliği’ne mi aktarılacak?