Gazetede ilan var. “Haydi Ankara’ya” diyor, imzası da Devrimci Gençler. Şimdi bu kongrenin huzur içinde, kongre hukukuna ve ÖDP ruhuna uygun geçeceğine inanabilir misiniz...

Gazetede ilan var. “Haydi Ankara’ya” diyor, imzası da Devrimci Gençler. Şimdi bu kongrenin huzur içinde, kongre hukukuna ve ÖDP ruhuna uygun geçeceğine inanabilir misiniz? Gencecik delikanlılara “Biz devrim ve sosyalizmi savunuyoruz, bu liberaller ise ÖDP’yi ele geçirmeye çalışıyor” dedikten sonra neler olabileceğini tahmin etmek çok mu zor?

ÖDP çok yara aldı ama hâlâ ayakta, temsil ettiği şeye layık olarak ayakta. Ne var ki eğer hafta sonundaki kongrede kavga çıkarsa artık ÖDP bir umudu temsil etmekten çıkar, namazını kılarız. Buna katkısı olan herkes de kına yakar. Tabii kimse kına yakmaz, çünkü işte şuraya yazıyorum kimse üstüne alınmaz. Senelerce o böyle yaptı, bu böyle yaptı diye konuşur dururlar.

Gençler fena halde gaza gelmiş (getirilmiş) durumda. Olay çıkacak. Şimdi, iki taraf var. Birini tarif etmek için ‘Ufuk Uras kanadı’ diyorum, diğeri için ‘Oğuzhan Müftüoğlu kanadı’ diyorum. İkincisi için ‘yanılıyorsun, Oğuzhan Müftüoğlu kanadı değil’ dediler. Ben evde oturan bir adam olduğum için tanıdıklarımla konuşuyorum, birinin dediği öbürünü tutmuyor. Olsun, bu iki kanadın önde gelen insanları belli değil mi?

Olay çıkarsa ben bunların hepsini isim vererek Türk sosyalizminin tarihi önünde suçlu ilan edeceğim. Tabii her zaman olduğu gibi kim takar Ahmet Çakmak’ı ama olsun ben bu şekilde yazacağım burada. Yalnız isim verirken olayların çıkmasına özellikle çanak tutanlarla engellemek için çalışanlar bir tutulamaz tabii. Olayları engellemeye çalışmak “çocuklar yapmayın, oturun” filan demekten ibaret olmaz. Sen ver gazı, ver gazı sonra “yapmayın çocuklar”. Şimdiden faaliyete geçmek lazım. Yazılarınızla, konuşmalarınızla, ilişki gücünüzle yapmanız lazım.

Tarz önemlidir, yiğidin yoğurt yiyişi çok önemlidir.  ‘Ne yapıp edeceğiz, bu kongreyi vermeyeceğiz’ dediğin an ok yaydan çıkmış olur. Bunu zaten yaptılar. Ok şimdi Ankara’ya doğru yol alıyor.

Tek çare şu: İki tarafın önde gelenleri, birbirinizi arayın, basın önüne çıkın, el ele tutuşun, yaşasın ÖDP deyin. Kim kazanırsa saygıyla karşılayacağız, kongre barış içinde geçecek deyin. Demezseniz, bu yönde girişimde bulunmazsanız suçlusunuz. Önce yaşı küçük olanlar büyük olanları arasın, hep beraber toplanın ve böyle bir açıklama yapın. Tabii böyle bir açıklamaya evet deyip sonra “gördünüz, biz elimizden geleni yaptık ama kontrol edemedik” filan gibi bir sözde taktik de uygulanabilir. Maksat niyet. Niyet başka olduktan sonra yolu bulunur .

Ne diyeyim ki... çocukken aile içinde, sonra okulda, sonra askerde sonra iş hayatında velhasıl her zaman ezilmiş, bir kategorinin parçası olarak görülmüş, hiçbir zaman kendisi olamamış, olabildiğinde de kabul görmemiş insanlarız. Erdal İnönü rahmetli, Türkiye’ye bir numara büyük gelmişti, ÖDP de bizim gibilere iki numara büyük geldi. Böyle başa uygun tarak lazım. ÖDP olmaz. Türkiye ÖDP’yi yer, elinden alamazsınız.