Hukuksal terimlerin nasıl ve ne mantıkla hazırlandığını anlamak gerçekten mümkün değil. Herhangi bir bulgu bilimsel geçerlilik...

Hukuksal terimlerin nasıl ve ne mantıkla hazırlandığını anlamak gerçekten mümkün değil. Herhangi bir bulgu bilimsel geçerlilik içermiyor ve bilimsel bir çalışma ile desteklenmiyorsa çok anlamı yoktur. Olmasına gerek te yoktur. Hukuksal terimleri anlamak bazen güç oluyor o nedenle.
Mesela hukukta ‘katil’ dediğiniz kişi bir insanın hayatına son veren anlamında kullanılıyor. Ama bu terim her ne koşulda olursa olsun anlamını içermiyor. Örneğin dolaylı yoldan birisinin ölümüne sebep olursanız hukuk size ‘katil’ demiyor. Uluslararası hukukta da aynı şekilde. Kimse hukuken Bush’lara katil diyemiyor. Çünkü ahlaken öyle olsalar bile hukuken değiller. Ve hukuken katil olmayan birisine ‘katil’ diye bağırıp ayakkabınızı fırlatırsanız o değil, siz suçlu oluyorsunuz. Emekli ressamlar için de aynı şey geçerli. Herhalde bir tek Hitler gibiler ve bir de savaş kaybedenler için geçerli değil ki, bunun da istisnaları var.
Bilimsel olarak şempanze ile insan arasındaki benzerlik bazı laboratuvar farelerinin kendi aralarındaki benzerliğinden bile fazladır. Yani inanılmaz ölçüde yakın akrabayız. Yine sınıflandırma bilimi diyebileceğimiz “sistematikte” insan, hayvanlar âleminde inceleniyor. Bu durum DNA analizleri ile on binlerce kez kanıtlandı. DNA analizleri hukukta en güvenilir kanıtlar arasında sayılıyor hatta şahit ifadelerinden bile daha güvenilir bulunuyorlar. Ancak aynı DNA analizleri insanın şempanzeye (ve diğer kuyruksuz maymunlara) akrabalığını kesin bir dille gösterse de hukukta hayvanları öldüren kişiye ‘katil’ denilmiyor.
Özellikle İslam hukukunda bu durum kesin olarak belirtilmiş. Hayvan insanın malı sayıldığından bunların öldürülmesi ‘itlaf’ olarak biliniyor. El-Kâsânı suçları, insanlara veya hayvanlara ve esyaya karsı islenenler olmak üzere ikiye ayırıyor. Ayrıca hayvan ve esyaya karsı islenenleri de gasp ve itlaf olmak üzere yine iki kısımda inceliyor (el-Kâsânı, Bedâyîu's-Sanâyi', VII, 164, 233). Modern hukukta da durum farklı değil. Bir insanı katleder ve eşyasını da gasp ederseniz cezanız çok ağırlaşıyor. Sadece katlederseniz nispeten daha kolay paçayı sıyırıyorsunuz ama en ufak bir malına dokunursanız daha sizi kimse kurtaramıyor.
Hayvanlara karşı katliam yani ‘itlaf’ ise bozmak ya da tüketmek anlamına geliyor ve aslında öldürmek değil bir şeyi yararlanır halde olmaktan çıkartmak demek oluyor. Aynı terimler ‘Belediye itlaf ekibi’ isminde aynen günümüzde yaşıyor ve modern hukukta birebir kullanılıyor. Bir hayvanın öldürülmesi ‘cezayı’ değil ‘tazmini’ gerektiriyor. Yani aslında belediyeler hiçbir hayvanı öldürmüyor, sadece kullanılır olmaktan çıkartıyor. Hayvan öldüğü için artık işe yaramıyor.
Özetle, İslamcının gözünde hayvan nefes alan bir canlı varlık değil, aşağı ve yalnızca insan için yaratılmış bir mal. Dolayısı ile böyle bir dönemde mevcut Çevre Bakanlığı’ndan ya da herhangi bir belediyeden bir şey bekliyorsanız daha çok beklersiniz.
İşte böyle bir bakış açısında doğabilmeyi başarmış Türkiye Yeşiller Partisi geçtiğimiz hafta 1 yaşına bastı. Politika benim işim değil ama şu memlekette böyle bir parti kurabildikleri için kendilerini kutluyorum.
Galiba baba ve oğul Bushlar gece birbirlerine ‘good night’ derken aynı huzurla yatabiliyor. Çünkü onlar kimseyi öldürtmüyorlar sadece kullanım dışı bırakıyorlar. Ne de olsa Amerikalı, beyaz, anglosakson ve Protestan (WASP) değilseniz yeriniz insanlar arasında değil. Hukuken de, gerçekten de, ahlaken de.