İstanbul’u iki hafta boyunca bir caz kentine dönüştürecek olan 16. Uluslararası İstanbul Caz Festivali, 30’a yakın topluluk ile...

İstanbul’u iki hafta boyunca bir caz kentine dönüştürecek olan 16. Uluslararası İstanbul Caz Festivali, 30’a yakın topluluk ile 200’ün üzerinde yerli ve yabancı müzisyeni İstanbullu müzikseverlerle şehrin etkileyici mekânlarında buluşturacak
İKSV tarafından İstanbulluları dünyaca ünlü müzisyenlerle buluşturan 16. Uluslararası İstanbul Caz Festivali, perşembe geceki açılış töreni sonrasında farklı nota zenginliğiyle devam ediyor.
Esma Sultan’da düzenlenen açılış töreninde 15. Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nin ‘Yaşamboyu Başarı Ödülü’, çağdaş müzik ve özellikle elektronik müzik alanında yaptığı çalışmalarıyla tanınan besteci, eleştirmen ve yazar İlhan Mimaroğlu’na verildi. New York’ta yaşayan ve rahatsızlığı nedeniyle seyahat edemediği için törene katılamayan İlhan Mimaroğlu’nun ödülünü, onun adına Kerem Görsev teslim aldı.
Benim de müzik kariyerimde avangard atonal bir dünya kurmamda örnek aldığım aldığım Mimaroğlu, elektronik müziğin dünyadaki öncülerinden...
Besteci, müzik eleştirmeni, radyo programcısı, yazar İlhan Mimaroğlu, 1955 yılında Columbia Üniversitesi müzikoloji bölümüne girdi. 1958’de Türkiye’de yayımlanan ilk caz kitabını yazdı. 1959’da New York’a tamamen yerleştikten sonra da İstanbul ve Ankara radyolarında başlattığı ‘Çağımızın Bestecileri’ programını sürdürdü ve ayrıca caz programları hazırladı. Ertegün kardeşlerle otuz yılı aşkın süreyle çalıştığı Atlantic plak şirketinde, Freddie Hubbard, John Coltrane ve Charles Mingus gibi usta avangart müzisyenlerin önemli albümlerinin yapımcılığını üstlendi.
Kurucusu olduğu Finnadar şirketinden Stockhausen, John Cage, Jean Dubuffet gibi radikal sanatçıların albümlerini yayımladı. Besteleri, Fellini’nin sinema klasiği ‘Satyricon’un müzikleri arasında yer aldı. 1990’lardan başlayarak gazetelerde müzik yazıları ve denemeler yazarak sanat düşüncelerini Türkiye’deki okurlarıyla paylaştı. İlhan Mimaroğlu, müzik ufkunun genişliği, öncü konumu ve müziğe bakış açısıyla sıradışı bir sanatçı.
İstanbul Caz Festivali’nin açılış gecesine tekrar dönersem; plaket töreninin ardından, Fatih Erkoç ve Kerem Görsev Trio İstanbul Caz Festivali’ne özel hazırladıkları programla, birçok caz standartının yanısıra Fatih Erkoç’a ait yepyeni caz bestelerini de seslendirerek renkli bir gece yaşattılar.
İstanbul’u iki hafta boyunca bir caz kentine dönüştürecek olan 16. Uluslararası İstanbul Caz Festivali, 30’a yakın topluluk ile 200’ün üzerinde yerli ve yabancı müzisyeni İstanbullu müzikseverlerle şehrin etkileyici mekânlarında buluşturacak.
İstanbul Caz Festivali’nin hızlı konser geçişi dün gece Amerika’yı İngiliz punk’ıyla tanıştıran üç büyük isimden biri, new wave, pop-cazın usta yorumcusu, ozan-şarkıcı Joe Jackson ile sürdü. Sanatçı İstanbul Modern’de ilk defa İstanbul’da sahneye çıktı.
Elvis Costello ve Graham Parker ile 1970’lere damgasını vuran Jackson, 1980’ler boyunca, reggae, blues ve Latin ritmleriyle tanıştı. Bir stilden, bir diğerine geçişler yaparak ve hepsinde de başarılı olarak hayranlarını şaşırtan Jackson için eleştirmenler, “bukalemun” tabirini kullanıyor.
Bugün ise Festival’in vazgeçilmezleri arasında yer alan Caz Vapuru, saat 11.00’de Kabataş İskelesi’nden demir alacak. Caz Vapuru bu yıl Anadolu Kavağı’na doğru yolculuğuna New Orleans’lı şenlikli bando New Wave Brass Band ve repertuvarlarında caz standartlarından ünlü müzikallere çeşitli parçalar bulunan İstanbul Saxophone Quartet ve DJ Umut Akgül eşliğinde çıkacak.
New Wave Brass Band, Caz Vapuru’ndan indikten sonra saat 18.00’de Ortaköy Meydanı’nda İstanbul’u caz kentine dönüştürmeye devam edecek. Kaçırmayın derim.
Bu arada Festival kapsamında Avrupalı solistlerle Türkiye’den virtüözleri özel projelerde buluşturan European Jazz Club gecelerinde, dün gece genç müzik dâhisi, kompozitör, aranjör ve piyanist Genco Arı ve güçlü doğaçlama teknikleri ve besteciliğiyle dikkatleri çeken genç saksofoncu İtalyan Ada Rovatti, Nardis’te sahneye çıktılar. Festival 16 Temmuz’a kadar devam edecek...