Aslında bir yıl sona erdiğinde geçen yılda neler olduğunu özetleyip ah vah etmek âdettendir.

Aslında bir yıl sona erdiğinde geçen yılda neler olduğunu özetleyip ah vah etmek âdettendir.
Sıra ile sayardık oturup hep birlikte.
Keyfimiz yerinde olsaydı.
Kaç hektar orman yandı geçtiğimiz yıl, buralar ne zaman golf sahası, otel olacak? Oturup çetelesini tutardık.
Sayaç gibi bir şey yapmak lazım aslında böyle durumlar için.
Bizim işimiz çetele tutmak oldu zaten.
Kaç madenci öldü geçtiğimiz yıl?
Kaç tersane işçisi yok yere gitti?
Kaç gazeteci dava edildi salt yazdığı için?
Kaç karikatür yakıldı, toplatıldı?
Kaç çocuk yanlışlıkla öldü çatışmalarda, eylemlerde?
Kaç genç kızın ümitleri yandı gitti?
Kaç baraj, kaç hidroelektrik santralı yapıldı?
Kaç köy taşıtıldı zorla bu yüzden?
Kaç hayvan, kaç bitki türü adını bile koyamadan yok oldu?
Kaç siyasetçi çevre için ne yaptı?
Kaç gazetenin çevre sayfası vardı?
Bunların kaçında aklı başında bilgiler vardı?
Yok, yazarsam canım sıkılacak. Çetele tutsan neye fayda? Ama kolay tutulan çetele de var.
Ilısu Barajı’ndan 3 ülkenin bankası desteğini çekmiş. BirGün muhteşem bir başlık atmıştı geçen gün.
Beğenmediğimiz bankalar bile Çevre Bakanı’mızdan daha çevreci gerçekten de.
Kaç ülkenin böyle bakanları var?
GDO için demeç veren, milyonlarca insana e-posta gönderip zevahiri kurtarmaya çalışan, hiçbir bilimsel bulguyu, çalışmayı refere etmeden GDO’ları savunan Tarım Bakanı,
İçinde ne olduğu belli olmayan grip aşılarının kavgasını günlerce, haftalarca yapan Sağlık Bakanı,
Baraj yapmayı marifet sayan Çevre Bakanı.
İşte bakın bunların çetelesini tutmak nispeten kolay. Tüm dünyayı gez dolaş, tarihi kurcala eşini benzerini bulamazsın. Bir taneciktir, bir tane.
İşte tüm bunları yazan kaç gazete vardı geçen yıl?
Bakın işte o da bir tanecik, bir tane.
Herkesin yeni yılı eskisinden daha sevgi ve hoşgörü dolsun, barış olsun, barış…

Küçük bir not: Evimiz Yerküre’nin konuk yazarlarından Prof. Dr. Orhan Kural bu hafta sevgili Leman Sam’ın düşüncelerini aktardı bize. Leman Hanım’dan izin alamadım adresini, telefonunu bilmediğimden. Ama hoşgörüsüne sığınarak yayınlıyoruz. Yıllar önce benim Hacettepe Üniversitesi’nde kurduğum Organik Tarım Eğitim Serası’na yaptığı ziyarette tanışmıştık Leman Sam ile. Bizim domates salkımlarının arasında çocuklar gibi mutlulukla dolaşması cesaret vermişti bize o yıllarda. Galiba sanatçıların bir işi de buymuş demiştim o zaman. Cesaret vermek. Bunun için Leman Hanım kadar cesur olmak lazım elbette.