Başlıkta kastettiklerim aslında ÖDP'nin kuruluşundan bu yana resmi ve gayrı resmi olarak ÖDP politikalarının (!) oluşumunda etkili olan kişilerdir. İçlerinde ağırlığı daha fazla olanlar...

Başlıkta kastettiklerim aslında ÖDP'nin kuruluşundan bu yana resmi ve gayrı resmi olarak ÖDP politikalarının (!) oluşumunda etkili olan kişilerdir. İçlerinde ağırlığı daha fazla olanlar daha fazla sorumludur. Özgürlükçü solun politikasız kalmasından sorumludurlar. Tabii böyle başa böyle tarak diye de bir laf vardır. Buradan bakınca özgürlükçü solun tabanı da sorumludur.

Yani yıllardır ortaya hangi konu gelse (zaten sorun belki aslında burada. Sizler ortaya konu getiremezsiniz, getiremediniz. Siz ortaya konan konuları konuşursunuz) tek yaptığınız şu: 'efendim, bu işin şu yönü de vardır, bu yönü de vardır. Şuna şuna dikkat etmek lazım ve vakit geçirmeden politika üretmek lazım.' Yahu kim üretecek ki politikayı? Siz üreteceksiniz. Ama yok, tık yok. AB konusunda sığ bir havetçilikten tutun da siyasal İslam'ın yükselişine kadar tek bir politika üretemediniz. 15 sene boşa geçti. Aslında radikal solun tüm kesimleri böyle sanıyorum ama onları yakından izlemediğim için sadece özgürlükçü solun yetkilileri ve etkilileri üzerine yazmayı seçtim. Evet, sizin yüzünüzden 15 sene boşa geçti. Burada sizi gerizekalılıkla itham edemem. Çoğunuzu tanıyorum ve zeki olduğunuzu biliyorum. Kalabalık önünde çok güzel konuşuyorsunuz ve güzel yazılar yazıyorsunuz. Öyleyse neden böyle oluyor, onu burada tartışmak istemem. Burada yapmak istediğim herkesi bu adamlar ve kadınlar yüzünden 15 yılın boşa geçtiğine ikna etmektir. Ben bu konuda kendi adıma söz söyleme hakkına sahip biriyim. ÖDP kurulduğu günden beri politika üretilmesi konusunda değişik vesilelerle öneriler yaptım. Bunun için yeterince uğraştım mı, hayır. Belki bu açıdan eleştirilebilirim ama bu söylediklerimi boşa düşürmez.

Özgürlükçü sol, Kıbrıs konusundan Büyük Ortadoğu Projesi diye bahsedilen şeye, Kürt konusundan siyasal İslam konusuna her konuda solun evrensel ilkelerini ve reel politikanın gerçeklerini birlikte hesaba katan tarihsel bir al-ver paketi önerisini topluma sunmak zorundadır. Tabii bunun için önce bir türlü yüzünü dönemediğin bu toplumu tanımak zorundasın. Toplumsal Araştırmalar Vakfı belki biraz da bunun için kuruldu ama hiçbir şey yapmadı, yapamadı.

Bu lastik gibi bir konu. Yazdıkça gider. Onun için burada kesmek istiyorum. Tekrar ediyorum: Bu, etkili ve yetkili adamlar ve kadınlar yüzünden 15 sene heba olmuştur. Hâlâ kalkmış "şu şu konularda politika oluşturulmalı" diyorlar. Yahu bu işi yapacak olan sizsiniz, sizdiniz. Bu ne biçim sorumsuzluktur?