Unutmayın, okullarınıza gelen her tiyatro kumpanyasınının oyununa gitmek zorunda değilsiniz. Okulunuz her zaman doğru seçim yapamayabilir…

Hayattaki en değerli varlıklarımız çocuklarımızın eğitiminde önemli bir yer tutan, sosyal hayat ve eğitsel faaliyetlerin içerisinde yer alan tiyatro izleme alışkanlığı, ilköğretim çağında en temel kazanımlarını elde ederek oluşur. Ve tiyatro izleme alışkanlığı edinmiş bireylerin de ilerleyen yaşlarında kurduğu sosyal iletişim boyutunun da paylaşımcı ve demokratik olduğunu söyleyebiliriz.

Peki ilköğretim çağındaki çocuklara tiyatro hangi aşamalarda ne tür olanaklarla sunuluyor. Bunları biliyor muyuz? Türkiye"de 7-13 yaş arası çocuklar yeterince tiyatro izleyebiliyorlar mı? Ayrıca izledikleri oyunlar kime sesleniyor ve ne diyor? Geçen yıl, Assitej , Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği üyesi olarak yaptığımız toplantılarımızda bu konu da çözüm yolları aramıştık. Ancak sonuç alınamamıştı.

Tam bu çözüm yollarını düşündüğümüz süreçte, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Sosyal etkinlikler yönetmeliğinde değişikliğe gitti. Eğitimin genel amaçları doğrultusunda, öğrencilerin milli ve estetik duygularını güçlendirmek, güzel sanatlar alanındaki yetenek ve becerilerini arttırmak, serbest zamanlarını değerlendirmek, okul ve çevre arasındaki bağları sağlamlaştırmak amacıyla, İstanbul’daki öğrencilere yönelik profesyonel ve amatör tiyatro grupları tarafından sahnelenmek üzere kendilerine yapılacak müracaatları değerlendireceklerini duyurdular. Komisyonlarda incelettilen oyunlara izinler verildi. Amaçlanan ise herhalde , ilköğretim okullarına servis yapılan “iki kalas bir heves tiyatro grupları” ve oyunlarına dur demek ve bir kriter oluşturmaktı.

Şöyle ki, çocuklara bir bilinç aşılamaktan uzak, hatta gürültü ve bağırtıdan öte gitmeyen sahnelemeleriyle parsayı toplayıp “o okul senin bu okul benim” örneğindeki gibi sermayeyi acımasızca yüklenmekte olan bu gezici tiyatrolara dur deme vakti zaten gelmişti. Ve bu amaçla bir üst kurul oluşturulmuştu.

Ancak, bu kurul konusunda şeffaflık göremediğimiz için itirazımız var. İtirazımız benzer grupların sermayeyi yüklenmeleri değil elbette, itirazımız sahneye taşınan çocuk tiyatrosu yapıtlarınının içeriksizliği ve ötesi zararlarına dur deme ihtiyacıdır, aciliyetidir. Sanırım yaz tatilinin hemen ardından okullar açılınca ellerinde valizleriyle tiyatro topluluklarının sahipleri ilköğretim okullarının kapısını çalmaya yine başlayacak. Ve işleri biraz daha kolay çünkü sipariş olarak adeta ihtiyaçtan yazacakları türden oyun metinleri daha kolay kabul edilebilecek. Ayrıca ilköğretim okullarında tiyatro gösterisi yapacak topluluklar için neler isteniyor diye araştırdığımız zaman şu koşulları da dikkat çekici bulduk; gruplar en fazla üç oyunla müracaat edebiliyorlar, başvuru dilekçelerinin yanında, oyun metni , oyunun yoğuntekeri (Cd), tiyatro oyuncularının Tiyatro Eğitimi aldıklarına dair belge(nerden kimden alacaklarsa ?), kimlik fotokopileri, savcılıktan sabıka kaydı belgesi, iş yeri vergi levhası, vergi mükellefi olduklarına dair belge, oyun yazarından alınacak, oyunun ilgili tiyatro grubu tarafından oynanmasına izin verildiğine dair noterden tasdikli izin belgesi, şirket, dernek, vakıf vb. olan grupların tüzüklerinde tiyatro alanında faaliyet gösterdiklerine dair (Örneğin: Ticaret Sicil Gazetesi vb.) bilgi ve belgeler....

Elbet bu gereklilikler kağıt üzerinde aranıyor olabilir. Denetlenebilirliği de söz konusu olabilir. Ancak, aynı gün içerisinde daha çok bilet geliri elde etmek için 4 oyun oynamak zorunda bırakılan bir kumpanya grubunun oyuncuları, doldur boşalt vaziyette kullanılan salonlarda ne derece verimli olabilirler. Çünkü çocuklar zor seyircidirler ve üstelik öğretmenlerinin “sesiz durun” yönlendirmesiyle zoraki izlenen bir oyun önlerine gelmişse, hedeflenen bireysel ve sosyal gelişimi verebilir miyiz çocuklarımıza?

Geçen yıl, İBŞT dışında bireysel ve sosyal gelişime destek veren türden neredeyse hiçbir çocuk oyunu sahnelenmedi. Var olan yerleşik özel tiyatrolar da repertuvarlarında ticari kaygılardan ötürü, “Prensesli, Zıpırmenli” isimlerle çocukları kasaya çekmenin telaşında oldular. Elbet içlerinde işini profesyonelce yapan kimi çocuk tiyatroları da yok değildi. Ama yazımızın konusunu oluşturan ilköğretim okullarına servis edilen tiyatro oyunları olduğundan, önümüzdeki yıl da çeşitli sıkıntıların yaşanmaması için, İl Milli Eğitim Müdürlüğünün oyun değerlendirme komisyonlarına bürokratlardan ziyade, bu işin içinden gelen akademisyenlere, dramaturglara, yazarlara, pedagoglara görev vermesi ve okullarda sıkı bir denetim uygulaması, hem çocuklarımız hem de Tiyatro sanatı için faydalı olacaktır. Anne babalar ve çocuklara bir not: Unutmayın, okullarınıza gelen her tiyatro kumpanyasınının oyununa gitmek zorunda değilsiniz. Okulunuz her zaman doğru seçim yapamayabilir.