Bu yıl Rusya’nın ev sahipliğinde düzenlenen 54. Eurovision Şarkı Yarışmasında ülke şarkılarının sunumuna geçilmeden...

Bu yıl Rusya’nın ev sahipliğinde düzenlenen 54. Eurovision Şarkı Yarışmasında ülke şarkılarının sunumuna geçilmeden önce yapılan üç boyutlu estetik performanslar sahne tekniğinde Rusların uzayın kozmik sırlarından faydalanmaya devam ettiklerini gösterir düzeyde büyüleyiciydi. Ancak, bir kez daha fark ettim ki; Eurovision denen şarkı yarışması, televizyonlar üzerinden, sms ve lobi faaliyetleri ile pazarlanan ve belli bir grubun himayesinde belli kişilere kazandırılan bir milliyetçilik gösterisi, moda defilesi, turizm girdisi ve bu yıl daha da ortaya çıktığı üzere tam bir eğlence çerezi.
Başlıkta sıraladığım konulara değineceğim şimdi de: “Eurovision Lobisi” konusunda bir dolu yazılan arasında bence en komiği, 15 dakikalık bir süre içerisinde cep telefonunuzdan 20 kontör ödeyerek yani sms oylarıyla birinci olacak ülkenin seçilmesine neden olabiliyorsunuz. İkincisi de yarışmadan haftalar önce sonuçlara ilişkin oluşturulan anket, turne ve medya ayağı, tanıtımlarla favorilerin sıralamaları üç aşağı beş yukarı yaratılıyor zaten. Öte yandan yarışmada Rusya jürisi başkanlığını yapacağı belirtilen ünlü şarkıcı Philip Kirkorov’un, sürpriz bir kararla bu görevi yarışmaya saatler kala bıraktığını açıklaması, hem skandal hem de yaptığı açıklamayla ders verir nitelikteydi.  Şöyle diyordu Kirkorov: “Yarışmaya katılacaklar arasında yakın arkadaşlarım var, bu yüzden objektif olamam ve ileride eleştiri almamak için bu görevden çekiliyorum”. Bu doğru ve etik açıklama elbette Eurovision yarışmalarında her yıl ne tür dolapların döndüğünü hatta o dolapların kapısının artık aralanması gerektiğinin de mesajını verir gibiydi. Üstelik jüri başkanlığından ayrılan şarkıcının birinci olan Norveç´li Alexander Rybak ile iyi arkadaş olduğunu açıklaması hatır gönül işlerinin boyutunu gözler önüne seriyor.  Ancak, Norveç’in birinci olduğu parça bugüne kadar birinci olan parçalar içerisinde en çok beğendiğimdi, bunu da belirtmeliyim. Masalsı bir atmosfere çağırıyor şarkı dinlerken. Bu arada, Eurovision’un genetik kodlarını değiştirdiğini hissettiren yazı başlığımdaki diğer açılımlara da değinmeliyim, Yani; dans, sirk, illüzyon, şovu olarak; Eurovision.
Yarışmanın yapıldığı salonun sahnesinin yarışmacıları yutacak büyüklükte olması, kimi ülkelerin yarışmacılarının arkasına destek olarak yani başka plastik öğeler kullanarak başarı puanlarının eklemesini zorunlu hale getirmişti. Devamlı hareketli devasa dijital ekranların önünde var olabilmek için, çırpınan, yükseklikler üzerinde atlayıp sıçrayıp takla atanlar sakatlanacak diye çok korktum. Özellikle yarışmayı yayınlayan Rus televizyonunun kameramanlarının, resim seçicilerinin, yayın yönetmenlerinin öznel ve duygusal tercihleri ile hareket ettiklerini, zaman zaman uzak plan resimler ya da el parmak detaylarına takılı kalmaları da bu orantısız güç kullanımını dengeleyemedi.
Hatırlayabildiğim kadarıyla, Litvanya’nın elinden mum çıkaran şarkıcısı, Patrica Kaas’ın milliyetçi duruşu ile Fransızca konuşarak şarkı söylemesi, Rusya’nın Tv üzerinden canlı yayında Rusça öğretme gayretleri, Moldova’nın yarışmaya Halk Oyunları topluluğunu göndermesi, Almanya’nın inanılmaz seks şovu, Gömlek yakaları açık erkek şarkıcıların ucuzluğu (Yunanistan, Hırvatistan), cinselliği önde kimi kadın şarkıcıların bağır çağır şarkı söylemeleri (Ukrayna-Romanya), Ukrayna’nın Sirk Gösterilerinde kullanılan silindir cambazları ile sahneyi pazar yerine çevirmesi, İngiltere’nin siyahi müzisyeni ile Obama’nın yanında olduğunu hissettirmesi, İspanya’nın şarkıcısını bir bezle yok eden sihirbazlarını getirmesi kültürel sömürge aracı televizyonun, global sermayenin pazarını oluşturan tüketicilerine eğlencelik bir hazır içeceği gibi geldi bana. Şu yaz gününde bir bir meyve kokteyli niyetine seyrettik Eurovision’u, serinledik ferahladık. Ben Rusya’nın şarkısını sevmiştim, ama bu kokteyl de ona yer yoktu. Yanısıra, Eurovision şarkı yarışmasını ciddiye almak abestir, o nedenle önümüzdeki yıl Hadise gibi müzikalite yoksunu başka bir parça ile temsil edilmemiz yerinde olacaktır.