Son gözaltılarla ilgili olarak üçüncü bir yazıya daha karar verdim. Radikal solcuların gözlerinin iyice bozulmasına son yıllarda sağ ve sol liberallerin giderek artan...

Son gözaltılarla ilgili olarak üçüncü bir yazıya daha karar verdim.

Radikal solcuların gözlerinin iyice bozulmasına son yıllarda sağ ve sol liberallerin giderek artan fikri etkisinin neden olduğunu düşünüyorum.

Tarihsel materyalizmi kullanmadan olup biteni anlamak imkânsızdır. Tarihsel materyalizm her şeyi her yönüyle anlamamızı sağlamaya yetmeyebilir, bu ayrı bir tartışma konusu.

Ne var ki onu kullanmazsanız hiçbir şey anlayamazsınız. Sağ ve sol liberaller ise “demokrasi” deyip duruyor, ilkelerini tekrarlıyor ve gerçeklik o ilkelere yaklaşıyorsa bunu destekliyor, uzaklaşıyorsa karşı çıkıyor, tıpkı egemen iktisadın yaptığı gibi.

Oysa Marksistlerin ayırt edici noktası böyle bir kafayla hiçbir şeyin anlaşılamayacağı, tarihsel materyalizm yoluyla bakmanın görebilmek için esas olduğudur.

Türk solcuları tarihsel materyalizmi kullanmayı zaten beceremedi, şimdi liberallerin son zamanlardaki etkisi tüy dikti. Liberaller, Kemalizmi “diktatörlük” ilan edip demokrasiyi aramaya başladı (aradıkları da liberal demokrasidir, bu solu kesmez). Sol da “Türkiye hele bir demokratikleşsin, gerisini sonra düşünürüz” noktasına geldiği için onlarla buluştuğunu sandı ve yöntemlerinin etkisine girdi, tarihsellikten uzak soyut laflar etmeye başladı. “Demokrasi”, “darbeye karşıyız”, “özgürlük”, “iktidar halka” vb sözleri kimse de takmadı tabii.

Çünkü böyle soyut konuştuğunuzda tarihsel konjonktürü es geçmiş olursunuz ve politikada tarihsel konjonktüre ait bir şey olduğundan ortalıkta kalırsınız.

İşte bu son gözaltılarda da aynısı oldu. Solcular bunu nasıl yorumlayacaklarını bilemedi.

Ben, nasıl ki yüzümüzü topluma dönmemiz ama döndüğümüzde baktığımızı görebilmek için uygun gözlük kullanmamız gerekiyor diyorsam, olayları doğru yorumlayabilmek için de liberallerin hoş ve boş laflarının etkisinden sıyrılıp tarihsel materyalizme geri dönmeye çalışalım da derim.