Geçtiğimiz hafta zor geçti benim için. Bozuk bir sağlık, yazmaktan da okumaktan da alıkoyuyor insanı. Yazamadım. Özür diliyorum.

Geçtiğimiz hafta zor geçti benim için. Bozuk bir sağlık, yazmaktan da okumaktan da alıkoyuyor insanı. Yazamadım. Özür diliyorum.
Üstelik Dünya Çevre Günü de böylece geçip gitti.
Bir şey söyleyemedik.
Bizim gibilere Asya’da “yeşil kalem” diyorlar.
Aktivist olanlar olduğu gibi, akademik kökenliler de yeşil kalemlik yapabiliyorlar. Genellikle çok iç açıcı konuları gündeme taşımamamız ortak özelliğimiz.
Ortalık güllük gülistanlık olsa, ormanlar şu ya da bu maden şirketine peşkeş çekilmese, sokak ortasında evcil hayvanların leşi serilmese, ekolojik denge üzerinde ucuz oyunlar oynanmasa da keşke biz de börtü böceğimizin güzelliklerini paylaşsak.
Ama öyle olmuyor.
Amasra’yı göreniniz vardır. Amasra’ya daha adımınız attığınızda Fatih Sultan Mehmet’in burayı nasıl aldığı hemen her köşede size anlatılmaya başlar.
Gelip geçerken Amasra’nın güzelliğini görüp hayran olduğu söylenir.
Amasra yeryüzünün en güzel kıyılarından birisidir gerçekten.
Turizm bölgenin temel geçim kaynağı ve hemen her Amasralı temiz turizm bilincine sahip ve inanılmaz sevgi doludur.
Tüm bu güzellik arasında nasıl olup da gülünç iş vaatlerine kandıklarını anlamak gerçekten güç. Bu teknik Yusufeli’nde de kullanılmıştı. İşe yarıyor aslında bir süre, yöre halkı susturuluyor. Bir süre…
Termik santral yapılacak başka yer kalmamış gibi deyip işi kestirip atmak kolay.
Diğer yandan “fizıbıl” bir yermiş burası, kömür var diye.
Alan almış, satan satmış zaten.
Fatih’e hayranlığı ile her yıl İstanbul’un fethini artık komedi biçimine dönüşmüş hayali bir tarih kavramı üzerine kurgulayarak kutlayan AKP aynı Fatih’in başka önerilerine kulağını kapatmış görünüyor.
Derler ki Fatih, Amasra’yı görünce yanındaki akıl hocasına (muhtemelen Akşemseddin’e) sormuş;
Lala lala, Çeşm-i Cihan bu mu ola?
Yani dünyanın gözü burası mı, hocam?
Olumlu cevap alınca da...
O zaman bizim ola! Deyup orduyu gönderivermiş.
Hikâye ne kadar doğrudur tartışmalı. Ama genel kabullenim böyle.
Şu AKP’nin de bir lalası olsa da sorsalar keşke. Kafalarına estiği yere ÇED raporu alıp termik santral yapmasalar.
Daha çarşamba günü Meclis TV’de konuşan konudan sorumlu genel müdür sorulan soru üzerine üzüntü ile (herhalde üzülmüştür insan böyle bir şey söylerken zannımca üzülür) dedi ki;
Termik santral (Afşin-Elbistan) özelleştirme kapsamına alındığı için baca gazı filtreleri yapmaya ödenek alamıyoruz.
Yani mevcut santralların bile varlığı çevre ve insan sağlığı açısından yeterince tehdit oluşturuyor.
Bir de şimdi yenisi yapılıyor, hem de   Çeşm-i Cihan’a.
Üstelik bu iş lalanın boyunu bir hayli aşmış gibi görünüyor.