Bu yazı İstanbullu’ların kültür sanat yaşam tercihine katkı sağlayacağı düşüncesiyle kaleme alındı. Batı kültürlerinin emperyal söyleminin hizmetini yayma ve yaşatma amaçlı vakıfların...

Bu yazı İstanbullu’ların kültür sanat yaşam tercihine katkı sağlayacağı düşüncesiyle kaleme alındı. Batı kültürlerinin emperyal söyleminin hizmetini yayma ve yaşatma amaçlı vakıfların, müzelerin, kültür sanat merkezlerinin, festivallerinin, kıdemli kültür sanat jürilerinin sömürgesindeki kuşatılmış kentte, doğuya ait kültürel gelenekleri sanatsal boyutta yaşatan düşünce, sahiplenilmese de, alternatif olabilecek önermelere de kapalı ve yasakçı duruş korunuyor. 2010 öncesinde bu tabuyu yıkabilecek örnek kentleri de görmezden gelemeyiz.

Bu topraklara çok yakın bir Filistin kenti Ramallah’taki kültür sanat zenginliği doğu-batı kültürel sentezi konusunda bize yol gösterici olabilir. İstanbul’un nüfusunun 150 de birine denk Filistin kenti Ramallah’ta kültür ve sanat adına inanılmaz şeyler oluyor. Fakirliğin insanların varoluşsal kaygılarını öne çıkardığı şehirde kültürel atmosferin canlılığı şaşırtıyor.
Ramallah’ta yaşayanlar hayat şartları çetin geçen diğer kentlerin aksine sanat etkinliklerine katılabiliyorlar. Çünkü kent Filistin’in sanat merkezi durumunda. Ramallah’ın bir tiyatrosu, bir konservatuvarı, bir de kültür sarayı var, sergi ve konserler düzenleniyor. Hatta gece hayatından söz etmek bile mümkün. Ancak işgal altındaki topraklarda zaten dar olan kültür çevresi, 2000 yılındaki İkinci İntifada'yla birlikte daha da daralmış. Sanatla uğraşanlar İstanbul’da olduğu gibi genellikle belli bir çevrenin insanları; birbirlerini tanıyorlar.

Eskiden sevilen bir tatil mekânıymış Ramallah, Filistin’deki ilk dans festivali, daha 1950’li yıllarda ilk kez burada yapılmış. Filistin’de her yerde olduğu gibi burada da kimse politikadan kaçamıyor; bu durum sanatçılar için de geçerli. Her şey İsrail işgal kuvvetlerinin ve giderek daha da güçleşen yaşam koşullarının etafında dönüyor. Elbette, bu koşullardan yaratıcı bir şeyler çıkarmak son derece güç, koşulları unutmak ise neredeyse olanaksız. Bunun sonucu olarak da Filistin’de sanat ağırlıklı olarak "national topic"ten (ulusal mesele) besleniyor.

Sanat eserlerinin sergilendiği yerlerden biri de Sakakini Center. Ramallah’ın bugüne kadar korunabilmiş az sayıdaki eski yapılarından biri olan Sakakini Kültür Merkezi, bölgenin önemli kültür kurumlarından.Bağımsız Qattan Vakfı da aynı şekilde bilinen kurumlar arasında yer alıyor. Sürgündeki zengin bir Filistinli tarafından kurulan vakfın amacı, uzun vadeli olarak kültürel ve toplumsal konularda gelişmeye yönelik çalışmalar yapmak. Vakfın önemli çalışma alanlarından biri, çocuk eğitim ve öğretimi. Vakıf, okumayı teşvik etmek amacıyla Ramallah ve Gazze’deki iki çocuk kütüphanesini destekliyor. Ayrıca genç müzisyenlere, yazarlara, oyunculara ve gazetecilere mesleki kariyerlerinde ilerleme sağlamaları için destek de veriyor.
Ramallah’a yürüme masafesinde bulunan BirZeit’teki üniversitede, internet ortamında Filistinli sanatçıların geniş kapsamlı bir arşivi ve platformu niteliğindeki "virtual gallery" politik durumlarla hesaplaşıyor. Böylece konuya ilgi duyan herkes - kontrol noktalarına takılmadan ve kuyrukta beklemek zorunda kalmadan - sanal sergileri ziyaret edebiliyor.( http://virtualgallery.birzeit.edu/)

Eski lüks bir otelden üniversiteye çevrilmiş olan bir kurum olan Yeni Medya Bilimleri Enstitüsü, öğrencilerine gelişim kursları ve pratik yapma olanağı sunuyor, enstitü 2007’de Filistinli sinema öğrencileri için ilk kez; reji, montaj, kamera ve ses dallarını açmış ve öğrenci alımına başlamış. Yıkık dökük bu üniversite binası eskiden lüks bir otelmiş, bir zamanlar suit olarak kullanılan odalarda şimdi küçük stüdyolar, ofisler ve derslikler bulunuyor.

Yeterli bir reji becerisine sahip olanların, yaptıkları filmleri kısa süre içinde, kent çapında tanınan Al Kasaba Tiyatrosu’nda gösterime sunma olanağı da mevcut. Tiyatro, Ramallah’ın merkezinde bulunuyor ve bir tiyatro, bir de sinema salonuna sahip. Al Kasaba Uluslararası Film Festivaline katılmak isteyen yönetmenlerimize de buradanduyuruyapalım. p://imeu.net/news/article007193.shtml)

Al Kasaba, bütün Filistin çapında halihazırda işlevini yerine getirebilen tek merkez konumunda, günde en azından üç film gösteriliyor. Hatta güncel tiyatro prodüksiyonları, uluslararası festivallerde ödül bile kazanmış. Yanısıra, çocuk oyunları ve çocukların yer aldığı oyunlar, Al Kasaba ekibinin çalışmalarının önemli bir bölümünü oluşturuyor. Bu oyunlarla öncelikle eğitim çalışması amaçlanıyor; sözgelimi tekerlekli sandalyedeki Külkedisi’yle engelli insanlara ayak uydurabilmeyi ya da bu konu çevresinde sağlıklı yaşamdan tat almayı öğretmek amaçlanıyor.
Geçen sene Ramallah’ta "İnternational Academy of Art Palestine" adında açılan sanat akademisinin finansmanını ise İsveç sağlıyor. Filistin’de kültürel yaşamın kesintiye uğramaması için dışarıdan yapılan yardımlardan biri.( http://www.artacademy.ps/ )
Filistin sanatının sorunu da zaten bu; özerk olamamak. İster kurumlar, ister onlarla birlikte çalışan yabancı sponsorlar, hepsi de daha önceden tasarlanmış ve dayatmacı, özellikle de bütün Filistin sanatının politik olması gerektiği yönündeki konseptlerle geliyorlar. En önemlisi, "Idioms" adlı bağımsız yaratıcı grubun üyeleri gibi, bu tür konseptleri eleştirenler de var: Kurumsallaşmış ve büyük ölçüde yabancı para akışına bağlı kültür kurumuna kuşkuyla yaklaşan çağdaş bir grup olan Idioms; Filistin’de para sağlayan ağlar olmadan, sanatçı olarak ayakta kalmanın olanaksız olduğunu, açıkça dillendiriyor.

Bakalım İstanbul’da da, “yalnızca sevdikleri şöhret isme ödül vererek ya da para sağlayan sponsor ağlar” olmadan, gerçek sanatçılar ayakta kalmayı ne zaman başaracak.
Ramallah’ ı daha yakından tanımak için şu filmi izlemenizi öneririm. (http://www.youtube.com/watch?v=zsE4JFxkO1c)