Sayın Başbakan, Ben sizi halkı bana karşı kışkırtmakla itham ediyorum. Ben, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Ece Temelkuran, siz Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip...

19 Aralık 2008, Cuma

uçluyorum!

Sayın Başbakan, Ben sizi halkı bana karşı kışkırtmakla itham ediyorum. Ben, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Ece Temelkuran, siz Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı muhafazakâr-milliyetçi vurucu timleri bana zarar vermeye teşvik etmekle suçluyorum. Ama sadece bununla suçlamıyorum...

Sayın Başbakan,

Ermenilerle ilgili olarak yazdığım yazıdan ve Habertürk’te yaptığımız “Türkiye’nin Nabzı” programından ötürü tehditler alıyorum. Dün itibariyle benim elektronik posta kutumda 200 mail vardı. Bunlardan 150 tanesi hakaret, küfür ve tehdit içeriyordu. Tehditlerden biri enteresandı:

“Büyük laflar konuşma! Bu, sana bir Trabzon tavsiyesi. Anladın di mi?”

 

VEBALİ BAŞBAKAN’IN BOYNUNA

“Trabzon tavsiyelerinin” eyleme dönüşmemesi için Zatı Devletleri’nin çıkıp hakkımda, hakkımızda söylediğiniz “Bunlar huzur kaçırıyorlar, ortalığı karıştırıyorlar” açıklamanızı düzeltmeniz icap eder. Zira benim ya da arkadaşlarımın başına herhangi bir şey gelirse vebali sizin de boynunuzadır.

Sayın Başbakan,

Sizin boynunuzda vebali olan şeyler pek çoktur. Siz sadece halkı Ermenilerle ilgili imza kampanyasına katılanlara karşı kışkırtmadınız.

Siz ve arkadaşlarınız, bugüne kadar halkı da birbirine karşı kışkırttınız. Milletvekili Hasip Kaplan önceki gün Meclis kürsüsünden söyledi; siz, insanları bir paket makarna için birbirine boğazlattınız.

 

İRİLİ UFAKLI GÖKÇEK’LER

Siz, insanları birbirine o kadar düşman ettiniz ki ülke ‘hırsız bizdense masumdur’ diyecek kadar kutuplaştı.

O kadar kutuplaştı ki Melih Gökçek’i, Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı hâlâ savunanlar var. Baskınlarda olsun, canlı yayınlarda olsun, onca haşaratla uğraşmış, hep pisliğin peşine düşmüş Uğur Dündar’ın bile midesini kaldıran bir adamı başımıza musallat ettiniz.

Kimbilir bu memlekette meşhur olmadığı için bilmediğimiz daha kaç Melih Gökçek var. Bu Gökçek’lerin hepsini başımıza siz musallat ettiniz. Sizi bu memleketi irili ufaklı Gökçek’lere oyuncak etmekle suçluyorum Sayın Başbakan!

 

ABDEST SUYUYLA LÂL OLANLAR

Siz, aydınları birbirine karşı kışkırttınız. Sizin abdest suyunuzdan içmeden demokrat olunamayacağını söyleyen garabet entelektüeller yarattınız.

Yarın öbür gün dev bir araştırma yayımlanacak. O sonuçlardan da göreceksiniz ki siz bu ülkeyi ‘Farklı olanı linç etmek caizdir’ diyen bir ülke yaptınız.

Mıyır mıyır konuşup bir yandan her yerimizi saran Fethullah Gülen cemaatini aklayıp paklayıp bu memleketteki tek ‘demokrat dinamik’ diye okumuş yazmış insanlara bile yutturdunuz.

Öyle ki bugün siz milliyetçi-muhafazakâr vurucu timleri benim gibi imzacılara karşı kışkırttığınızda bile sesleri çıkmıyor bu aydınların.

Birgün gazetesinin attığı ‘Başbakan’ın başbuğ olmasına az kaldı’ manşetine imza atmaları gereken Ermeni ve Türk aydınlar bugün hâlâ susuyorlar. Ben sizi aydınları aldatmakla suçluyorum Sayın Başbakan!

 

CAHİLLERİN BAŞKANI

Siz, sadece aydınları aldatmakla kalmadınız. Aynı zamanda memleketimizde zaten var olan aydın düşmanlığını siyasetin en üst katına taşıdınız, bu düşmanlığa o kattan cevaz verdiniz.

Siz Sayın Başbakan, aydınları, okumuş yazmış insanları halkı sömürmekle, bu ülkeyi sevmemekle, halkı anlamamakla ve hatta halk olmamakla suçladınız.

En mühim tedrisatın Kasımpaşa civarında verildiğine olan sarsılmaz inancınızı hep gösterdiniz. ‘Çok düşünen kafalara fena fikirler üşüşür’ sözüne olan derin itikadınızı durmadan tekrar ettiniz.

Siz cahilliği bilgiye karşı kışkırttınız. Bu kışkırtmayı normalleştirdiniz, ödüllendirerek taçlandırdınız.

Öyle ki Gökçek efendinin kırtasiyeden alıp üzerine yazdığı rakamları ‘belge’ sanan bir nesil ürettiniz. Bu memleketi Gökçek gibilere maruz bıraktınız.

Sizi suçluyorum Sayın Başbakan...

 

Ece Temelkuran’ın yazısından önce de birçok yerde AKP konusunda uyarıcı yazılar yayımlandı. Türk aydınlarının, özellikle AKP’de demokratikleşme umudu arayanların artık silkineceğini ve sert tavır alacağını umuyorum. Bu saatten sonra hâlâ AKP’nin üzerine gitmemekte ısrar edenlerin masumiyetlerinden şüphe etmemek için tek yol cehaletlerini kabul etmek oluyor, kusura bakmayın.