Erzurumlu Cahit, Osmaniyeli Selçuk, Mersinli Rasim, Artvinli Muhammet, Diyarbakırlı Hakkı, Siirtli Davut, Ordulu Çağlar ve diğerleri...

Erzurumlu Cahit, Osmaniyeli Selçuk, Mersinli Rasim, Artvinli Muhammet, Diyarbakırlı Hakkı, Siirtli Davut, Ordulu Çağlar ve diğerleri...

Geçen hafta Şemdinli’de hayatını kaybeden askerlerden bir kısmı... Ülkenin dört bir tarafında törenlerle defnedilen gencecik çocuklar...

Peşlerinden daha önce yapılmış konuşmalar bir kez daha tekrar edildi. Açın bakın arşivlere, devleti idare eden adamlar bir önceki Dağlıca baskınının ardından ne dedilerse yine aynı lafları ettiler. Bütün inandırıcılığını kaybetmiş, ardamarı çatlamış bir dil.

‘Büyük’ gazetenin genel yayın yönetmeni, ‘bizim şehitlerimize karşılık’ onların da geride daha fazla ‘leş bıraktıklarını’ demeye getiriyor. Bu ülkenin yurttaşları için, ana-baba kuzuları için bu dili kullanan bir anlayışın barış, demokrasi, insan hakları konusunda hangi sözüne inanabiliriz?

Bu bir çürümenin işaretidir. Vicdanlardaki kokuşmuş çürümenin...

•••

Bakın cenaze törenlerine... Toprağa verdiğimiz genç askerlerin ailelerine bakın. İçlerinde bir tek ‘ekabir’e rastladınız mı?

Bir bakan var mı, şehadet mertebesine ermiş evladını vatan toprağına defneden?

Bir milletvekili?

Bir general var mı?

Bir yüksek bürokrat gördünüz mü, çocuğunu Güneydoğu’nun kuş uçmaz kervan geçmez dağlarında şehit vermiş?

Ya tanınmış bir işadamı, oğlunun bayrağa sarılı tabutu başında ağlayan? Ben görmedim.

Hep aynı insanlar dövünüyor cenaze törenlerinde... Sanırsınız ölenler hep aynı ananın, hep aynı babanın çocukları.

Çünkü yoksullar birbirine benzer.

•••

Şimdi şu soruyu sormak; çeyrek yüzyıldır şiddet sarmalı içinde hayatı zehir olmuş biz yurttaşların hakkıdır: Başbakan’ın, bakanların, milletvekillerinin, yüksek bürokratların, generallerin, işadamlarının askerlik yapmış olan çocukları bu vatan borcunu nerede ifa ettiler?

Cennet vatanın hangi köşesinde?

Bunu bilmek hakkımız.

BirGün gazetesi logosunun hemen yanına bir kutu açsın ve hergün sorsun:

Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, yüksek bürokratlar, generaller ve işadamları!

Açıklayın; çocuklarınız askerliklerini nerede yaptı?

Evet, zor bir soru değil bu; aksine cevabını herkesin bildiği bir soru.

Cevap mı?

Bir kez daha göreceğiz ki, hayatın adil olmadığı yerde ölüm de adil olmuyor!

Göreceğiz ki, 50 bine yakın yurttaşımızı kurban verdiğimiz bu meselenin çözümü, ateş düşmemiş, düşmeyeceği kesin yüreklerin insafına terkedilmiştir.