Sizlere geçen hafta bu köşeden 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansının başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin istifalarını...

Sizlere geçen hafta bu köşeden 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansının başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin istifalarını ve gelinen süreçte ortaya çıkan belirsizliği yazmıştım. Bu yazının mürekkebi kurumadan Başbakanlık, yaşanan istifalar sonrasında İstanbul 2010 Kültür Başkenti projesinin akıbeti için devreye girdi. Projeyi en başından bu yana hazırlayan ve sürdüren 2010 Ajansında şu anda Yürütme Kurulu Başkanı bulunmaması nedeniyle, karar mekanizması çökmüş durumdaydı. Çoğunluğu sağlayamayan kurulda karar alınamaması ve onaylanmış projelere ödenek aktarılamaması nedeniyle ajansın çalışmaları da durmuştu. Çok tartışmalı bu ortamda, istifalarını veren, Başkan Nuri Çolakoğlu ve üyelerin “kültür başkenti mühendisi” olma hevesleri de kursaklarında kalmış oldu. Çolakoğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Koordinasyon Kurulu Başkanı Hayati Yazıcı tarafından, 5706 Sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 3. fıkrası gereği, İstanbul’un 2010 yılı Avrupa Kültür Başkentliğine hazırlık çalışmalarından, etkinliklerin planlanmasından, yürütülmesinden ve bütçenin uygulanmasından birinci derecede sorumlu olan Yürütme Kurulu Başkanlığına atanmıştı. (Bu istifaların zamanlaması bu açıdan çok ilginç)
Ortalık toz duman vaziyetteyken, Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın ajanstaki istifalar ve arka planındaki nedenlerini sorguladıktan sonra projeyi rafa mı kaldıracağı yoksa yeni başkan ve üyeler mi atayacağı merak konusu. Erdoğan’ın, Ajansa ilişkin Başbakanlık Teftiş Kurulu’na inceleme talimatı vermesi de “arka planda bilemediğimiz ihaleler mi vardı acaba?” sorusunu sormamıza neden oluyor. Kuruldan bir müfettiş ile Maliye Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’ndan birer müfettiş görevlendirilerek İstanbul’a gönderilmesi bu şüphemizi artıyor elbette. Müfettişlerin bir ay boyunca İstanbul’da kalacakları ve istifa eden başkan ve üyelerin hangi konularda çalışma yaptıklarının mercek altına alınacağı tahmin ediliyor. Ajansın başkan vekili, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul İl Kültür Müdürü Dr. Ahmet Emre Bilgili, şu an sadece maaş gibi acil konular için imza yetkisini kullanmakta. Ajansın başkan Vekili Bilgili’nin, İstanbul için hazırlanan tüm projelerin durma noktasına geldiğini vurgulaması ve 2010’a yalnızca sekiz ay kaldığının altını çizmesi akıllara şu olasılıkları getiriyor.
İstanbul 2010 Avrupa kültür Başkenti Projesi ya rafa kaldırılır ya da düşük bir profilde kutlanır ve konu kapatılır. Bu projenin başından beri kimi toplantılarına katılmış gelişmeleri takip etmiş olmam nedeniyle derim ki; Proje ilan edildiği tarihten bu yana o kadar eskitildi ki anlatamam. Sanki bundan böyle dünyanın son gününe kadar başkent olacakmışız gibi, Üniversiteler, dernekler, sivil toplum örgütleri, paneller, çalıştaylar yaptılar, kitaplar broşürler bastırdılar ve konu erkenden ameliyat edildi ve prematüre doğum yaptı zaten. Yani başarısız bir teaser (tanıtım) kampanyası yürütüldü ve bu başarısızlığın sonunda da ajansın başkanı harakiri yapınca kültür başkentliği de bence çöktü. Hep söylerim tekrar söyleyeyim; Bu çorabı İstanbul’un başına kim ördü bir öğrenebilsek. İstanbul’un onlarca sorunu varken bu vesveseli işe neden giriştik hala anlamış değilim. Sorarım size, siz bir Roma’yı Kültür Başkenti yapabilir misiniz? Ya da Paris’i. Çünkü komik olur Roma’ya, Paris’e kültür başkentisin demek. İstanbul’da aynı öyle bir kent çünkü üstelik nüfus olarak çok daha kalabalık.
2007 yılında konuyla ilgili yapılan bir panele dinleyici olarak katılmıştım. Oradan bir notu defterime şöyle aktarmışım. Panelistlerden Doç. Dr. İclal Dinçer şöyle söylüyordu yıllar önce; “Avrupa kentlerinin kültür başkentliği sürecine hazırlanma süresi 2-4 yıl arası. İstanbul’un ise sadece 3 yılı kaldı ve hala kapsamlı bir çalışmaya başlanmadı.” Yıl 2009 ve mart ayı bitmek üzereyken durum aynı durum. Şunun şurasında sekiz ay var 2010’a ve sorunlar bir yumak halinde. Yani bu saatten sonra kutlansa da “Ayılana gazoz bayılana limon” tadında bir kutlama olur bu kutlama. Onun için istifa edenlerin hala sessizliklerini koruyor olmaları, onları eleştirmemize engel olamayacağı gibi, istifa edenlerin gelecekte bu yönde yapacakları başkanlık ve yürütücülük girişimlerinde de, geçmişteki başarısızlıkları hatırlanıyor olacaktır. Biz en iyisi şu yerel seçimleri bir atlatalım, önümüzü görelim, ona göre bir çekidüzen veririz Avrupa Kültür Başkentimize. Belki de “Asya Kültür Başkentliği”ni başlatırız fena mı olur?