Neden evrim?  Evrim ne işe yarar?

Evrim Ağacı köşesinde bu hafta “Biz kimiz?” ve “Nereden geldik?” gibi sorulara bilimsel, elle tutulur, test edilebilir, güvenilir ve araştırılabilir bir cevap arıyoruz

ÇAĞRI MERT BAKIRCI

Modern bilimin en önemli sahalarından birisi olan evrimsel biyolojinin merkezindeki “evrim” düşüncesinin kökenlerini Antik Yunan’a kadar takip etmek mümkündür. Bu bakımdan, düşünsel tarihi 2000 yıldan daha eskidir diyebiliriz. Antik Yunan’dan günümüze kadar İslam Bilimi’ni de kapsayan birçok farklı coğrafyada evrim düşüncesi dile getirildiyse de, bunları bilimsel bir temelde bütünleştiren, sayısız örnekle derinleştiren, sistematik bir çalışma prensibi haline getiren kişi 24 Kasım 1859 tarihinde Türlerin Kökeni isimli eserini yayınlayan Charles Darwin olmuştur. Ancak evrim de, hiçbir bilim dalı gibi yaratıcısının sınırları içerisinde kalmamış, geride bıraktığımız 156 yıllık evrim araştırma tarihinde Darwin’in hayal dahi edebileceğinin çok ötesine ulaşmıştır.

ORTAK ATALARI PAYLAŞIYORUZ
Evrimin anlaşılmasını, anlatılmasını ve kullanılmasını önemli kılan nedenleri saymaya kalksak, gazete değil, kitap çıkarmamız gerekirdi. Ancak çok temel olarak özetleyecek olursak evrim bize, lisede felsefe derslerinde öğrendiğimiz “insanlığın en temel soruları” olarak öğretilen “Biz kimiz?” ve “Nereden geldik?” gibi derin sorulara ilk defa bilimsel, elle tutulur, test edilebilir, güvenilir ve araştırılabilir bir cevap vermiştir. Bugün biliyoruz ki bütün canlılar ortak bir genetik ve evrimsel tarihi paylaşmaktadır. Canlılık tarihinde hangi iki türü ele alacak olursanız olun, yeterince geriye gittiğinizde mutlaka bir ortak ataları olduğunu görebilirsiniz. Bu ortak ata, insan-şempanze örneğinde 6 milyon yıl önce, at-balina örneğinde 82,4 milyon yıl önce, karınca-örümcek örneğinde 582 milyon yıl önce, köpekbalığı-orkide örneğinde 1,3 milyar yıl önce, maya mantarı-bakteri örneğinde 2,5 milyar yıl önce yaşamıştır. Önemli olan, istisnasız tüm canlıların ortak ataları paylaştığını anlamaktır. Bunu anladığınız zaman, Darwin’in şaheser niteliğindeki kitabının kapanış cümlelerinde sözünü ettiği “ihtişamlı yaşam görüşünü” anlamaya başlamışsınız demektir. Çünkü artık ilk defa, nereden geldiğinizi, canlı-cansız Dünya’nın yapısını oluşturan bütün ekosistem içerisindeki yerinizi, yaşam alanlarını paylaştığımız diğer canlılarla olan akrabalığımızı ve ata-kuzen ilişkilerini anlamaya başlamışsınız demektir.

EVRİM HER ALANI KAPSAR
Ancak evrim, sadece felsefi sorularımızı yanıtlandırmak için var değildir. Onu, pratik amaçlar için de kullanabiliriz. Örneğin evrimsel biyoloji, tarım verimliliğini arttırmak, haşerelerle mücadele etmek, yeni ve daha yüksek kalitede ürünler üretebilmek için öğrenmemiz gereken bir numaralı bilim dalıdır. Zira evcil bütün hayvanlar (kediler, köpekler, domuzlar, inekler, atlar ve daha nicesi) ile yenebilir zirai tüm ürünler (brokoli, mısır, şeftali, kavun, karpuz, lahana ve daha nicesi), evrimin Yapay Seçilim adı verilen bir mekanizması sayesinde, insanın evrime müdahalesiyle ortaya çıkmıştır. Bunların ataları doğada bulunuyor olsa da, hiçbirinin kendisi doğada bulunmuyordu. Benzer şekilde, gelecekteki ürünlerimizi de evrimsel biyoloji sayesinde var edebiliriz. Daha da önemlisi, Dünyanın 1 numaralı akademik dergisi olan Nature dergisinde 17 Şubat 2015’te yayımlanan makalede de ortaya konduğu gibi, kanser gibi insanlığın en sorunlu, yenmesi en güç hastalıklarını onların evrimini anlayarak ve genel olarak evrimsel biyoloji bilgilerimizi kullanarak alt edebiliriz ve tamamen yok edebiliriz! Buna paralel olarak AIDS ve kızamık gibi hastalıklara neden olan bakteri ve virüslerle mücadelemizde, onları yenemiyor oluşumuzun yegâne nedeni olan müthiş yüksek evrimleşme hızlarını, ancak ve ancak evrimi anlayarak, öğrenerek, öğreterek ve kullanarak yenebiliriz. Bu kadar da değil! Mühendislik, mimarlık ve ekonomi gibi sayısız uygulamalı bilim dalında, evrimsel prensipleri kullanarak bugüne kadar başardıklarımızın ötesine geçebiliriz.

Şimdilik, fark etmemiz gereken ana nokta şudur: evrim, insanlığın geleceği için vazgeçilmezdir. Bunu anlayan ülkeler, bilimin ilerleyişindeki bir sonraki kırılma noktasını evrimi kullanarak yaratmak üzere çalışmalara başladılar bile! Türkiye, eğer ki çok ama çok gerisinde kaldığı bilimsel yarışı bir nebze olsun yakalamak istiyorsa, rakiplerinin geçtiği basamakları 3’er 5’er atlayarak ilerlemelidir. Evrim Ağacı ve BirGün gazetesi olarak bizden tüm Türkiye’ye eşi bulunmaz bir tüyo: Evrimi anlamaya ve anlatmaya başlamak; bu konuda atılacak en iyi ilk adımlardan birisi olacaktır.