Halid Ziya Uşaklıgil’in ölümsüz eseri ‘Aşk-ı Memnu’, Bihter ve Behlül arasındaki yasak aşkı (aşk-ı memnu) anlatan bir romandır. Romanın

Halid Ziya Uşaklıgil’in ölümsüz eseri ‘Aşk-ı Memnu’, Bihter ve Behlül arasındaki yasak aşkı (aşk-ı memnu) anlatan bir romandır. Romanın ana fikri, ‘yasak bir aşk, bir ailenin yıkımına neden olabilir, gerçekleri zamanında farketmek, sevdiklerinin daha fazla üzülmesini engeller’ dersek, sanırım doğru tahlil etmiş oluruz. Romanın tv dizisi olarak son uyarlaması ise uzun zamandır ekranlarda beğeniyle izleniyor bileceğiniz gibi.
Dizi filmle ilgili çeşitli eleştiriler de gelmiyor değil. İzleyenlerin yaptıkları eleştiriler ile romanın akışını değiştiremeyecekleri ise bilmemiz gereken başka bir gerçek. Ancak son günlerde görsel medyaya da yansıyan, bir bakanın bir yorumu çok konuşuluyor. Ancak her nedense bakanın diziyle ilgili yorumuna filmin bir oyuncusunun cevap vermek zorunda bırakılıyor olması beni düşündürmüyor değil.
Demem o ki, dizinin ‘Adnan Bey’i, oyuncu Selçuk Yöntem, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ‘ın dizi ile ilgili eleştirisi olan “oradaki erotizm beni irite ediyor” sözlerine karşılık verme gereği hissediyor ve şöyle diyor: “O hanımefendi başka şeyler de söylüyor. Benim kendisine tek bir önerim olabilir: Eğer bu kadar irite oluyorsa televizyonu kapatabilir, zap yapabilir veya varsa çocuğuna seyrettirmez. Sonuçta insanların hür iradeleri var. Ama hem diziyi seyredip hem de bunu diyemez. Sanat zaten hep iyi şeyleri göstermez, bazen de kötüyü gösterip bunu yapmayın der. Bu sanatın zenginliğidir.”
Önce televizyonun bir sanat  göstericisi olmadığını bilmemiz gerekiyor. Gerçek sanat örneklerinin de televizyonlarda sadece haber olarak tüketildiğine hepimiz şahidiz. Bakın biz oyuncular şu yanlışa hep düşüyoruz maalesef. Selçuk Yöntem de düşmüş. Unutmamalıyız ki, Sn.Bakan da rolünü oynuyor halbuki, bir bunu kavrayabilsek. Yani toplumsal mutabakat gereği ailenin korunması için o dizinin içerik olarak o saatte belki yayınlanmaması gerekiyor ve bakan da bunu dillendiriyor. Bu da son derece normal. Oyuncu olarak ikinci yanlışımız da şu sanırım; Sn. Bakan oyuncunun rolünü abarttığını yada yanlış oynadığını da iddia etmiyor. Yani Adnan Bey rolünüzü iyi çıkaramamışsınız, kadınları iyi gözlemlememişsiniz demiyor. Peki öyleyse biz oyunculara ne oluyor da böyle hiddetleniveriyoruz?
Bir oyuncu içinde yer aldığı bir projeyi beğenir ve senaryoyu ve oynayacağı rolü kabul eder ve oynar. Bu oyuncunun profesyonel bir yaklaşımdır. Çekimler sonrasında, yok eğer o role kendini çok kaptırıp sokakta yada günlük yaşamda da canlandırdığı rol gibi hal ve davranışlar sergilerse, yani o zaman “kendini role fazla kaptırmış” damgasını yiyivermez mi? Bu noktada Selçuk Yöntem bence sadece bir oyuncu olmak zorundadır. Eleştirilere cevap verecek biricik kişi; önce yapımcı sonra senarist ens on da yönetmen olmalıdır. Oyuncu oynar, yönetmen yönetir, senarist yazar, yapımcı pişirir.
Evet dizi iyi gidiyor, pek çok vakıf üniversitesi öğrencisinin oylarıyla en iyi yerli dizi ödüllerini de topladı. Ayrıca dizinin müzikleri de etkileyici bence. Ayrıca dizinin oyuncu kadrosu da donanımlı ve belli ki her oyuncu, bölüm başına aldığı paranın hakkını kuruşuna kadar veriyor. Üstelik Selçuk Yöntem bugüne kadar çizgisini devamlı koruyan ve gençlerin örnek aldığı bir oyuncu.
Bence, Selçuk Yöntem kendini kanıtlamış bir oyuncudur. Her türlü tiyatro ve dizi yada sinema rolünü başarıyla oynayabilir. Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nü bitirmiş, Devlet Tiyatrosu’nda roller oynamıştır. İyi olan oyuncular rollerini çıkıp oynar. Üstelik oynadıkları dizi filmlerin geneli ile ilgili bir eleştiri yapıldığında dahi selama çıkıp alkışlarını almasını bilirler. Yok eğer oyundan sonra eleştirilere cevap verirlerse, yani savunmaya geçtikçe oyuncu inşa ettiği rolünü savunur hale gelmiş olur ki bu durum pek anlaşılır bir durum değildir. Kısaca diziyle ilgili olarak alınan negatif eleştiriler de olsa normal karşılamaları gerekir kanımca.
Hepimiz biliyoruz ki, son dönem tv dizilerinin pek çoğunda aile ilişkilerini zedeleyen sahneler pek moda. Oysa ki aile her yerde kutsaldır ve onun korunması gerekir. Üstelik çoluk çocuğun uyanık olduğu bir saatte yayınlanan bir programın da o televizyon kanalı tarafından yayına verilmeden önce iyi irdelenmesi gerekirdi. Avrupa Yayın Birliği’ne bağlı pek çok televizyon (BBC dahil) bu tür sahnelerin olduğu dizileri 24’den sonra yayınlamaktadır.
Son cümle, yani sadece oyuncu olduğunuz bir diziyi neden bu derece hararetle savunursunuz anlamış değilim. Yani politik tiyatro, politik sinema, bağımsız sanat yapıyorsanız anlarım. Ben oyuncu olarak bu diziden bana bölüm başı 5 bin TL bile verseler oynamazdım doğrusu. Bu dizinin daha sinopsisinden ne olduğu çok belli çünkü.