MFÖ’nün Bodrum hakkında bir şarkısı vardı, “Hatıralarımızın üzerine beton döktüler” diye. Biz de onun üzerine Bodrum’un uzak koylarından biri olan Gümüşlük’e gittik, hatıralarımızı orada...

MFÖ’nün Bodrum hakkında bir şarkısı vardı, “Hatıralarımızın üzerine beton döktüler” diye. Biz de onun üzerine Bodrum’un uzak koylarından biri olan Gümüşlük’e gittik, hatıralarımızı orada biriktirmeye başladık. Gümüşlük sevimli ve bakir bir koydur. Bir yabancı bana “Gümüşlük’ün farkı öteki koyları gezdikten sonra anlaşılıyor” dediydi. Çünkü öteki koylarda otelleşme var, betonlaşma var. Gümüşlük’e günübirliğe gelenler balık lokantalarına gider, takı standlarından alışveriş yapar. Şimdi duyduk ki Gümüşlük’teki hatıralarımızın üzerinden de asfalt geçecekmiş. Dediklerine göre, kıyıdan yol geçerse köylülerin arazileri yolun arkasında kalacağından imara açılacakmış.

Şimdi buna “Gümüşlük de gidiyor, doğa katilleri” filan diye bağırıp çağırmanın pek anlamı yok. Ortada şahane bir koy var. Bir yandan köylüler para kazanmak istiyor, bir yandan dışardan gelen birtakım zengin adamlar parasını oraya yatırım yaparak değerlendirmek istiyor. Bir yandan da o koyda tatilini geçirmek isteyenler var ama bu haliyle yatak sayısı yetersiz.

Bir defa Türkiye’nin sermaye birikimine ihtiyacı var. Kapitalizmde kalkınma böyle oluyor ve şu anda kapitalist kalkınma dışında bir alternatif yok. Yok ama her yiğidin de bir yoğurt yiyişi var. Ne var ki biz Türk sosyalistleri bu yoğurdu nasıl yiyeceğimizi bilmiyoruz. Herhalde ilkemiz sermaye birikimi gerçeğini kabul etmek, rantların bunun en önemli kaynaklarından biri olduğunu da kabul etmek ama bu süreçleri halkı koruyarak yapmaya çalışmak. İşte turizm bunun bir örneği. Var mı bizim bir turizm politikamız? Otelleşme ve yatak sayısı maksimizasyonundan başka bir şey bilmeyen mevcut politikalara karşı bir alternatifimiz var mı? Gümüşlük gibi koyları korumaya çalışırken koyun korunması ve buraya yönelik çıkarlar arasında nasıl bir denge kuracağız, kimleri nasıl kollayacağız? Bir fikri olan var mı?

İşte yüzünü topluma dönmek biraz da böyle bir şey. Turizm bölgelerini tanıyacaksın, çıkar çatışmalarını öğreneceksin, çözümlerini üreteceksin. Öyle kolay iş de değildir hani. Hiç değildir. Mesela Gümüşlükte kıyıya yol yapılmasını yasaklarsan köylüler ayağa kalkar. Çünkü Gümüşlük koyunun güzellikleri filan gibi dertleri yok, arazilerinin daha çok para getirmesinin peşindeler. Ortalıkta cepleri para dolu birtakım adamlar dolaşıyor, Gümüşlükte alabildikleri her yeri almaya çalışıyorlar. Kimbilir onlar neyin peşinde?

Belki Yunan adaları bir model olabilir. Bir kısım Yunan adasının bekaretinin korunabildiğini görüyoruz. Acaba Yunanistan bunu nasıl sağlamış? Bir fikrimiz var mı?

Dünya turizmi ne yönde gelişiyor? Her yıl milyonlarca insan daha turizme katıldıkça dünyanın güzellikleri nasıl korunacak, Türkiye bunun içinde nasıl yer alacak? Bu konularda bir fikrimiz var mı?

Say say bitmez.

Gerçekten çok merak ediyorum, Türk sosyalistleri olarak Gümüşlük’ü bir örnek olay olarak alıp çözüm geliştirmeye çalışsak ne olur acaba? Sosyalistlerin Gümüşlük’ü sanal kurtarma operasyonu tartışmalarının hepimizi hayretlere düşürecek boyutlar kazanacağına eminim.