İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu’nun dört üyesi Prof. Dr. Metin Sözen, Prof. Dr. İskender Pala, Nuri...

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu’nun dört üyesi Prof. Dr. Metin Sözen, Prof. Dr. İskender Pala, Nuri M. Çolakoğlu ve Gürhan Ertür ortak bir basın duyurusu yayınlayarak İstanbul 2010 Yürütme Kurulu Üyeliği’nden istifa ettiklerini açıkladı.
Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi yinelemek istiyorum. İstanbul bir ülkedir, onun için kültür başkenti olması ona bir değer katmaz. Sadece ayak bağı olur. Çünkü İstanbul’un her metrekaresi zaten kültür hazinesi. İstanbul’u kim önerdi bilmiyorum ama, kalkınmada öncelikli şehirlerimizden birini Avrupa Kültür Başkenti olarak önerirsin olur biterdi en baştan.
Her neyse, şurda 2010’a sayılı günler kalmış ve ortalıkta hiçbir somut açılım yok. Üstüne üstlük istifalar peşi sıra geliyor. Ayrıca bu istifalar gelmeden birkaç hafta önce neden ağızlara sakız edildi o da muamma. Bir mesaj mı verildi ya da pazarlık mı yapıldı? Bir hayli düşündürücü. 2010 olayını, “çok mu abarttık” ile “pastadan pay mı kapışılıyor” soruları arasında gidip geliyoruz kısacası.
Dünyalar güzeli İstanbul ile birlikte, 2010’da kültür başkenti olacak Almanya’nın Ruhr bölgesi ve Macaristan’ın Peç kenti de var.
Ruhr, kömür tozlu çehresinden sıyrılıp kültür metropolü olma yolunda hızla ilerliyor. Ruhr 2010 ekibi canla başla çalışıyor. Bir limited şirket olarak kurulmuş Ruhr 2010 komisyonu. Initiativekreis Ruhrgebiet, Regionalverband Ruhrgebiet, Kuzey Ren Vestfalya eyaleti ve Essen Belediyesi de şirketin ortakları. Ancak içerikten Ruhr 2010 ekibi sorumlu. Ekibin başında Fritz Pleitgen ve Oliver Schyett var. Ekibin diğer dört lideri Aslı Sevindim, Prof. Dieter Gorny, Prof. Karl Heinz Petzinka, Steven Sloane. Komisyon çalışmalarını ‘Kültürlerin Kenti’, ‘Yaratıcılığın Kenti’, ‘Olanakların Kenti’ ve ‘Sanatların Kenti’ olmak üzere dört ana tema altında sürdürüyor. Biz ise bu çalışmaları çok genelleştirmiş ve başlıkları Ateş, Hava, Su, Toprak olarak belirlemişiz.
Ruhr 2010 komisyonunun eline, şu ana kadar 1.300 proje geçmiş. Sanat ve ekonominin birbirinden beslendiğine dikkat çekiyor. Göç kültürünün ve bu kültürün yaratıcı güçlerinin izini silmek yerine sürmek istiyorlar. Biz İstanbul ise bu benzerliği görmezden geliyoruz.
Sivil inisiyatif çok önemli Ruhr halkı için. Halkı, kültür başkentliği fikrinin içine çekebilmek için büyük çapta etkinlikler gerçekleştirmeyi tasarlıyor. Örneğin, Ruhr bölgesini bir uçtan diğer uca yatay kesen, bölgenin atardamarı (Ortaçağ’da tuz ticareti yolu olarak kullanılan) A40 No’lu otoban 2010 yılı içinde bir gün boyunca trafiğe kapatılacak.
Amaç, ayrı kültürlerden insanların kendilerine özgü gelenekleriyle otobanda buluşmaları. Bizim bu türde trafiğe kapamaları her hafta düzenli olarak yaptığımızı duysalar herhalde küçük dillerini yutarlardı.
Ruhr 2010’un çarpıcı projelerinden biriyle; ‘Her çocuğa bir enstrüman’ projesiyle de çocukların ilgisini yakalamaya çalışıyor. Bu proje İstanbul’da da yapılabilseydi keşke dedim ve ilkokul yıllarım aklıma geldi birden. Flüt ve mandolinden başka enstrüman dağıtılmaz herhalde böyle bir durumda çocuklara. Çalacakları parça da “Bekçisiyiz Cumhuriyetin….” olacaktır diye düşünmekteyim.
Son olarak söylemek isterim ki, istifa eden Yürütme Kurulu’nun dört üyesi Prof. Dr. Metin Sözen, Prof. Dr. İskender Pala, Nuri M. Çolakoğlu ve Gürhan Ertür sessizliklerini korurlarsa, projeyi sahiplenmedikleri, yüzüstü bıraktıkları gibi bir anlam çıkma ihtimali hep var olacaktır. Çünkü böyle tepe noktalardaki üyeler, diğer Avrupa Kültür Başkentlerindeki kültürel proje hazırlıkları bu noktaya geldiğinde asla istifa etmemişlerdir ve etmezler. Çünkü Batı Kültürü bunu gerektirir; “Başladığın işi bitir.”