Bizler, felaketlerin seyircileri...
Petrol 120 dolara dayandı, nereye gideceği de belli değil. Çok değil, daha geçen sene 100 dolardan bahsedenlere uçmuş diyorlardı uzmanlar. Tahmin ufku...
Petrol 120 dolara dayandı, nereye gideceği de belli değil. Çok değil, daha geçen sene 100 dolardan bahsedenlere uçmuş diyorlardı uzmanlar. Tahmin ufku her konuda daralmaya başladı (Ne ilginç değil mi, istatistik veriler çoğalıyor ama tahmin ufku daralıyor). Gıda fiyatları da bildiğiniz gibi tırmanıyor ve sessiz tsunami tabir edilen gıda krizinin geçici olmadığı söyleniyor, artık ucuz gıda yok deniyor.
Peki ne oldu iyimser tahminlere? Bu dünya çok daha fazla nüfusu kaldırır deniyordu. Doğrudur, bir yanıyla ABD ve Avrupa sağlığa zararlı ölçüde gıda tüketmeyi azaltsa bir ferahlık yaratır ama öte yandan Çin ve Hindistan nüfusunun yüzde 20’den azının geliri biraz yükselince ortalık karıştı, enerji ve gıda fiyatları tavanı deldi.
Dediğim gibi tahmin ufku daraldı. Teorik olarak bakılırsa (burada teori tarihe bakarak öngörüde bulunma çabasına deniyor) insanlık başının çok sıkıştığı dönemlerde bilim ve teknolojide radikal atılımlar yaparak işin içinden çıkıyor. Buradan hareketle birçok bilimci 5-10 sene içinde bu sorunların aşılacağını söylüyor. Biyoteknolojideki gelişmelerle yeni gıda türleri çıkacağını söyleyenler var, petrolün yerini hidrojenin alacağını söyleyenler var, ne olacağını bilemeyiz ama bilim ve teknoloji bu sorunu bir şekilde aşacak diyenler var. Bence öyle bir noktadayız ki Rıdvan Dilmen’in bu haftaki derbi için söyledikleri geçerli. Dilmen “Şanslar eşit, kim ne tahminde bulunursa sallamış olur” diyor. Dünyanın geleceği konusunda da durum aynen bu. Kendi içinde mantığı olan birçok senaryo üretilebilir, hatta bunlardan biri tutabilir de. Ne var ki bu, şu anda kim ne söylerse sallıyor gerçeğini değiştirmez.
Sosyalistler mi dediniz? Onların da var bir ütopyası. Dünya kaynaklarının insanlığın ihtiyaçları doğrultusunda kullanıldığı bir dünya düzeni. Böyle bir düzende enerji ve gıda sorunu çok daha sağlıklı ve köklü bir biçimde çözülür bence… de böyle bir düzen çok uzak bir ihtimal şu anda. Hem zaman olarak hem de gerçekleşme şansı olarak. Uzun lafın kısası dünyanın yoksullarını yeni cehennem ateşleri bekliyor, gerisi hikâye.
Peki ne oldu iyimser tahminlere? Bu dünya çok daha fazla nüfusu kaldırır deniyordu. Doğrudur, bir yanıyla ABD ve Avrupa sağlığa zararlı ölçüde gıda tüketmeyi azaltsa bir ferahlık yaratır ama öte yandan Çin ve Hindistan nüfusunun yüzde 20’den azının geliri biraz yükselince ortalık karıştı, enerji ve gıda fiyatları tavanı deldi.
Dediğim gibi tahmin ufku daraldı. Teorik olarak bakılırsa (burada teori tarihe bakarak öngörüde bulunma çabasına deniyor) insanlık başının çok sıkıştığı dönemlerde bilim ve teknolojide radikal atılımlar yaparak işin içinden çıkıyor. Buradan hareketle birçok bilimci 5-10 sene içinde bu sorunların aşılacağını söylüyor. Biyoteknolojideki gelişmelerle yeni gıda türleri çıkacağını söyleyenler var, petrolün yerini hidrojenin alacağını söyleyenler var, ne olacağını bilemeyiz ama bilim ve teknoloji bu sorunu bir şekilde aşacak diyenler var. Bence öyle bir noktadayız ki Rıdvan Dilmen’in bu haftaki derbi için söyledikleri geçerli. Dilmen “Şanslar eşit, kim ne tahminde bulunursa sallamış olur” diyor. Dünyanın geleceği konusunda da durum aynen bu. Kendi içinde mantığı olan birçok senaryo üretilebilir, hatta bunlardan biri tutabilir de. Ne var ki bu, şu anda kim ne söylerse sallıyor gerçeğini değiştirmez.
Sosyalistler mi dediniz? Onların da var bir ütopyası. Dünya kaynaklarının insanlığın ihtiyaçları doğrultusunda kullanıldığı bir dünya düzeni. Böyle bir düzende enerji ve gıda sorunu çok daha sağlıklı ve köklü bir biçimde çözülür bence… de böyle bir düzen çok uzak bir ihtimal şu anda. Hem zaman olarak hem de gerçekleşme şansı olarak. Uzun lafın kısası dünyanın yoksullarını yeni cehennem ateşleri bekliyor, gerisi hikâye.