"Kültür" ve "Turizm" asla bir arada bulunmaması gereken iki olgudur. 'Turizm sanayidir, kültür büyük ölçüde sanattır. Turizm yatırımcılıktır,...

"Kültür" ve "Turizm" asla bir arada bulunmaması gereken iki olgudur. 'Turizm sanayidir, kültür büyük ölçüde sanattır. Turizm yatırımcılıktır, kültür yaratıcılıktır: Hal böyleyken iki bakanlığın yıllardır çeşitli kesintilere uğramış olsa da tek bir bakanlık olarak yaşam bulmaları zıtlık oluşturmaktadır. Kültür Bakanlığı'nın Turizm Bakanlığı ile birleştirilmesi, 12 Eylül askeri darbesinden sonra kurulan hükümetlere aittir. Hangi öneriyle Kültür Bakanlığı ile Turizm Bakanlığı birleşti bilmiyoruz. Ve elbette hangi gerekçe ile?

Bu birleşik bakanlığın ne gibi bir faydası olabilir diye epeydir düşünmüyor değilim. Yanlış anlaşılmasın: Hükümet içerisinde iki ayrı bakanlığın, ortak birtakım konularda işbirliği yapmalarından daha doğal bir şey olamaz. Kültür turizminin oluşturulması konusunda, Turizm Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı, ortak bir çalışma sürdürebilir. Ama, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkentliği gibi bir sürecin içerisinden geçerken böyle bir alanda ortak ilgilerinin bulunması, bu iki bakanlığın, ekonomik tedbir gerekçesiyle de olsa, birleştirilmesini gerektirmez.

Çünkü bir ülkenin kültürünün, bir turistik meta gibi pazarlanabileceği türünden bir yaklaşım asla kabul edilemez. Hatta bu durumu; bir ülkenin kültür mirasının, müzeler ve tarihsel kalıntılardan ibaret olduğunu zannetmek! Kültürü, sadece paraya tahvil edilebilecek turistik ticaret eşyasına indirgemek! 'Kültür Turizmi' ile Kültür'ü bir ve aynı şey olarak görmek! Kabul edilemez önermelerdir. Eğer 2010'a ve dolayısıyla kültüre böyle yaklaşırsak, Kültür; kısa vadede ihmale uğrar, uzun sürede turizme meze olur. Örneğin daha üç gün önce Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, gazetecilere verdiği bir beyanatta, İstanbul'u, Avrupa Kültür Başkenti olacağı 2010'a en iyi biçimde hazırlamanın gayreti içinde olduklarını söyledi. Günay, "2010'dan önce yepyeni bir AKM'ye kavuşma imkanı maddi açıdan zor görünüyor. Bir onarım projesi çerçevesinde çalışmalar yürütülüyor. Bu yıl sahneler kapanıp gösteriler bittikten sonra AKM'yi ciddi biçimde bakıma alacağız.

2010'a kadar ihtiyaçlarımıza cevap verebilecek hale getireceğiz. 2010'dan sonra yeni bir düzeltme gerekiyorsa oturup bunu komisyonda konuşacağız" derken, hem bu mekânın hem de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi gibi mekânlar üzerinde üretilen projelerin, hâlâ belirsiz olduğu ya da yapılandırılamadığı gerçeğini de dillendiriyordu. Sayın Bakan'ın bu açıklamasından sonra, Yeni AKM Projesi ve Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin akıbeti konusunda, ekonomiye takıldığı izlenimi de uyanmıyor değil. Öte yandan Taksim, Harbiye, Talimhane ve Beyoğlu, bölgesinin, kongre vadisi tanımına uygun biçimde, 2010 için merkez bölge düşünülüyor çıkarsamasında da bulunabiliriz. Ama kültür başkentliğine sadece bina ve binaların konforu üzerinden bakarsak, ya da sadece şehre gelecek-gezecek turistlerin katkı sağlayacak otellere yakınlığını öngören projeler üretirsek, kültür üvey evlat kalacaktır.

Kültür Bakanlığı'nın Turizm Bakanlığı'ndan ayrılması konusu bu yazıdan sonra gündeme gelir mi bilemem, ancak 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra AKP iktidar olduğunda, o süreçte Başbakan olan Abdullah Gül'ün ilk hükümette, Doç. Dr. Hüseyin Çelik'i Kültür Bakanlığı'na getirdiği hatırlardadır. Ama, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt'ten milletvekili seçilerek TBMM'ye girmesinden ve başbakan olmasından sonra, Hüseyin Çelik, Milli Eğitim Bakanlığı'na, Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu da Kültür Bakanlığı'na getirilmişti. Ve daha sonra, Kültür Bakanlığı ile Turizm Bakanlığı'nın birleştirilmesiyle ilgili taslak TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmişti. Gerçekten, tasarruf sağlamak için bakanlıklar arasında bir birleşme öngörülecekse o zaman, Kültür Bakanlığı'nın, Turizm Bakanlığı ile değil, tıpkı, güvenoyu alamayan 1977 Ecevit hükümetinde olduğu gibi, Milli Eğitim Bakanlığı ile birleştirilmesi, niçin söz konusu olmasın? Bir ülkenin kültürünün, o ülkenin milli eğitimiyle olan ilişkileri, herhalde turizmiyle olan ilişkilerinden çok daha önemlidir. Kültürün, eğitimle iç içe olma fikri, bakanlık açısından da olsa, sizce de daha kabul edilebilir değil mi?