Bu kültüre ‘Fransız kalmayın’

Fransız Kültür Merkezi’nin düzenlediği 2. XXF Very Very French Festivali devam ederken kurumun Kültürel Etkinlikler Sorumlusu Ekim Öztürk ile etkinliği konuştuk

 

BARIŞ AKPOLAT  barisakpolat@gmail.com

*XXF’in ikincisi yapılıyor. Bu yıl daha fazla duyulmasının sebebi nedir sizce?

Geçen yıl bilinirliliği çok değildi ve konserlerin XXF’e ait olduğunun anlaşılması için festivalin devamlılığa ihtiyacı vardı. Bu yıl iletişim çalışmalarımız da iyi. Müzik türü kısıtlamamız yok. Aktüel olan hip hop, DJ, dünya müziği ve pop gibi müzikleri radarımıza alarak çeşitli kitlelere hitap etmek istiyoruz ve bu yüzden farklı mekânlarla çalışıyoruz. Kendi mekânımız için de işbirliği çok önemli. Yerli kurumlarla yapmaya çalışıyoruz. Bu yıl kimliğimiz biraz daha oturdu.

*Bu yıl 7 grup altı gece çalıyor. Grupları hazırlarken belli bir konsepte bağlı oluyor musunuz yoksa Fransız olmaları yeterli mi?
Ana çizgimiz mümkün olduğunca Türkiye’ye daha önce gelmemiş grupları getirmek ve Fransa’nın taze müzik sahnesini buraya taşımaktı. İstanbul’a daha önce gelen tek grup Forabandit oldu ama onlar da yeni albüm yayınladılar. Fakat tarz sınırlamamız yok.

*Kriterler belli ama gruplara siz mi karar veriyorsunuz?
Grupların mekânlar tarafından da benimsenmesi için mekânlarla birlikte karar veriyoruz. Hatta finansal olarak da ortak çalışıyoruz. Onlara pek çok grubu kapsayan listeler yollayıp hangi grupların o mekânda çıkmasını istediklerini sorduk ve fikirlerini aldık. Onlar müzik ve izleyici kitlesi konusunda uzmanlar neticede.

*Fransız müziği geçmişten bugüne dünya çapında müziği yönlendirmiş bir kültür. Bu geleneği buraya daha da fazla tanıtmayı amaçlayan bir misyonu var mı bu etkinliğin?
Yeni jenerasyona tanıtılması esas amacımız. Merkez işin içinde olmadığı zamanlarda da Fransız gruplar geliyor fakat artık daha fazla talep var. Mesela Zaza Fournier fazlasıyla seviliyor ve pek istemese de Edith Piaf’la karşılaştırılıyor. Fransa’da büyük bir üretim var. Geçmişi ve şu anki müzik sisteminden dolayı çok güçlü.

*Etkileşimden bahsediyoruz. Fransa’da da Türkiye müziğini tanıtmayı amaçlayan bir etkinlik düşünülüyor mu?
Bizim böyle bir misyonumuz yok ama Türkiye yurtdışında kendi enstitülerini kurarak tanıtım yapmaya başladı Türkiye. İlk Türk Kültür Merkezi 2009’da Saray Bosna’da açılmıştı, Paris, Londra ve Berlin’de açılması planlanıyor sanırım. Fransa için de yine Türklerin XXF’e benzer bir etkinliğe ön ayak olmaları gerek.

*Son birkaç yılda İstanbul’da Gezi Direnişi gibi büyük olaylar yaşadık. Siz de Fransız Devleti’ni temsil ediyorsunuz. Fransa, etkinliği riskli buldu mu hiç?
Perspektifimizi etkileyecek kadar bir tedirginliğimiz yok. Gezi’de iki hafta kapalı kaldık. Merkezdeyiz neticede ama şu anda yakın çevrede yaşanan olaylara rağmen çalışma usulümüz veya yaklaşımımızda bir değişiklik yok.

*Çoğu yabancı sanatçı ve grup için Yunanistan’dan sonrası Ortadoğu sayılır yani risk bölgesidir. Normalde 3 liraya gelecekken 6 lira isterler. Bu sizin etkinliğiniz için de geçerli bir bakış mı?
Fransız Kültür Merkezi Türkiye’nin Güneydoğu’sunda olsaydı bir yıl önceye kadar riskli sayılmazken bugün sayılır ama kapanmazdı. Ama İstanbul için hiçbir tedirginlik yok.