Yıllar önce Erzurum Devlet Tiyatroları kadrosundayken töreyi kadın olgusu üzerinden anlatan kürtçe bir oyun yazıp repertuvara...

Yıllar önce Erzurum Devlet Tiyatroları kadrosundayken töreyi kadın olgusu üzerinden anlatan kürtçe bir oyun yazıp repertuvara sunmak üzereyken istifaya zorlanan oyuncu-şarkıcı Rojin Ülker'in "Bir gün DT’nda Kürtçe oyun oynayabileceğimizi düşünüyordum" sözü gerçeğe dönüşmek üzere.
Son açılımların ürünü olan konu, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin’in Kürtçe oyun sahnelemek isteyen özel grupların 12 bölgede 44 sahnelerini kullanabileceğini açıklamasıyla resmiyet kazandı. Bu demek oluyor ki yerel yönetimler, ellerindeki kültür fonlarıyla Kürtçe ya da başka dilde oyun oynamak isteyen sanatçılara imkân sağlayabilecek ve bu eserler de Devlet Tiyatrolarının tüm sahnelerinde oynanabilecek. Bu arada Kültür Bakanlığı'na bağlı Güzel Sanatlar Müdürlüğü yetkilileri de yerel yönetimlerin, derneklerin, vakıfların ve özel tiyatroların projelerine yapılacak yardımlara ilişkin yönetmeliğin, Kürtçe tiyatro konusunda bir yasak getirmediğini belirtiyorlar.
Ayrıca Kültür Bakanı Ertuğrul Günay da Devlet Tiyatrolarında kürtçe oyunlar sergilenmesine olumlu bakıyor, "Kürtçe türkü söyleniyorsa, oyun da olabilir" diyor. Kültür Bakanlığının bizzat kürtçe bilen personel istihdamına yönelmesi de son günlerin Kürtçe açılım dosyasının gerçekliğine dair güçlü bir katkı sağlayacağa benziyor.
Tiyatro konusunda öncelikle hedeflenen değişim, Kürtçe dilli oyunların sahnelenmesine fırsat tanımak olarak karşımıza çıkıyorsa da, konunun bir de edebi zeminde karşılık bulması gerekir ki o da çeşitli platformlarda tartışılıyor ve tartışılmalıdır.
Örneğin; Tiyatro Avesta’nın, Kürt aydını Musa Anter'in hayatından yola çıkarak Cihan ?an aracılığıyla yazdığı, "Araf / İki Ülke Arasında" adlı Kürtçe yapıtının oyuncusu Aydın Orak'ın, geçen yıl Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde yönettiğim bir panelde, ?ehir Tiyatroları Genel Sanat yönetmeni Orhan Alkaya'ya sorduğu "İstanbul ?ehir tiyatroları neden kürtçe oyun sahnelemiyor ?" sorusuna, Orhan Alkaya'nın "Kürtçe repertuvarın oluşması için önce kürtçe tiyatro yapıtlarının yazılması gerekli" sözü, tam da bu noktada çokca tartışılacağa benziyor. Ancak unutulmamalı ki bu istek zamanla karşılık bulmaya başlayacaktır. ?öyle ki, Devlet ve şehir tiyatroları, nitelikli kürtçe oyun yazım atölyeleri oluşturarak ve bu alanda nitelikli eserlerin oluşturulmasına ön ayak olarak desteklerini gösterebilirler. Kürtçe yazan yazarlar da dramaturg olarak kadroya alınabilirler.
Örneğin Kürtçe ilk tiyatro teksti olarak kabul edilen ''Memê Alan'' 1918’de Ebdurrehim REHMİ'nin yazdığı oyundur. Ayrıca, 1946 da İran Kürtlerinin oynadığı ''Dayîka Niştiman'' Müzikal ve dört parçayı anlatan bu oyundan başka, Kürtçe tiyatro dramaturjisinde, Çirokbêj, vebêj ve dengbêj’lerin yüzyıllardır süren sözlü edebiyatlarındaki zengin teatral motifleri günümüz Kürt Tiyatrosu Edebiyatı’nda kullanılabilir. Her yörede, her köyde bu tür motiflere rastlamak mümkündür. Kürt sanatçıların ve yazarların bu aşamada, Kürt masallarındaki teatralliği, karakterleri, mimikleri, olay örgülerindeki zenginlikleri texte (metne) dökme vaktidir. Umudumuz ve desteğimiz; Devlet ya da ?ehir Tiyatroları ya da yerel yönetimler derhal bir Kürtçe oyun yazma yarışmasına girişirler ve Kürtçe oyun oynayabilme mutluluğuna, “kendi edebiyat örnekleriyle, kendi dilinde oynandı” diye haberler yaparız biz de.