ingilizlerin kendi ölçü birimleri var ya, hani beysbol konulu filmlerden biliyoruz, yarda, eykır, inç, paund feşmekân. Aslında sadece...

ingilizlerin kendi ölçü birimleri var ya, hani beysbol konulu filmlerden biliyoruz, yarda, eykır, inç, paund feşmekân. Aslında sadece ingilizlerin değil biz dahil her memleketin kendine özgü ölçekleri var. Mesela, desimetre, metre, kilometre bize uzaktır. Geçen gün TEMA’nın yeni projesinde de gördüm. 10 futbol sahası büyüklüğünde orman alanı yapacaklarmış, çat diye gözümde canlanıyor ormanın ihtişamı, hektara, dekara lüzum yok. Veyahut zamansal ölçü 2007 değildir bizim orada, dolar o yıl şu paraydı diyeceksin ekonomik gelişmeyi anlatmak için. Kaldı ki en iyi zaman ölçütü sigara uzunluğudur, dur oğlum sigaram bitsin gidersizden daha net bir zaman anlatımı yoktur.
Demir ağlarla donatmak ayrı bir ölçekti bir zamanlar. Geçen beş yılda ise karayolu taşımacılığı en büyük seçim propagandası oldu. Bu yollara trilyonlar harcandı. Karayolu bencildir, çevre düşmanıdır, ağır metallerin biriktiği yerdir, paraları çarçur etmenin en güzel yoludur, adı gibi kendi de karadır. Demiryolları komünist olmakla suçlandı yıllarca. Şimdi Ankara-Eskişehir hızlı tren hattı açılıyor. Açılınca ne olacak? Başbakanımız pek gururluydu. Sağcıların kendi hayalleri yoktur. Ancak başkalarınca kurulmuş hayallerin peşinden gidebilirler. O da Abdulhamid’in Hicaz demiryolu projesine atıfta bulundu. Başbakanımız bir sultan kadar mutluydu o gün.
Kıta’nın batısında, güneyinde ve kuzeyinde her yer demiryolları, metrolar, tramvaylar ile birbirine bağlıdır. Eski doğu bloğu ülkelerine doğru gittikçe trenler eskimeye ama daha da dakikleşmeye başlar. Londra’dan yola çıkıp Yunanistan sınırına kadar toplu taşıma araçları ile hiç sıkıntı duymadan gideceğiniz yere varabilirsiniz. Seyahatinizi bir ay önceden planlayabilir, biletlerinizi internetten alabilirsiniz. Yorulmadan, insan gibi. ikinci mevki ile birinci mevki arasında fark vagonların daha boş olmasıdır. Birinci mevki belki hasta ya da yaşlı iseniz gerekli olabilir çünkü. Anlayış budur.
Aynı yolculuk Ankara-Eskişehir arasında mümkün müdür? Keçiören’de, Çayyolu’nda oturan birisi valizini eline alıp bir kış günü Eskişehir’de halasını ziyarete gidebilir mi? HAYIR.
Önce ağır valizinle evinden çıkarsın, delik deşik kaldırımlarda, karın buzun arasında düşe kalka bir otobüs ya da dolmuş durağına gelirsin. Ellerin buz kesmiştir, donuna kadar ıslanmışsındır, dolmuş dolmadan kalkmaz, ya beklersin ya da ayakta ve şoförün insafında kellen koltuğunda zor yer bulursun, belki de binemezsin çünkü çoğunlukla şoför valizini almak istemez. Otobüs kartlıdır ama bu kartları satan yer yoktur. Kartın olsa bile otobüs saatlidir ama asla saatinde gelmez, gelse bile sen bu saatleri bilemezsin çünkü duraklarda reklamdan başka hiçbir bilgi bulunmaz. Otobüs gar yakınlarından geçmez, dolmuş durmaz, yürüye yürüye tren garına varırsın. Tren saatinde gelmez, sen saatinde varamazsın oldu da buluşsanız bile, tren gelse binsen bile, Eskişehir’e gitsen bile birisi seni karşılamazsa çekeceğin çile aynıdır. O zaman başbakanımız neden mutlu olmuştur. Çünkü sayın büyüklerimiz senin benim gibi yolculuk etmezler, onlar makam arabaları ile konutlarından alınıp garın önüne kadar giderler, kırmızı halıda ayakları çamur olmadan yürürler, eşyalarını başkaları taşır, birinci mevkide ikinci mevkide olmayan her şey vardır. indikleri yerde de makam arabaları beklemektedir.
Onların makam arabaları vardır, onlarla yatar kalkarlar.
Buna tren yolculuğu falan denmez. Ankara ya da istanbul ya da izmir hızlı trenle birbirine bağlansa, bu hat değil Yozgat’a, Mekke’ye hatta Ay’a uzansa bile yine bir şey olmaz. Kent içi ulaşım toplumsallaşmadıkça demiryolu ağı işe yaramaz. Makam arabaları var oldukça ulaşım sorunu çözülemez. Demiryollarının komünist olduğu doğrudur ama rayları değil yarattığı hayat komünisttir. AKP’nin yaptığı demiryolları ve trenler tam da bu nedenle göstermeliktir belki komünist olmakla itham edilmekten korktukları için böyle yapmışlardır ya da bunu bile düşünüp, planlayıp, hayal edecek ve korkacak durumda değillerdir.