Sinemacılar Haliç’te bir ‘sinema serbest platformu’ istiyor. Gemi Mühendisleri Odası ise Tersanelere sahip çıkarak imza kampanyası...

Sinemacılar Haliç’te bir ‘sinema serbest platformu’ istiyor. Gemi Mühendisleri Odası ise Tersanelere sahip çıkarak imza kampanyası başlatıyor. Sinemacılarla gemi mühendislerinin karşı karşıya geleceği  muhakkak. Aslında çözüm, sinemacılar için şehir dışında geniş bir araziye platform kurmak. Asıl sorun ise, niçin bir sinema platformu için, tersanelerin bulunduğu bölge isteniyor...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Sofrası’nda yaklaşık bir ay önce sinema yönetmenleri, yapımcı, senarist ve oyuncuları ile öğle yemeğinde bir araya gelmişti. Basına kapalı gerçekleşen öğle yemeği, yaklaşık 1 saat 45 dakika sürmüş ve yönetmenler Sinan Çetin, Erden Kıral, Yücel Çakmaklı, yapımcı Türker İnanoğlu, senarist Gani Müjde ve oyuncular, Şener Şen, Lale Mansur ve Zuhal Olcay katılmışlardı. Yemekten sonra yapılan açıklamalarda; Gani Müjde, “Türk sinemasının sorunları üzerinde durduklarını, gündemden uzak, sinemanın sorunlarını konuştuklarını. Ağırlıklı olarak yasalar ve korsanla mücadelenin görüşüldüğünü” belirtmişti. Yönetmen Sinan Çetin ise, “İstanbul’un dünya sinemasının en önemli merkezlerinden biri olabileceğini, Haliç bölgesinde ‘sinema serbest platformu’ kurulmasını, buraya gelecek yabancılardan vergi alınmamasını” cumhurbaşkanından istediklerini belirtmişti.
Aradan bir ay geçti ve gelişmeler üzerine bu kez TMMOB Gemi Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu adına R. Tansel Timur önceki gün bir basın açıklaması yaptı.
Camialtı Tersanesi’nin sinema platosuna dönüştürülmesi için bir çalışma başlatılmış olduğunu; işlemlerin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca yürütüldüğünü bildiklerini belirttikten sonra da, şu açıklamayı yaptı:
“Bu girişim, Camialtı Tersanesi ve diğer tersaneler ile ilgili olarak yakın geçmişte alınmış her ‘karar’ın, gerek tarihi gerekse ekonomik ve stratejik açıdan ülkemiz için bu kadar önem taşıyan bir konuda, hâlâ bütünlüklü bir strateji geliştirilememiş olduğunu; dünya endüstriyel arkeolojik mirası olarak kesinlikle korunması gereken bölgenin, basit bir ‘kent arsası’ olarak değerlendirilmeye çalışıldığını göstermesi açısından son derece üzücüdür. Camialtı Tersanesi, İstanbul’un fethinin hemen ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmaya başlanan Tersane-i Âmire’nin bir parçasını oluşturmakta olup; kuruluşundan bu yana 6 asırdır gemi yapım faaliyeti yürütülen; bu özelliği ile de dünya üzerinde başka örneği olmayan bir sanayi işletmesidir. Ülkemizde mühendislik eğitiminin başlangıcı kabul edilen ve günümüz İstanbul Teknik Üniversitesi’nin temeli olan Mühendishane-i Bahri-i Hümayun da Tersane-i Âmire’nin içinde yer almaktadır. Tarihi süreç içinde pek çok tahribata uğramasına rağmen, bugün hâlâ bu tersaneden günümüze intikal eden önemli yapılar ve eserler de bulunmakta ve bunların koruma altına alınması, mevcut araç, gereç ve malzemelerin muhafazası, hayatî önem taşımaktadır. Öte yandan, İstanbul’un en önemli sorunlarından olan ulaşım konusunda büyük imkânlar sunan deniz ulaşımının geliştirilmesi için gerekli olan deniz taşıtlarının yapımında uzmanlaşmış olan Camialtı Tersanesi’nden bu alanda yararlanmanın düşünülmemesi de kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Tersane’nin gemi yapım faaliyetinin durdurularak, arazisinin ve üzerindeki varlıkların başka amaçlar için tahsis edilmesi; yalnızca büyük bir ekonomik değerin ve önemli bir istihdam potansiyelinin gözden çıkarılması anlamına gelmeyecek; aynı zamanda ve daha da önemli olarak, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti arifesinde, dünyanın en az 6 asırdır hâlâ üretimini sürdüren tek sanayi tesisinin, gemi yapım işlevini devam ettiren tek endüstriyel arkeolojik SİT’in yok edilmesi; gelecek kuşaklara aktarmamız gereken tarihsel mirasın ve manevi değerin heba edilmesi sonucunu da doğuracaktır.
“Yukarıda açıklanan nedenlerle, sözkonusu girişimin durdurularak; Camialtı Tersanesi’nin Taşkızak ve Haliç Tersaneleri ile birlikte ülkemizin ve İstanbul’un ihtiyacı olan gemilerin yapımını, bakım ve onarımını gerçekleştirmek üzere yeniden yapılandırılması için çalışmalara başlanması talebimizi iletmek üzere Odamızca bir imza kampanyası başlatılmıştır.”
Bu açıklama sonrası sinemacılarla gemi mühendislerinin karşı karşıya geleceği muhakkak. Aslında çözüm, sinemacılar için düşünülen sinema platformunun, şehir dışında geniş bir arazide kurulacak dev bir platformla çözülebileceği yönünde. Asıl sorun ise, “Niçin bir sinema platformu için, tersanelerin bulunduğu bölge isteniyor”. Sinemacıların bu isteklerini kamuoyuna çok iyi anlatması gerekir. Yoksa Sinan Çetin’in gündeme getirdiği bu öneriyle, sinema endüstrisinin kent dokusunda yer alan en değerli arazilere yerleşme ayrıcalığı mı var, anlamı çıkabilir. İmza için www.gmo.org.tr adresine girebilirsiniz.