Hazır yine gündem yolsuzluklara,rüşvete,rant kavgalarına,‘kim daha çok iş götürücü’,‘kim daha çok iş bitirici’,‘o daha çok yedi’,‘bu bana vermedi’ kavgasına yoğunlaşmışken,kavga demenin çok yüzeysel kalacağı-devlet içi krizin derinleşmesi,AKP’nin her geçen gün daha da atomize olması diyebileceğimiz- bir sürece ekonomik yönden daha yakından bakalım.

Öncelikle rant pastasının neden büyüdüğünü hatırlayalım:

Reel üretimin artmadığı,taşeronlaştırılan sanayi üretiminin dış gelişmeler boyunduruğunda sallandığı,ihracata yönlendirilen mevcut kaynakların tükenmeye doğru yüz tuttuğu,iç talepte vatandaşın alım gücünün giderek eridiği bir düzende geriye içe dönük inşaat veya müteahhitlik işleri kalmıştır. AKP sermaye birikiminin sürdürülmesinde üretimciliği değil,var olan üzerinden al-sat’ı cazip kılmıştır. Piyasalaşan kamusal hizmetler yeni kar kapıları olarak öne çıkarılırken,artık neredeyse özelleştirilecek KİT’in kalmamasıyla birlikte ibreler arazileriyle,otoyolları,köprüleri ve yaşam alanlarıyla kent rantlarını göstermiştir. “Parsel parsel” satışların altın dönemini sağlayan bu makro zemindir.

Hal böyle olunca bu altın dönemin öne çıkan aktörleri de bu zemine göre organize oldular. Sermayesi kamu arsaları-varlıkları olan ve sadece Başbakanlık Yüksek Denetim Kurulu’nun denetleyebildiği TOKİ,projeleştirilen satışlarda hem toplam geliri paylaştırıcı hem de ihaleyi düzenleyici ve dağıtıcı,aracılık rolünü üstlendi. 2002’de Türkiye Emlak Bankası AŞ’nin Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na dönüşmesiyle oluşan Emlak Konut,TOKİ’nin iştiraki olarak hızlı konut üretiminin ve buna bağlı karlılığın sağlanmasında ülkenin en büyük gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüştürüldü. Bunun yanında eski TOKİ başkanları (örn:Erdoğan Bayraktar- 61. Hükümet-istifa nedeni 17 Aralık yolsuzluk operasyonu),en büyük kentsel rantın döndüğü İstanbul’un Eski Büyükşehir Belediye Meclis Başkanvekilleri (İdris Güllüce/62. Hükümet) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın koltuğuna getirildi.

Kuşkusuz rantın,rant odaklı hale gelen ekonomik büyümenin ve bunun yanında sermaye-hükümet siyasi işbirliğinin de sürdürülebilirliği,ranta konu olacak alanların genişletilmesine bağlı. Yaklaşık 500.000 hektarlık ormanlık alanı ranta açan 2B Yasası,iç talebin yetmediği ölçüde talebi genişletmeye dönük Mütekabiliyet Yasası (yabancılara mülk satışı) sermaye birikim alanlarının genişletilmesine katkı sağlayan yasalardan bazıları.

Öte yandan 2012’nin Mayıs’ında Başbakanlığa ve TOKİ’ye çok ciddi yetkiler veren,merkeze daha fazla müdahale yetkisi bahşeden Afet Yasası nam-ı diğer Kentsel Dönüşüm Yasası hayata geçirildi. Yoksulluğu gerektiğinde seçim malzemesi olarak gören ama kentsel rant söz konusu olduğunda yoksulların yaşadığı mahalleleri dışlayarak “suç yuvası” ilan eden rantçı akıl,bu yasa ile deprem gibi kendisi doğal ama tahribatı politik olan bir durumu araçsallaştırılarak rantiyecilere yıkılacak yeni alanlar yarattı. İktidara geldiği tarihten bu yana yoksullaştırdığı işçileri,emekçileri,işsizleri kent merkezlerinin dışına taşıyarak yerleşim alanlarını sermaye birikim süreçlerine açtı.

Sonrasında genişleyen pastada-2012’nin Kasım’ında-yasalaşan Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile büyükşehir belediyelerinin yetkilerini çok ciddi şekilde güçlendirildi. Büyükşehir belediyelerinin vergi gelirlerindeki payını arttırdı,kırsal alanların ve taşranın imar yetkilerini büyükşehir belediyelerine verdi. İl özel idarelerinin tüzel kişiliğinin ortadan kalktığı,il genel meclislerinin kapatıldığı 29 ilde “yatırımların,projelerin merkezi olarak denetlenmesine ilişkin” Yatırım İzleme Koordinasyon Merkezi kuruldu.

Yani işin özcesi AKP- bir bütün olarak (!)-devletin hukuk,yasama vb tüm olanaklarını hükümet olarak tekelleştirerek ormanları,kentleri,tüm yaşam alanlarını sermayeye açarak rant pastasını büyüttü. Bunu yaparken,bu pastanın dilimlerinden kimlere,ne kadar,hangi koşullarda verileceğinin yetkisini kendine yakın Büyükşehir’lerde,aracı kurumlarda,ama en nihayetinde kendisinde topladı.

“Parsel Parsel” satışlara imkân veren ortam işte böylesi bir zeminde yeşermiştir. Nitekim bu zeminde AKP koalisyonu ortaklarının hiçbiri de aç kalmamıştır.