Devir açılım devri. Yerkürede gerçeklerin ya da gerçek olduğu iddia edilen bazı bilgilerin görüşlerin bir bir ortaya döküldüğü bir

Devir açılım devri. Yerkürede gerçeklerin ya da gerçek olduğu iddia edilen bazı bilgilerin görüşlerin bir bir ortaya döküldüğü bir dönemden geçiyoruz. Hayatın her alanında gizlenen, üstü örtülen kimi süreçler, resmi tarihin aksine başka ağızlarca ezber bozarcasına yeniden yazılıyor. Bazen hayretler içerisinde bazen de “yok artık daha neler” dedirtecek cinsten konuşmalara şahitlik ediyoruz.
Michael Jackson’un doktoru tarafından öldürüldüğü, İngiliz hükümetinin UFO’ların varlığını kabul etmesi, Lady Diana’nın ölüm nedeni ve biraz durup düşündüğünüzde sizin de hayatın her alanında bulabileceğiniz yüzlercesi ile dünya yeni bir eksene doğru sürüklenmekte.
Gerçek ve gerçek olduğu varsayılan doğruların sorgulandığı bu süreçte bu güne kadar yalnızca bizim meclise özgü sandığımız yeni bir tartışmanın fitili de ateşlendi.
BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın 1999 yılı seçimleri öncesi kendileri ile ittifak yapma konusunda teklifte bulunduğunu ileri sürdü. Sakık, Baykal'ın, önerdikleri isimleri beğenmeyerek, "Bu isimler beni kesmiyor. Bana 20 militan getirin" dediğini söyledi. Baykal’ın daha sonra öğrendik ki, bu sert ifadelere cevap vermek yerine kuliste çay içmeyi tercih ettiği iddia edildi.
Son günlerde politikacıların da tartışmalarının dozu yükselmiş besbelli. Ancak kavgada bile söylenmeyecek türden diyaloglara iki gün önce Avrupa Parlamentosu’nda cereyan eden bir diğeri de eklendi. Havada uçuşuveren sert ifadeler alışılmış siyasi konuşmaların çok dışındaydı.
Avrupa Parlamentosu’ndaki konuşmayı İngiltere Bağımsız Partisi Vekili Nigel Farage yapıyordu. Karşısında da Avrupa Birliği'nin yeni Başkanı Herman Van Rompuy vardı. Aynı zamanda Belçika Başbakanı da olan Herman Van Rompuy'ye İngiliz vekil şu sözleri adeta fırlattı:
“Karizmanız ıslak bir bez parçası (Bir bezin ıslak olma hali anlamında)
Görünüşünüz alt kademe bir bankacı gibi
Demokrasinin sizin için popüler olmadığını biliyorum.
Avrupa sizden kurtulmak için nasıl bir mekanizmaya sahip?
Avrupa demokrasisi bu mu?
Niyetiniz Avrupa demokrasisi ile Avrupa ulus devletlerinin sessiz suikastçisi olmak.
Bir ülke bile olmayan Belçika’dan geliyor oluşunuzdan, ulus devletlerin varlık fikrinden mideniz bulanıyor.
Biz sizi tanımıyoruz ve sizi istemiyoruz. Bir an önce emekli edilmeniz en iyisi”
İngiliz vekilin sözleri parlamentodakileri şaşkına çevirirken Van Rompuy, bu sözler karşısında oturduğu yerden başını sallamakla yetindi. Kulise gidip çay kahve içmemesi bile, demokrasi kültürünün Avrupa'da nasıl oturduğunu, hatalarını dinlemenin ne büyük bir erdem olduğunu, dinleyene zarar getirmeyeceğini göstermesi bakımından da bizim milletvekillerimize de örnek teşkil edebileceğini belirtmekte fayda var.
Sert sözlere maruz kalan Belçika Başbakanı yani AP yeni dönem başkanının kendi adına düzenlediği web sitesini incelediğimde okuduklarım arasında bir cümle var ki ister istemez konuşmayı yapan İngiliz Bakanı haklı çıkaran cinsten. 2004 yılında, Türkiye'nin Avrupa Birliği’ne üyeliği konusunda şu sözleri sarfetmiş Belçika Başbakanı;
"Türkiye, Avrupa'nın parçası değildir ve hiçbir zaman da olmayacaktır. Hıristiyanlığın da temellerini oluşturan Avrupa'da geçerli evrensel değerler, Türkiye gibi büyük bir İslam ülkesinin kabulü durumunda yaşam gücünü kaybedecektir." (http://hermanvanrompuy.typepad.com/gouden_woorden/)
Nerdeyse 50 yıldır Türkiye’yi birliğe almamak için türlü taklalar atan Avrupa Birliği’nin kimi üyeleri, yukarıdaki cümlenin içinde gizli zihniyetin altına imza atmaya her daim hazırdır. Ancak birliğe üye olmak için daha geçen yıl başvuran Sırbistan’ın birkaç ay sonra Avrupa Birliği’ne alınacağına birçoğumuz garanti verebiliriz kanımca.
Her ne hal olursa olsun ülkemizde iktidarın ve muhalefetin Avrupa Birliği’nin bu iki yüzlülüğünü görmezden gelmeyerek, yani maskesi düşen Avrupa Birliği’nin adeta çatırtadığı şu günlerde, Doğu ve Uzakdoğu ile kültürel ve ekonomik ittifakın ve işbirliğinin güçlendirilmesi düşüncesini hayata geçirmesi gerekir. Bakın o zaman AB nasıl sizin peşinizden gelecek. Sakın o zaman da elinde parası tükenen zor durumdaki Avrupa Birliği’ne, maddi manevi destek veren tek ülke olmayalım. “AB zor durumda hadi pamuk eller cebe” demesinler bize o zaman. Sakın; elektrikten, içkiden, sigaradan, şans oyunlarından, 'Zor durumdaki AB için kesinti' demeyin bize. İyi pazarlar Türkiye.