Daha çok yeni, yani bir hafta önce 1 Mayıs’ın, ‘Emek ve Dayanışma Günü’ olarak en iyi şekilde değerlendirilmesi konusunda, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevli olacak” diye açıklama...

Daha çok yeni, yani bir hafta önce 1 Mayıs’ın, ‘Emek ve Dayanışma Günü’ olarak en iyi şekilde değerlendirilmesi konusunda, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevli olacak” diye açıklama yapıldı ve ardından Resmi Gazete’de yayımlandı. Herkes şahit oldu bu açıklamalara. Bayram olmasına izin verilmedi ayrıca resmi tatil de olmamalıydı.

Ama 1980’e kadar 1 Mayıs dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de resmi bayramdı ve İstanbul’daki kutlama yeri Taksim Meydanı’ydı. Ancak 1980 darbesi sonucunda bu alan kapatıldı ve orada bir daha 1 Mayıs kutlanmasına izin verilmedi. Peki emek ve dayanışma günü olarak resmileştirildiyse neden böyle acımasız davranıldı? Neden en iyi şekilde kutlanması için günün adını değiştirenler destek vermedi?

Taksim Meydanı’nde madem tel kafeslerle barikatlar kuruldu, bir üst aramasından sonra alana alınsaydı emekçiler. Bunu kontrol etmek, sokak aralarında kovalama yapmaktan daha zor değildi. Neden çok görüldü 365 günde bir gün eğlenmesine, umutlanmasına, paylaşımlarda bulunmasına emekçinin. Neden korkuldu evine bir somun ekmek götürmekten başka sosyal olanak sunamadığımız işçiden? Orantısız güç ve fırsat eşitsizliği sunulurken, neden çiçekler veremedik emekçilere 1 Mayıs’larda.

1 Mayıs’ın resmi tatil olmayacağının gerekçesi olarak “1 günlük kayıp en az 2 katrilyon liradan aşağı değil. Bunun toplu sözleşmelerden gelen sıkıntıları var. Başka maliyetleri var. Çünkü o gün tatildir, tatil olunca fabrikalar, işyerleri çalışmayacak. İşlemler gecikecek. Bütün bunlar hesaba katılarak tatil olma mecburiyeti de yok” diye açıklandı. E herhalde fabrikadaki, işyerindeki emekçiler o gün elbette çalışmayacak çünkü o gün onların günü. Üstelik Taksim’de 1980 sonrası kimler gösteri yapmadı ki, onlara neden izin verdiniz? Sertab Erener Eurovision’u kazandı. Taksim’de kutlama yapıldı. Kenan şarkı söyledi. Yılbaşında magandalar Taksim’de kutlamalar sırasında kadın turistleri taciz etti. Galatasaray, UEFA Kupası’nı aldı, Taksim’de kutlamalar başladı. Türk Milli Takımı Dünya Kupası’nda üçüncü oldu; geri döndüklerinde Taksim’de binlerce kişi onları sevgi seline boğdu. Tüm özel günlerde anıta çelenk kondu, bildiriler okundu. Ama 30 yıl önce onbinlerce emekçi Taksim’de hakları olan bayramı kutladılar, üstlerine ateşler açıldı.

Yaşadığı toplumsal kesimin gerçek halk olduğunu anlamış, emperyalizmin saldırılarına karşı duran herkes gibi, okumak için çalışmak zorunda bırakıldığımız ve insanlar arasında farklar oluşturan sisteme inat, herkesin eşit ve özgür olabildiği bu emek gününde, insanlar elele tutuşsa hayat bayram olsa ne kaybınız olurdu ki? Ama hayır, valilik Sertab Erener için açtığı ya da organik besinler fuarı ve daha birçok şey için izin verdiği Taksim Meydanı’na işçileri koyvermedi.

Öte yandan birkaç gün önce hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısında 1 Mayıs’ın “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanması kararı aldıklarını açıklamıştı.

Böyle mi olacaktı kutlama?

Pekala, hükümet bu türde yaptığı veya yapacağı duyurulara paralel kutlamaları da bu şekilde pratiğe dönüştürecekse, masum, biçare, kent insanı da hergün işe giderken gaz maskeleri mi taksın, gazeteciler bir süre basın toplantılarına gaz maskesi takarak mı gitsin, TV spikerleri, haberleri programları maske takılı mı sunsun, yüzümüze takamasak da gaz maskelerini yakamıza, rozet olarak ceketimize, çıkartma olarak arabamıza mı taksak? Elbette hayır. Belki bir süre sembolik tepki olarak takacağımız bu maskelere bir daha ihtiyacımız hiç olmasın.

Gaz maskeliler ve gaz maskelerine hayır. Gaz maskesiz bir dünyada dünya emekçilerinin yaşasın 1 Mayıs’ı.