Her biri birbirinden güzel bakışlı çocuklarımızın sağlıklı gelişmesi için

Her biri birbirinden güzel bakışlı çocuklarımızın sağlıklı gelişmesi için zaman zaman buradan bazı saklı önerileri sizlerle paylaşıyorum. Onların mağruz kaldıkları en, ama en büyük tehlikenin Televizyon ve dolayısıyla televizyon programları ve berbat dublaj sesleri (ah,uh,ıh) olduğunu artık sizler de her geçen gün fark ediyorsunuzdur. Rezil programlara alıştığınızdan da size sunulan her şey normal geliyordur muhakkak.
Evlerde televizyon aracılığıyla kurulan yapay dünya, yetişkinleri bile etkisi altına alarak serpilmeye devam etmekte; oysa ki ailenizin bireyleri ile bir sohbet etme ihtiyacı ya da şakalaşma, ödüllendirme, birlikte bir gezi planı yapma gereği hissetmeden üstelik bu kayıp zamanları umursamadan hatta birbirimizi hiç gıdıklamadan, körebe oynamadan zekamızı geriletmeye devam ediyoruz. Ekran kafalılar olarak hem kendimizin hem de aile bireylerinin ruhsal ya da toplumsal gelişimine katkıda bulunmalarını beklediğimiz Televizyon Kanalı yöneticileri ve onların yaşamasını sağlayan reklam verenleriyle ve en kayda değeri olan bu tv programlarının değerine değer katan magazin dilli sokak yazarı eleştirmeni, bir ömür böyle serzeniştsizce yarmaya devam ediyorlar bilinçaltımızı.
Ekranlarda; futbol, reklamlar, diziler, yarışma programları hep göz bağcılığı yaparak zevk-ü sefa sürüyor, sokak yazarı(?!) arkadaşlarımız da onları ertesi gün köşelerinde katmerleyerek döndürürken, bizlerde uygar ve kültürlü toplumlar sıralamasında en arka sıralardaki ayrıcalıklı yerimizde sektirmeye devam ediyoruz hayatı.Olay boyuyla, kaç santim olduğuyla ilgili değil işlevi ile ilgili diye boşuna dememişler.
İşte bu anlamda, hem sokak yazarına hem sokak TV’cisine, hem eleştirmenlere ne denli görevler düştüğü apaçık ortadayken, onlar dayatılan sisteme tirit sulu yazılar üretmeye devam ediyorlar. Onlara göre hepimiz kitap okuyor hepimiz demokrat, hepimiz ev sahibi bile olabiliriz zaman kimi yazılarında üstelik. Yani gaz alma ritüelleri de pek şenlikli kupon tadında devam etmekte.
Tüketim ürünleri alışveriş platformlarına dönen ekranlarda ya diziler üzerinden ya reklamlar ya da sponsor markaların sokak yazarlarının gizli mesajlarıyla bebek bünyelilere kolayca hükmedebiliyor .
Düşünsenize dillere pelesenk olmuş şu sokak yazarlığı mevzusu ne kadar baştan savmacı boşaltılıyor belleklere. Sokakta özgürce hep birlikte gerçekleştirebileceğimiz aktiviteler olarak, sadece yürümek, vitrinlere bakmak, ıslık çalmak gibi basit eylemler dışında, hiçbir yenilikçi yaşamsal döngü kurulamıyor sokakta. Sokak Yazarlığı denen sahte benzetmeler aslında hep halka inmek deyimiyle karıştırılıyor bu editörlerce. Mutsuz insanlar Korosu, gittikçe kabaran nüfusuyla metrobüslerde dar geçitlerde üst geçitlerde oluk oluk akmaya devam ediyorlarsa; sokak yazarlarımız, Küçükarmutlu’dan, Halkalı’dan, Sefaköy’den hırsızlık, kapkaç, cinayet haberlerinin dışında, sorunların temeline inen uyarılarıyla katkılarıyla neden doldurmuyorlar köşelerini?
İşte tüm bu statik davranışları kırabileceğiniz öneriler sıralayacağım şimdi size sevgili sokak yazarları:
Göz teması : Yeni tanışacağınız ya da tanıştığınız sokak insanlarıyla yüzlerini diğerlerinden ayırt edebileceğiniz kadar dikkatle gözlerinin içine bakarak onları diğerlerinden ayırt etmeye başlayın. Onların size, Sulus, Petiler, Pebek gibi varsıl semtlerde oturanlardan farklı gözlerle farklı ifadelerle baktıklarını görün.
Hatta gazeteciliğinizin pedagojik formasyonunu kullanıp onların yüzünün çok değerli olduğunu onlara hissettirin. Bu sizin onlara her baktığınızda zamanla oluşacaktır. Hem de belleğinizi biraz daha geliştirecektir bu süreç.
Bir sinema ya da tiyatrodan çıktığınız da yorum olarak sadece “çok güzel” Çok süper” Acayip etkileyici” gibi beylik yorumlar yapmakta ustalaşan bu topluma daha uzun cümlelerle örülü konuşmalar yapabilirsiniz böylece köşelerinizde: Şehirde sabah ve akşamları oluk oluk akan bu mutsuz insanlar korosundan bir eğlence etkinliği çıkışı alabileceğiniz tek karşılık, belki boş bir bakış olacaktır ama olsun siz hep konuşmaya istekli olun onlarla. Bir süre sonra, arkadaşınız olacaklar diyaloglarınızın ritmini anlamaya başlayacak ve size bakışları da boş olmayacaktır.
Komiklikler yapmayı, espri üretmeyi, fıkra anlatmayı kesin artık köşelerinizde. Problem çözebilme yetisi oluşturmamıza katkı sağlayacak bilgiler verin bize.
Farklılıkları zenginlik olarak görün. Ve bunu vurgulayın: Birbirine benzeyen ama aralarında küçük bir fark bulunan iki insanı ise ayrı ayrı değerlendirin.
Şehrin manzaralarını iyi yorumlayın ve paylaşın yazılarınızda. Trafikte yolunuza çıkan karanfilciyi, selpakçıyı hayatınızda anlık paylaşın: Ona etrafta olup biteni anlatmayı unutmayın. Onlara da sonsuz bir kelime haznesi kazandırmış olursunuz böylece. Bir selpakçıyı lunaparka götürün bunu haber yapın duygularınızı bizimle paylaşın. Sokak Yazarı olduğunuzu tescilleyin. bir karanfilçiye durup ninni okuyun onun tekrarlamasını isteyin. Ona sakin sakin yaptıklarınızı anlatın.
Sokak Yazarı olarak bir albüm yapın: Sokak insanlarının fotoğraflarının olduğu bir albüm yapın ve hafızanızı tazelemek için zaman zaman ortaya çıkartın. Hem geçmişinizi hatırlamış olursunuz hem de değişimleri gözden geçirmiş olursunuz.
Çöpçülerle yerdekileri toplayın: Yollarda hiç karıştırmadığınız, uzanamadığınız çöp kutularından topladıklarıyla aile geçindiren insanların hayatlarınız ne şartlarda sürdürdüklerini gösterin. Onlarla birlikte aynı şehirde yaşadığınızı bilmiş olun.
Ellerini soğuk cama, yeni yıkanmış çamaşırlara, yumuşak yapraklara ve diğer güvenli eşyalara dokundurun. Dokunduğu her nesnenin adını söylemeyi de unutmayın. Bize anlaşılmaz cümleler kurup uzun hikayeler anlatmayın. En sevdiği türküyü ya da hikayeyi bulun. Hikayenin kahramanının adını sokaktaki dostlarınızdan seçin. Şehirdeki sokak hayvanlarını sevin, onların da birer Sokak Hayvanı olduğunu unutmayın.Onları takip edin ve öyküleriniz bizlerle paylaşın. Arada hayvan sesleri çıkartmayı unutmayın.