Sevgili Okurlar, Sevgili gsm operatörzedeleri….

Bilgi çağında olduğumuz iddia ediliyor, “bana bir masal anlat baba” diye bir şarkı var ya… Anladınız siz.

Şimdi size bir mesaj okuyacağım: “Yaktın beni bebeğim. Bir alışkanlıksın vazgeçemiyorum, ama her an seni terk edebilirim nokta.” Sanırsınız sevgiliye yazılmış. Yoo… Bir cep telefonu şirketine gönderilmiş bir tepki mesajı.

Gün geçmiyor ki televizyon reklamlarında izlettirildiği kadarıyla kalsın. Şu cep telefonu şirketlerinin her saniye mesaj bombardımanı altındayız.

Vapurda, metrobüste, trende, yolda; özellikle yaşı 14-24 arası olan bir kesimin, deliler gibi parmaklarıyla android, ayfon, ayped, tivit, sms ve bilcümlesiyle oynaştığı bir çağdayız ama özel hayat falan artık kalmadı.

Hatta kulağındaki kulaklığıyla yüksek volümlü boş lakırdılar krizine girmiş halde konuşmaktalar. Özgürlüklerinin tamamen ellerinden alındığından habersiz. Nerede, ne zaman, nasıl, ne yaptıklarını cümle alemin bildiği bir zaman tünelinde hızla ilerlemekteler. Dersiniz uzay mühendisi, uzayda kuleleri var kiraya verecek, müşteri arıyor…

Bu salgının peşinden gidenleri oluşturduktan sonra iş, teknolojiyi pazarlayanların albenili kampanyalarına geliyor elbette.

Kullanılan bu teknolojik aygıtlara gelen mesajlar ise, toplasanız  bir incir çekirdeği etmeyecek lakırdılar; “X numaraya mesaj at, çekilişe katıl", "Y marka ürünlerde indirim başladı" şeklinde ardı arkası kesilmeyen bu sms'lerin, zamansız gelmesi bir yana, hafızayı doldurması da ayrı bir dert. Ama bu salgına kapılan sensin, onun için aç oku, sonra sil.

Gece yatakta yatarsın, durduramazsın, yeter tursel yeter, bu ne mesaj manyaklığı? Dün gece 00:40'da attığın mesajı taciz olmasın diye arkadaşım atmaz! Vınn kullanıcıysanız paketiniz bittiyse; hapşırtır, ek paket alırsan 6 ay süreli seni bağlarlar ama senin yanındaymış gibi görünürler.

Sms’lerimi bana kullandırmayan bilmem ne fon… Şimdi de msj yolluyorsun son üç gün diye. Yıl 2012 ama İstanbul'da 3G çekmiyor. Evet  saygılarımızı ve sevgilerimizi iletiyoruz.
Eve gelip giderkenki zaman da mesaiden sayılıyor mu bu telefon şirketlerinde? Sabahtan akşama kullandığımız yetmiyormuş gibi dönüş yolunda da onlara bağlıyız göbekten.
En son gazetelerde yazdı. 444’lü numaraları aradığımızda artık tarifemiz dışı ayrı bir ücretlendirme olmayacakmış. Yedik bizde.

Kontöre 100 TL harcadıktan sonra sonunda 1gb internet paketi yapabilenleri mi istersin? “Sabahın en erken saatinde 7 mesaj atmakta nedir? Uyuyor muyuz, işte miyiz, nöbetten mi çıktık, hiç önemli değil mi ? sizin için” diyebileni mi?

‘En İyi Ürün’' ödülünü onlar alır-verir biz hiç bir şey anlamayız. Onlar kazansın diye cep telefonu ile konuşmaya devam ederiz. Örneğin, aynı reklam filminde oynayan iki oyuncudan biri için 6,5 milyon TL bir diğer oyuncu rol arkadaşına ise sadece 26 bin TL verirler biz yine bir şey anlamayız.

Tüm ekranı kaplayıp kapatılamayan, ekran çözünürlüğüne bağlı olarak kullanıcısını kilitleyen reklamlardan nefret ediyoruz ama sesimiz çıkmaz haldeyiz.

Aslında makineler arası iletişim çağında biz sadece bir ‘araç’ız. Evet bizler yani insanlar. Ne sağladığı tasarruf ve verimlilik ile ülkemiz kalkınıyor ne bizim boyumuz uzuyor. Kimin boyunun uzadığı ise ortada…

Ama yurttaşlar makineleri çok seviyor ve ellerinden düşürmüyor. Bu oyunu çok benimseyenleri daha ileri isteklerde bulunuyor: “Android markete engel olduğun için o kadar iticisin ki tabletin içine gidip başka gsm operatöründen hat alacağım” diyebiliyor.

Kimi gsm operatörlerinin  hisse senetlerinin değeri düşüyor, kimisinin yükseliyor. Bize ne, bizim parmaklar onlara çalışmaya devam etsin, havanda su dövelim hep beraber. Aslında olan bitenin özeti şu:  "Merhaba naber" diye başlayıp, "hadi görüşürüz" diye bitiyor.