Bu ülkede bir askeri darbe yapmak isteyenler ve bunu desteklemeye hazır belli bir kitle var mı? Cevap, evet. Bu yönde girişimlerin olduğu da zaten açığa çıktı....

Bu ülkede bir askeri darbe yapmak isteyenler ve bunu desteklemeye hazır belli bir kitle var mı? Cevap, evet. Bu yönde girişimlerin olduğu da zaten açığa çıktı.

Bir başka soru: Sosyalistler, sözkonusu çelişkinin neresinde duracak?

Sözgelimi, ‘cumhuriyetin temel değerlerini müdafaa etmek adına’ askeri bir müdahalenin tarafı olabilirler mi? Cevap basit: Hayır!

Peki böyle bir girişimi en azından hayırhah bir tutumla karşılayabilirler mi? Bu da basit: Hayır!

Çünkü... Sosyalistler, herşey bir yana, sadece yakın geçmişteki kendi tarihsel deneyimlerinden de biliyorlar ki, Türkiye’de bir askeri darbe, demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden yana olan tüm kesimlere karşı sindirme/yok etme politikası uygularken, emekçi sınıfların asgari hak ve kazanımlarını da geri götürüyor. Yani emekçiler ağlıyor, sermaye gülüyor!

Dolayısıyla, sosyalistler açısından bir askeri darbe ihtimaline karşı her şart altında karşı çıkmak dışında bir siyaset ihtimali yoktur.

Peki bunu hangi araçlarla, hangi argümanlarla, nasıl yapacaklar?

•••

Bugün, muhtemel bir darbenin karşısında sivil siyaseti, parlamentoyu savunmayı öne çıkaran kesimler var. Geçmişle mukayese edildiğinde sesleri daha gür ve etkili olan muhtelif siyasal odaklar... Muhtelif diyorum, zira Beyoğlu’nda geçen hafta yapılan darbe karşıtı yürüyüş, bu ‘çeşitliliğin’ iyi bir örneğiydi.

O yürüyüşte, sınırlı sayıda bile olsa bazı sosyalistlerin de yer aldığını gördük. Katılmayan kimi sosyalist çevrelerde de katılıp katılmama meselesi tartışma konusu oldu.

Bu noktada şunu sormak zorundayız: Sosyalistler, ülkede olup bitenlere “darbecilerle demokratlar arasındaki mücadele” olarak mı bakıyor? Ya da “cumhuriyeti kollayanlarla şeriatçılar arasındaki kavga” diye mi? Meseleyi bundan ibaret mi görüyoruz?

Nasıl ki, cumhuriyeti koruma iddiasındaki iktidar kliğinin cumhuriyet dediği şey, demokrasiden soyutlanmış, giderek aşınan iktidarlarını korumanın yegâne aracı olmaktan öte birşey ifade etmiyorsa... demokrasi cephesinin merkezine yerleştirilen neoliberal islamcı AKP’nin de demokrasi ile ilişkisinin sadece kendi siyasal anlayışına özgürlüğün ötesinde bir vaat içermediğini artık iyi biliyoruz.

Öyleyse, her şart altında darbeye karşı çıkarken, bu karşı çıkışın AKP’nin değirmenine su taşıyan zeminlere kaymasına duyarsız kalabilir miyiz?

•••

AKP, gerek hükümetin, gerekse yerel yönetimlerin sunduğu sonsuz ve arsız imkânlarla  palazlandırdığı sermaye gruplarını uluslararası kapitalizmle bütünleştirmek için küreselleşmenin emekçi düşmanı bütün neoliberal politikalarını tereddütsüz uygulasın... Sağlık, eğitim, sosyal güvenlik konularında emekçi haklarını geriletmek için polis gücü de dahil olmak üzere olabilecek en acımasız yöntemleri devreye sokmakta tereddüt etmesin... Hayatı bize zehir edeceği kesin cemaat örgütlenmesini toplumsal hayatın bütün kurumlarında yukardan aşağı örgütlesin... Biz de sözüm ona demokrasiye sahip çıkmak adına nesnel olarak ona destek verelim!

İnsan, söz AKP’yi kapatma davasından açılınca yargı darbesinden yakınanların, aynı yargının, 12 genç insanın dövülerek, kurşunlanarak ve yakılarak öldürüldüğü ‘Hayata Dönüş’ operasyonunu göz göre göre zamanaşımına terketmesi karşısında –bırakın isyan etmeyi- haber değeri verecek kadar önemsemelerini bekliyor. Beyhude olduğunu bile bile...