İnsanı “insan” olduğu için sevmek kolay olsaydı keşke. Yalnızca var olduğu için, yaşadığı, nefes aldığı, meraklı bir tür olduğu için sevmek kolay olsaydı. Güzeli sevmek kolaydır...

İnsanı “insan” olduğu için sevmek kolay olsaydı keşke. Yalnızca var olduğu için, yaşadığı, nefes aldığı, meraklı bir tür olduğu için sevmek kolay olsaydı. Güzeli sevmek kolaydır. Çiçekleri, dağları, masmavi bir denizi, lezzetli bir yemeği, meyveleri, kuş seslerini sevmek kolaydır.

Oysa nerden baksanız insan estetik açıdan öyle “güzel” bir canlı sayılmaz. Doğadaki pek çok canlı türünün yanında son derece sönük bir yapısı vardır. Renksizdir, desensizdir, kokusuzdur, fazla da kimse yemediğine göre tatsızdır. Huyunu suyunu hiç hesaba katmıyorum. Ne kadar olsa insanın zoruna gidiyor. Ama kabul etmek lazım ki huysuzdur da.

Bir kartal ile kıyasladığınızda gözü görmez, bir bülbül ile karşılaştırdığınızda sesi dinlenmez, bir gül ile yan yana koysanız ilaç niyetine olsun koklanmaz, bir ceylan yavrusu ile karşılaşsa zavallı hayvanın çirkinliğimizden ödü kopar, kaçacak delik arar. Ama koskoca yerküreyi baştan aşağı on defa dolaşın,  kendisine bu kadar hayran başka bir tür de bulunmaz.

Her yıl bilim insanları 15.000 yeni hayvan türü buluyor. Hiç eşimiz olmayan tek konu ise işte bu: Kendini beğenme. Ne beğenmesi? Hayranlık resmen. İşi o kadar abartıyoruz ki bazı toplumlar kendini diğerlerinden daha da üstün vasıflı görebiliyor. Bunun için mekanizmalar bile geliştirmiş. Bazıları derisinin rengi, kafatasının büyüklüğü, saçının ya da burnunun yapısı gibi kolay gözlenebilen ve isimlendirmesi rahat karakterleri derlemiş ve bunlar arasındaki en küçük farklılıkları “ırk”ın göstergesi olarak nitelendirmiş.

Oysa insan türünde “ırkların” var olmadığı bilimsel bir gerçektir. Irk kavramı biyolojik sınıflandırmada geçerli bir kategori olarak bile kabul edilmez. Yalnızca evcil hayvanlar (genellikle de kümes hayvanları, balarısı, tavuk, güvercin gibi küçük evciller vs) için kullanılan zirai bir ifadedir. Irk kavramını insan için kullanan ilk akl i-evvel Adolf Hitler Efendidir.

Hitler “ırk” lafına bayılmıştır, ilk kez duyduğunda keyiften ağzının suyu akmıştır. Ona göre onlardan olmayan herkes ayrı bir tiptir, çeşittir, yok edilmese bile ıslah edilmelidir. Amerikalılar da yüzyılın başında göçmen yasalarını ırk kavramı üzerine oturtmuşsalar da şu andaki başkanlarına bakarsak bu durumun kısa süreli geçerlilik gösterdiğini söylemek mümkündür.

Tüm bilimsel veriler homo sapiens’in tek bir biyolojik tür olduğunu göstermektedir. Yapılan DNA analizleri, başka biyokimyasal yöntemler kullanılarak elde edilen kanıtlar insanlar arasında biyolojik değil yalnızca kültürel engellerin varlığını göstermektedir.

İnsanlardaki çeşitliliğin yüzde 85’i toplum içindedir. Bugüne kadar yapılan tüm çalışmalarda toplumlar arası fark en fazla yüzde 8 olarak bulunmuştur. Yani olası bir küçük kıyamet neticesinde Doğu Afrika’da yaşayan Kikuyular hariç yeryüzündeki bütün insanlar yok olsa dahi yeniden yapılanacak insan türünde çeşitliliğin yüzde 85’i aynı kalacak ve insanlık şimdiki hali ve görüntüsünü koruyarak var olacaktır. Venezulla’da yaşayan, dünyanın en kapalı toplumlarından birisi olan Yanomama kabilesi üyelerinin allozim allel sıklığı çeşitliliği ile bizimki neredeyse aynıdır. Herhangi bir komşumuz ile genetik yapınız karşılaştırıldığında her 1000 genden 999’unun aynı olduğu görülür. İnsanın gen çeşitliliği laboratuarda üretilen sirke sineklerininkinden bile daha düşüktür.

Sadece görüntü ya da genler değil. İkinci Dünya Savaşı sırasında beyaz Amerikan asker babaya sahip olan Alman çocukların ortalama IQ değerleri, babaları siyah Amerikan olanlarınkiyle aynıdır. Örnekler sayısız (ilgilenenler için Evrim. D. Futuyma. Palme Yayıncılık. 2008).

Ne bireysel yetenekler, ne kalıtsal yapı, ne de dış görünüş. Irkları yaratan aslında yerküre değil. Bizzat insanın kendisi. Ne diyelim insan işte; kendi yapar, kendi tapar. Gazze’yi bombalayan uçağın pilotu aslında yalnızca ardında bıraktığı evinde uyuyan kendi çocuklarını öldürmekte. Kendi kalıtsal kimliğinin yüzde 85’ini yok etmektedir. Kendi kendisini yalnızca kendi kendisini…