İyi haber ve koku alan çevreler, ABD düzenini yönetenlerin(*) Obama’nın yeni başkan olmasına karar verdiklerini yazmışlardı. Bunda bir değişiklik yok. Dünya basınında ve...

İyi haber ve koku alan çevreler, ABD düzenini yönetenlerin(*) Obama’nın yeni başkan olmasına karar verdiklerini yazmışlardı. Bunda bir değişiklik yok. Dünya basınında ve akademik çevrelerde yapılan tartışmalar, Obama’nın başkan olduğunda izleyeceği politikalar üzerine yapılıyor, herkes o kadar emin onun kazanacağından. Obamanomics (Obama’nın izleyeceği politikalara yön veren ana yaklaşım diyelim, mesela Reagan döneminde izlenen politikalara da Reaganomics denirdi) terimi giderek sıkça kullanılıyor. Obama’nın ne yapacağı üzerindeki tartışmaları kabaca iki gruba ayırabiliriz. Bir gruptakiler onun döneminde ABD iç ve dış politikalarında radikal denebilecek değişiklikler olabileceğini öngörüyor. Hatta Obama’yı Gorbaçov’a benzetenler var. İkinci gruptakiler ise Obama’nın ABD politikalarında bazı düzeltmeler yapacağını öngörüyor. Ben bu ikinci gruptakiler gibi düşünüyorum. Obama’nın radikal değişimler yapıp yapmayacağı sorusuna cevap vermek için arka plana gitmek gerekiyor, yani neoliberal küreselleşmenin içinde bulunduğu duruma gitmemiz gerekiyor. Immanuel Wallerstein bu konuda bir yazı yazdı. Neoliberal küreselleşmenin gerileme dönemine girdiğini öne sürdü. Ben Wallerstein’ın yorumlarını genelde doğru bulurum ama bu sefer öyle düşünmüyorum. Neoliberal küreselleşme devam ediyor ve bu dünya ölçeğinde ciddi ve gerçek bir sol alternatif yükselene kadar sürebilir. Obama NAFTA’yı eleştiriyor, bunun ABD halkının önemli ölçüde iş kaybına uğramasına neden olduğunu söylüyor, AB daha fazla genişlemek istemiyor ama bunlar neoliberal küreselleşmenin gerileme dönemine girdiği anlamına gelmez bence. Obama’nın zenginlerin ödediği vergileri biraz artırmayı denemesi ve diyelim başarması da neoliberal küreselleşmenin gerileme dönemine girdiği anlamına gelmez. Belki sorun şu ara neoliberal küreselleşmeden ne anladığımızda. Ben neoliberal küreselleşmeden sermaye birikiminin dünya pazarlarında mal ve hizmet satmaktan geçmesini anlıyorum, mal ve sermaye akımlarının serbestleşmesini anlıyorum ve bu süreçlerde esas itibarıyla bir kesilme yok, niyetinin böyle bir kesilme olduğunu söyleyen de yok. Wallerstein neoliberal küreselleşmenin kâr durgunluğuna çare olarak geldiğini ama bunu sağlayamadığını söylüyor. Bence bu da doğru değil. Verimlilik artışı ve emeğin görece payının azalması üzerine kurulu kâr artışları devam ediyor. Dolayısıyla Obama esas olarak Irak’ın işgalinden kaynaklanan ve 3-4 trilyon dolar mertebesine çıkan askeri harcamalarda bir miktar kısıntı yapacak, zenginlerden biraz daha fazla vergi alacak. Dünya sisteminin Obama’nın gelişiyle radikal değişikliklere gideceğini düşünmüyorum.
(*) Düzeni yönetenleri “establishment” karşılığı kullandım. Bu terim büyük iş çevreleri, askeri üst yönetim gibi düzenin kilit noktalarını ifade etmek için kullanılır, kısaca 'kurulu düzen’in kendisidir.